Öncelikle emir kullarının inisiyatif alarak bir şey yapmasını beklememek gerekir. Bu konuda en güncel örnek Mehmet şimşektir. Geçmişte görevinden hakaret edilerek alınmıştı. Yerine de damadını getirmişti. Damat da beklenen performansı gösteremedi. Görevinden “affını istedi”
Öncelikle Erdoğan’ın hem cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması hem de mecliste Cumhur İttifakının çoğunluğu sağlaması Türkiye’de ezilenleri hayal kırıklığına uğratmıştı. Umutlar bardı. Olmadı.
Seçim sonrası” Araba devrilince yol gösteren çok olur” misali herkes Millet İttifakı’nın seçimi kaybetmesi üzerine kendine göre sebep ortaya koydu. Ben de bu kişilerden biriyim.
Geçtiğimiz günlerde Freedom House adlı örgüt dünyadaki yüzden fazla ülkede yaptığı araştırma neticesinde özgürlük puanı vermektedir. 2023 yılı raporunda Türkiye 100 üzerinden 32 puan alarak Özgür olmayan ülkeler listesindedir. Böyle bir ülkede seçimlerin özgür ve adil koşullarda yapıldığını beklemek gerçekçi değildir. Bu yönü ile de seçimlerde Erdoğan’ın yenilmesini beklemek hayaldi.
Erdoğan zafer kazanmış bir komutan edasıyla yeni bakanları açıkladı. Eski bakanlardan sadece Sağlık ve Turizm bakanlarının yerlerini koruması çok ilginçtir. Seçim öncesi Erdoğan’ı zora sokmak düşüncesiyle yayınlanan sosyal medya videolarında Erdoğan ailesinin bazı üyeleri bu sektörlerde iş yaptıkları iddia edilmektedir. Bunanla ilgisi var mı yok mu araştırılalı?
Bakanların değişmesi Erdoğan’ın de değiştiğini, politikalarının değişeceğini sanmak saflık olur. Büyük bir sıkıntıda olduğu gerçektir. Özellikle ekonomik yönden kendi inadı yüzünden çok zor koşullar yaratmıştır. İşin içinden çıkamayacağını anlayınca daha önce beğenmediği Mehmet Şimşek’e sarılmıştır. Onu nasıl ikna ettiği sırdır. Tüm bakanlar Erdoğan’ın emirlerini yerine getirmek zorundadır. Mehmet Şimşek farklı davranırsa başına neler geldiğini en iyi kendisi bilir.
İç politikada bir değişiklik beklenmemeli. Yeni ekonomik tedbirler özellikle dar gelirliler ve emekçilerin yaşamlarını çekilmez hale getirecektir. Baskılar artacak.
Dış politikada konjonktür gereği pek etkili ses çıkaramayacak. Gizli pazarlıklar yapılarak Türkiye’deki durumun iyileştirilmesini isteyecek. Araplara toprak satışı, yeraltı zenginliklerini için yetki verme. Elde kalan deniz ve hava liman işletmelerini verme olabilir.
Batılı yatırımcılar Mehmet Şimşek’e rağmen gelmeyecek. Bunun sebebi yukarıda bahsettiğim Freedom House raporudur. Hukukun üstünlüğü ve yargı süreçleri nedeniyle güven vermeyen bir ülke durumundadır. Böyle bir ülkeye borç vermek bile büyük bir risktir. Bu nedenle borçlanma çok yüksek faizlerle Londra Tefecileri üzerinden yapılabilmektedir.
Suriye politikası iflas etmiştir. Suriye ile görüşmelerin başlaması İşgal ettiği Suriye topraklarından çekilmeye bağlıdır. Bu konuda güven veren adımlar atmamıştır. Rusya’nın çabaları da yetmemiştir.
Ukrayna- Rusya savaşında iki tarafı “idare etmeye” çalışmaktadır. Bir taraftan NATO üyesi olduğu için NATO ile uyumlu olmaya çalışırken diğer taraftan da Rusya’ya uygulanan yaptırımların kırılmasını sağlamaktadır.
Seçim Öncesi İsveç’im NATO üyeliğini onaylamayan Erdoğan, seçimden sonra bu konuyu önünde bulmuştur. Biden’in isteği ve Nato Genel Sekreteri’nin ziyareti bu onayın verilmesini sağlayacaktır. Bu konuda Rusya’nın Türkiye’ye karşı tavrı ne olacaktır? Bekleyip göreceğiz.
Erdoğan, ABD projesi olarak Türkiye’de iktidara getirilmiş olmasına rağmen “Milli Görüş” gömleğini üzerinden hiç çıkarmamıştır. Türkiye’de zamana uygun Yeni Osmanlıcılığı getirmek ve İslami bir düzen kurma isteği hiçbir zaman gündeminden çıkmamıştır. Gençliğinde şeriat istediğini açıkça ifade eden biridir. Son seçimlerde partisi içinden aday gösterdiği Hüda-Par ile, Afganistan’daki Taliban Rejimi ile farklı bir görüşü yoktur.
Türkiye böylesi zor koşullara hazırlıklı olmalı. Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırarak hedeflerine ulaşmak onlar için demokrasi Treninin son istasyona varması demektir.