Son dönemde bildik Sudi Arabistan dışında bir ülkeyle karşılaşıyoruz. ABD nin ilk Ortadoğu hakim olduğu ülke olan Sudi Arabistan, gerçekten şaşırtacak derecede bazı gelişmelerle karşımıza geliyor. Eğer; Emperyalizmi bilmiyorsak, Ortadoğu sürecini izlemiyorsak, hegemonya mücadelesinin alanlarını doğru okumuyorsak, gerçekten son gelişmeler karşısında bazen şaşırmak normaldır. Daha düne dek, Sudiler tam bir Amerikan kuklasıydı. Dur deidklerinde oturan, gerektiğinde fırçalanan, lüzum üzerine silah satılıp parasına el konulman devlet halindeydi. Amerikanın Ortadoğu resmen sömürge şeklindeki bir ülke profili gösteriyordu. Nitekim son zamanlarda irana karşı Sudileri, İsrail ile yakınlaştırmayı benzeri siyasal yönelimler dahi yaşatıldı. Ama, Bin Selman dönemiyle ansızın bazı kıpırtılar, sonra sapmalar oldu. Demek oluyor ki Emperyalist rekabet içinde bazı taşlar oynuyordu…
Sudi Arabistan son döneme kadar Amerikanın en yakın bölge ülkelerinden biridir. Günü geldi gizli yollarda, günü geldi Suriyedeki Esatı devirmede hep yer aldılar. Ortadoğu projesinde önemli finansördü. Tanık olup bildiğimiz geçen yüzyıl döneminde Yetmişüç yılındaki Petrol krizini bir yana itersek, Sudielr hep Amerikancıydı. Amerika, birinci paylaşım savaşı döneminde fırsatla Ortadoğuya Sudi Arabistanla geldiydi.
Ancak: Bin Selman dönemiyle birlikte bazı deyişiklikler görüldü. Üstelik Selmanın CİA elemen olarak eytiştirildiği idiyaları da yaygınken. Önce Suriye konusunda Esatı devirmekten vaz geçti. Yetmedi, son dönemde Suriyenin Arap birliğine girmesinde öncülük yaptı. BU da ne mi, diyenlere birkaç önemli örnek daha: Sudi Arabistan yakın dönem başlayan emperyalist rekabet döneminde Amerikanın Rusyaya karşı koyduğu ambargolara katılmadı. Üstelik petrol artırma önerisini de ret ediyordu. Bu alışılmış bir uygulama deyildi. Hem de tüm AB ülkelerinin tavla teslim kararlara uyma durumu varken.
Bir başka pencereden de gelişme haberi geldi: Çin bölgeğe geliyordu. SUdielr Çinle petrol anlaşması yaptı. Dahası var: bildik dolar ödeme şekli deyil de resmen yerel paralarla ödeme olacak. Ticari anlamda, Doları deyil de resmi para olarak kendi yerel paralarını kulanacaklardı. Bunlar Amerikayı şaşırtan durumlardı. Tekrardan fiyat yükseltme ve petrol artırımı istendi: oda olmadı…
Bin Selman bu gelişmeleri yaparken, ülkede de bazı deyişimler yapıyordu. Özellikle de kadınlar üzerinden. Türkiye ekseninde ise özellikle Kaşıkcı konusundaki durumu tersdüz yaptı. Türkiyede resmen Sudilerin katledtiği cemal Kaşıkcı üzerine Türkiyenin aldığı tavrı yerlebir yaptı. Türkiye “vermem” dediği dosyayı Sudi Arabistana verdi. Yetmedi, ısrarla Sudi Arabistanın kapısını çalarak sıcak para göndermesini de ısrarla istedi. Bunlar yeni denklemde olmayacak durumlardı.
Tam da kervan böyle yürürken, Çinin önderliğinde Sudi Arabistan ve iran anlaşması bölgede taşların sarsılmasını getirdi. Batılı Kolektif emepryalist ve özellikle ABD iranı şer eksenine koyup ısrarla kuşatmaya çalışıyordu. Bunun üzerinden İsrail Körfez itifakını kurmaya zaman kaldıydı. Ama, birden Sudi ve iran anlaşması bu planın da sarsılma işaretleriyle dolu olduğu kesin. Devamı da gelip temsilcilikler aştılar. Körfez yolunu koruma güvenlik anlaşma girişimleri başladı. Ortadoğu bir anda tersdüz oldu.
En başta Yemen ve Lübnan sorunlarına da durum yansıdır. Sudi Arabistan ve iranın karşı karşıya geldikleri savaşlarda ansızın uzlaşma girişimi başladı. ABD resmen girişimlere geçti. Sudileri ayağına gitemeğe başladılar. Eskiden tehtit ve emirle yaptıklarını bu defa diplomasi adıyla yapmaya giriştiler. Özellikle Rusyaya karşı tutum ve Çinle yakınlaşma konularında engel olmağı deniyorlar. Şimdilik karşılık almadılar. Öyle ki son olarak ABD dıışişleri bakanı Riyata gitti. Eli boş döndü. Ama, unutmayalım: burası Ortadoğu. Söz konusu olan ülke de ABD. Şimdilik alehine işler gibi olan süreci elbet brakmak istemeyecek. CİA yapısı eski çalıştırdığı Bin Selman için mutlaka karanlık işler düşündüğü de kesin. Ama, şimdilerde, Sudi Arabistan Rusya Çin eksenli kayışla bölgenin önemli bir hamle ülkesi oldu. Kendine söven Erdoğanı dahi onun ayağına gelip nerede ise yeniden uzlaşma isteyecek duruma getirti.
Elbet, Sudi Arabistan Amerikadan kopamaz. Onun etkisi de tartışılmaz. Fakat, oluşan denklemde fırsatı kulanıp kenidnin geleceği için de karlı oyuncu olmaya çalışıyor. Yatırımlar ve yeni uzlaşmalarla bölgede yeniden kendini hisetiriyor. Bir zamanlar ABD kuklası Sudiler, şimdi gerektiğinde Amerikayı dinlemeyen ülke yolunda kıpırdıyor. Bu hegemonya mücadelesinde Amerikanın gerileme döneminde olduğunun da ısbatı. Fakat ayni rota gider mi, belli deyil. Emperyalizmin çirkin oyunu, karanlık provakasyonları çok. Darbeden suikste her yol mubahtır. Şimdilik net olan; Sudilerin Amerikaya rağmen bazı tavırlarla bölgede yeni merkez olmaya doğru gidişidir.