yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTersinden okuyarak değerlendirince - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tersinden okuyarak değerlendirince – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiyede seçime günler kaldı. Aslında birinci tur sonrası sanki çok zaman varmış gibi davranıldı. Öyle ki birkaç kesimin kime oy vereceği üzerinden epey oyalandığı da kesindir. Konuşulan kesimlerin siyasal görüşlerine hiç dikat edilmemesi de başka handikap. Neoliberalizmin en önemli başarısı, sohyut kavram kulanmak ve kimliksel ayrımı temeleştirme üzerinden popilist veya posmoderincilikle bezenen kavram karmaşasıdır. Artık işler öyle bir hale sokuldu ki görevi olan, yanlışı yapan deyil de yetersiz kalan konunun farkına varamayana yönelik suçlamaların öne çıkarılmasıdır. Tabi ki Türkiye ikinci tur zamanını belirsizlikler ve biraz da anlamsız beklenti yaklaşımlarla doldururken, seçim yine hafta sonu kapıya geliyor. K. Kıbrısta ise fırsata fırsat deniliyor. Bir yandan akraba veya dost istihtamlar olurken, AKP çizgili yeniden kurguların yapılandırılması da hızını alıp gidiyor. Ama hepsimde ortak temel yanlış, konuları yanlış ve tersinden okuma başarısıdır. Bunun da önemi oya şu veya bu şekilde devşirmedir.

Hemen bir tamamlayıcı merhaba da Türkiyeye çekelim. Özellikle baştan beri söylenen ve şimdi epey kanıtla adeta konuşturulmaya çalışılan bir gerçek var. Bu gerçek Türkiyede de nifusun bilenmeme durumu ve yapılan yurttaşlıklar ile seçimde görülen fazlalıkların artık siyasal belirleme durumu sonucu konuşulmaya başlanmasıdır. Halbuki Türkiye devleti bu politikayı Kıbrıstan Suriyeye dek kontrol yaptığı yerlerde nifusla defakto deyiştirmeğe varan müdahalelerle epey siyasal kulanım alanına çevirdi. Ancak, bu durum brakın Türkiyede deyerlendirilmesini, haber dahi yapılması çok tehlikelidir. Önemli devlet kesimi de ilgili yerlerin kontroleri altında kalması planı olarak bunu kafalarında tutuyorlar.

Şimdi, Türkiyede başta Suriyeliler, yurtaş yapılma gerçeği ile tartışılıyor. Miktarı bilinmiyor. Nifus bilgileri sayımla deyil de içişleri bakanlığı listeleri ile biliniyor. Bir anlamda gidrek K. Suriye ve K. KIbrısta uyguladıkları yaygın yöntemi şimdi Türkiyede az da olsa kulanmaya başladılar. Benzer oyunlar da epey var. Fakat, bunun eleştirilmesi, bilinmesi ve hedefleri konuşulacak yerde öteki devletçi itifak ve son pazarlıklar nedeniyle de ırkçılık esrumanı epey abartılarak çalınıyor. Aslında hala nasıl vatandaşlık verdiler veya mükerrer konusu tartışılıyor. Oysa şunu da ekleseler; Kuzey Suriyeden çekilmek gerekir ve Suriyenin yıkımına neden olunan çatışmalardaki rol nedeniyle özür en azından dilenmelidir. Biliyorum bu dediklerim Türkiyenin politikasına çok uzak durumlardır…

Ne dedik girişte: tersinden okumak. Doğrudur örneğin yabancılar hikayesi dışında daha basit konulara gelelim. Son seçimde de yaşadığımız gibi, olaylar gündeme gelirken, sanki bunu yapan devlet deyil de muhalefetmiş temeline konulması yanlıştır. Ama konuluyor. Sadece son tartışmalara bakalım: sanki muhalefetin görevi sandıkları koruma, YSK rolunu yapma ve hırsızlık, hile veya sahte oy kullanımını engelemektir. Bu görev devletin ve özelikle adalet ve içişleri bakanlığına ayitir. Ama, ortaya öyle çirkefler ve bazılarını ilk defa duyduğumuz yanlışlar yaşandı ki devletin bu seçimde herşeyi yaptığı gerçeğini karşımıza getirdi. Fakat, yönetimi eleştirmenin tehlikesi ile moralsizlik sonucu hep muhalefetin neden engelemediği sorgusu daha çok yapılıyor. Hat da daha acısı yönetimlerin dahi muhalefeti suçlaması işin cıvığını çıkardı.

Başka bir konu da yalanı sanki muhalefet söylüyormuş, montajı kulanıyor gibi eleştiriler yapılıyor. Oysa bu uygulamaları da yönetimin yaptığı, probagandada kulandığı yetmeyince devlet gücüyle de baskıyla uyguladığını gördük. Ama, suç sanki bunu muhalefet yapıyormuş gibi de eleşgiri ağına takılıyor. Bunlar bize nasıl bir seçim sonucunu veriyor. Ama en kolay tersinden okumayı kültürleştirip de bakış açısı olarak yerleştirdi. Son Günler Türkiyede bu eksenle epey gün harcandı. Tabi bir de sanki demokratik koşullar anlayışıyla konuşma var. Halbuki normal koşullar olmadığı rejim sorunu olduğu her konuda ortaya çıktı. Eşitsizliklerle dolu, yalanların kolayca savrulduğu durumda dahi hangi seçkide yetersiz olan muhalefeti suçlama kolaylığı vardır. Burada tek bir doğru var, muhalefetin örgütsüz olmasıdır. Örgütlü olmanın önemi ve siyasal duruşun kaçınılmazlığı da kanıtlandı. Örgütlü olmadan istenen birçok olgu gerçekleştirilemez. Hele müdahale hiç edilemez. Planları ve örgütlü olmak önemlidir.

Aynisini K. Kıbrısta da yaşıyoruz ne yazık. Sadece grev olayında bile nedeni söylemeden hemen bir olgu alınıp saldırıya geçiliyor. Sendika en kolay saldırılan hedeftir. Bunu başta takkeci gazeteci kolayca yapıyor. Grev nedenleri net iken, makamcının talimat sonucu yapacağı gerçeği hiç dikate konulmamaya çalışılınıyor. Şunu artık anlayalım: seksenlerden beri geliştirilen ilhaklaşmada bizim işbirlikcilermizin dans alanı vardı. Benimde sendikal döneminde koltukçular “bizde istemeyiz, ama Türkiye bastırıyor” denilirdi. Şimdi gelinen nokta, taliamt geldi yapmak zorundadır. Metni dahi okumadan yasalaştıran makamcılarımız var. Medyanın önemli kısmı bu gerçeği ve genel Türkiyeyi yok sayınca da saldırı alanını da sendikalarla daraltarak yapıyor. Hele makamcı yalanın ötesinde söylenecek kelimesi dahi yoktur. Sanırım neden müdahalelerle kurdurtulan son hükümetin de son versyonu öğretmenler yasasıdır. Ha, burada bazı ufak madelerle geneli örtme davranışına da dikat edelim. Konu kaç saat çalışılınacak deyildir. Hele bilinmeyen nifusta artan yabancı öğrenci durunu da başka bir faciyadır. Ama takkeci gazeteci gibileri, sadece sendikayı maaş ve işe gitmemekle suçlayıp algı operasyonuna gerçekten katgı yapıyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin