yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTuhaflıklar üstünden normalleşme seçimleri - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tuhaflıklar üstünden normalleşme seçimleri – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir ara seçim yapıldı. Daha başlamadan kamuoyu nerede ise bir ağızdan “bu seçim gereksizdir” haykırışı yapıyordu. Gerek deyiştirecek bir şey olmadığı gerek se zaten idari şekliyle toplantıların elçilikte yapılması veya okunan protokolü, okuyan dahi bilmeme karşılaşmasına karşın yine de erken ara seçim denildir. Oy birliği ile alındı. Tartışmaya giren evet oyu veren vekiler dahi bunu savunamaz halde oluyorlardı. Ahalinin önemli kısmı basit gerekçeyle konuyu başlangıçtan ret ediyordu. Kimisi gereksiz diyor kimisi de “deyiştirecek hiçbir şey yoktur” kısa öz savunmayla sandığa gitmeyeceğini açıklıyordu. Makamcılar ise iyice silikleşip sırf koltukta kalma adına yetkileri de teslim edip sadece sunanı açıklayan ve fırsatı yandaşla paylaşan tuhaf politikacı teslimiyetçi işbirlikçi halinde kendini taktimliyordu…

Sonuçta bu defa çıkar veya talimatla beklenti fırsatçılığı az olunca sandığa gitme de azaldı. Bir anlamda yeniden toptan evete taktik karşılık veriliyordu. Ahalinin Y.70 kesimi sandığa gitmedi. Sandığa gidenler de “muhalefet vekiline oy verip” adeta UBP ikili cendereğe sokuldu. Yine kendimim de karşılaştığım gerçekle, bazı UBP üst kesimleri de sırf Ünala karşı duydukları tepki nedeniyle sandığa gidip CTP Özusluya oy verdiler. Bu konuda son gün dahi bana itiraf eden makama üst birokrat olan UBP kesimi vardı. Bu arada bazı CTP kişileri de oy vermeme adına sabah erkensden güneğe geçip geceleğin geri döndü. Bir K. Kıbrıs klasik yeni koşul dönemi yaşamış olduk..

Burada kimsenin fazla konuşmadığı bir gerçek var. Özellikle son dönemde oy birliği ile alınan bazı kararları, ahali şu veya bu şekilde beyenmediği için veya karşıt olduğu için tavır koydu. Yakın dönemin üçüncü kararı oluyor. Yurtaş adeta alınan ara seçim kararına duyduğu tepki ve anlamsız olduğu duygusuyla hareket yaptı. Beklentlerini de yönetim karşılayamadığı tutumu da olunca bu oy kulanmama ile yanıt verildi. Katlım oldukça düşük oldu. En örgütlü oy toplayan, karşıtın birkısım oyu da sırf parti hesaplarıyla davranılma gerçeği de konulunca, Sami Özuslu az katılım ve tepki oyu ile kendini vekil koltuğunda buldu. Daha önce de gerek anayasa Tufan yasalarına gerek se Narin Şefiğin yargı karalarına duyulan tepki sonucu parlementonun oy birliği ile referanduma sunduğu deyişimler de ret edildiydi. Sıklaşma sürecine girilen tutumlar oldu.

TC etkililerin konuyu konuşurmu, bilmem. Metin ve Mehmet eyler gerekirse Cevdet beyle de birlikte son destekledikleri kesimlerin başına geleni kdeyerlendiricekmiler? Son seçimlerde buradaki TC işbirlikçi ve vali tipi yöneticilerin pek de aşarılar gerçekleştiremediği anlaşılıyor. Gerek Türkiye mrkezli gerek se Kıbrıs yelpazeli seçimlerde atamayla oluşturdukları UBP olsun, direk AKP beklenen birinci çıkma başarısını gösteremidiler. Türkiye seçimleri, K. Kıbrıs yerel ve ara seçim sonuçlarında muhalefet kesimi kazandı. Gerçi CTP muhalif deyil sıra bekleyen kesim olduğu gerçeğini de görmezden gelemeğiz. Nitekim, yine son açıklamasıyla Tufan Hoca “birlikte yönetelim” önerisini yeniden vurguladı. UBP ise atamalarla iyice kuyunun dibine itilirken, kendi içindeki hem de pay verdiği kesimden dahi destek almadı. Ancak, en gerçeği; K. Kıbrıs sömürge tipi yaşam ile ilhaklaşma süreci hiç değerlendirmelere katılmadı. Sömürgecilik devamı ve ilhaklaşma fırsatçılığı adımları konuşturulmuyor. Öyle konuşturulurmuyor ki seçim döneminin ara seçim olması ve deyiştirecek pek bir olgu olmamasına karşın, sanki devle başkanlığı seçimi yapılırcasına nutuklar atıldı. Böle bir zarifetin de karşılığında fazla fırsatçılık da olmayınca, UBP kesimi dahi CTP oy vermesine kaydı.

Sonuçta görülen: iyice silikleşen bizim uönetim ve çoğunluğun ildiği gibi direk Elçiliğinyöntme tutumu. İnsanları daha bir seçim siyasetinden uzaklaştırıyor. Siyasete olan güvensizlik ile sömürgeciliğe karşı duruş olmama ikilemi ise sandıktan da uzaklaştırmağı güçlendirdi. Meclisin toplu kararlarının dahi karşılığı olmadığı günlerden geçiyoruz. Yaşamın ilhaklaşma ve gericileşme hamleleri ise hala konuşulmama özentisinden sıyrılamıyor. Seçimde protokolün hiç konuşulmaması veya UBP nin başına gelenlerle talimatlı makamcılara da dokunan olmadı. Böylesi ksırı döngüden de ancak Y.31 katılımla ancak oy veren sonucu oluşur. Koltuk partisi içindeki kazan üstelik müdahaleli atamalar da olunca, kendi aprtisinden de içsel kopuşlar yaşanması da kaçınılmaz oluyor. Ama, tüm bunlar yine de sömürülme konusunda net arayış yok. Madurluklarla pay alma kulanım marazisi gelişir. Bu konuyu da yakında işleyecem. Solsuz sömrgecilik ise kurtuluş olmamasıyla da eşitlenir. Seçeneksizlikler de alır başını gider. Öğretilen ne yazık son seçimin de gerçeği bu.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin