Fransadaki olaylar dünyada deyişik etkiler de tetikledi. Bu yerlerden biri de Türkiye. Zaten var olan benzeri sorunlar bir anda daha da alevlendi. Özelikle Suriyeli ve Afkanistanlı gelen sığınmacı veya göçmenler, ırkçılık sürecinde iyice yerine oturdu. Muhalif eksen kon uya ırkçılığa varan yaklaşım sergilerken, AKP çevreleri de ümet çizgisiyle idolojik yaklaşım yapmaktaydı. Tek gerçek, Fransa gelişmeleri, Türkiyede de sorunun daha sert şekilde kaşınmasını da artırdı. Nitekim örneğin Kocaelindeki gelişmeler somut yanıtıcısıdır.
Konuyu tartışılan eksenden kopararak daha geniş temel öze inme amacıyla deyerlendirmeğe çalışacam. Çünkü hem sonuçlar hem de yanlış koşullarda konu epey gelişme gerçekleştiriyor. Özellikle de ırkçılık kriterleriyle birçok durum örtülmektedir.
Son dönemde Türkiye iki göç dalgası deyişik nedenlerle aldı. Bunu genel siaysetin yansıyan sonuçları olarak görmezsek, kimse çözümü de doğru öneremez. Kimse şu soruyu dahi sormuyor: Neden Türkiyede Suriyeli sığınmacılar epey fazladır. Neden son dönemde Afkanistan göç dalgası yaygın ve rahat şekilde gerçekleşiyor? Bu sorulara başlanınca, nedenin devamında da ilglli sorunların oluşmasındaki Türkiye katgısını da sorgulama eksenine koymak zorunda kalacak. Türkiye, Suriye politikası ve Kuzey Batı kontrolunda, düne de Afkanistanda ordusu bulunan devlet politikası yapılıyordu. Bu basit bilgi daha “neden” sorusuna yanıtlarda epey sarsıcı sonuçlar oluşur. Üstelik, Türkiye bu ülkelerle alakalı politikalarını meclis kararlarıyla da uyguladı.
Afkanistanla başlayalım: Afgan göçmenleri eleştirenler, peki, Türkiyenin Afkanistan politikasıyla deyerlendirme genişliğine ulaşıyormu. ABD B.M. kararlarıyla Afkanistanı işkal etikten sonra oraya Türk ordusu da görevlendirildi. Hat da Hikmet Çetin yöneticilik de yaptı. Yine Türkiye yakın tarihte hep Raşit Dostum tarafını Afkanistanda siyasal müttefik olarak yoğun şekilde besledi. Bir anlamda Türkiye her türlü Afkanistan savaşlarında yer aldı. Son yenilgi sonrası Talaban yönetimi ele geçirdiğinde dahi Kabil Hava alanını yönetme direncinde bulundu.
Yukarda özetlediğim yakın tarih koşulları, sonuçta Amerikan destekli yönetimin yenilip teslim olmasından ve ayni zamanda Türkiye gerçeği ile oluşu sonrası işbirlikçi kesimlerin ülkeden kaçması önemliydi. Bunlar elbet iranda olmazdı. Ozaman da sığınma merkezi Türkiye olması da doğaldır. Zaten genç kesimlerin gelmesi de bunun kanıtıdır.****
Suriye noktasına gelince: Türkiye daha Suriye krizi tırmanırken iki politik hamle yaptı. Birincisi, Suriyeden kaçan veya bizat kendisi teşvikle kaçanları alıp kırmızı çizgilerle müdahale etme taktiği uyguladı. Sonra istenilen sayı aşılınca da ısrarla Suriyeğe girme işdahına girişti. Fırsatını bulup oda ABD ve Rusyanın yeşil ışığı ile Suriye topraklarına daldı. Bukadarla da kalınmadı. Son Afrin açıklamalarıyla resmen orada nifus mühendisliği yapıldı. Örneğin Afrinde kontrol öncesi nifusun önemli kısmı kürtlerdendi. Türkiye kontrolü sonrası bu yapı önemli düzeyde tersdüz oldu. Hat da son yapılan konutlarla da dışardan taşınan nifusa devlredildi. Daha kötüsü de oldu, Türkiyenin kontrol etiği bölgede dışardan cihatçılar Türkiye üzerinden bölgeğe yerleştirildi. Şimdi bu yöreğe başta idlip olmak üzere ikinci küçük Afkan emirliği lolarak da isimlendirilmektedir****
Yukardaki özetleme sonucu da Türkiyede hem Suriyeli hem de Afkan insanları vardır. Kimisi sığınmacı kimisi de göçen adıyla isimlendiriliyor. ABD Afkanlılar ve AB de Suriyelilerin Türkiyede tutulmasıiçin de resmen para vermektedirler. Buda ikinci utanç siyasetidir. Böyle olunca de Türkiye hem gelen nifustan para alma, hem de sermağe için de ucuz emek kullanımlı bir insan birikimi oluşturdu. Ayrıca oluşan ortam sonucu mafya tipi kulanımlar veya bu insanlar üzerinden kötü mafyatik kulanım kurumsallaşması da oluşuturuldu. İdolojik olarak da herkesin kullanımına açık alan gerçekleşti.
Hem Ümet politikası hem de ucuz emek yaşantısının üstüne özellikle muhalefet ırkçılık ççizgisini de yaygınlaştı. Sorunlar da bu kesime yükletilip adeta yeni bir idolojik eksen oluşturuldu. Uzun vadeli korkutma teknikleri de epey sürüyor. Oysa ayni Türkiyenin nifus deyiştirme konusunda bizim burası çok önemli bir uygulama alanı oldu. Bu konuda söz söylemeğe de yine ayni çevreler doğruyu söyleyenlere ırkçı demelerine de tanık olduk. Girdiği yerdeki politika ile kendi içindeki uyguladığı makas genişliğindeki siyasetle adeta kitlesel kontrol ve krizi gizleme anlayışları da tutmaya devam ediyor.