Basra Körfezi emirlikleri ve isterseniz ek olarak Sudi Arabistanı da ekleyin. Bazıları Körfez denilince Sudilerle birlikte de saydamlaştırma kolaylığı yapar. Böylesi Basra Körfezi emirlikleri adeta ısınıyor. Körfez savaş veya petrolün akmasıyla deyil, sıcağa rağmen gelip giden ziyaretçilerle sıcak günler yaşıyor. Çöleşen veya küçük adaların emirlikleri bir dolaşım yeri olup gidiyor. Bunlar Zengin turistler veya şehlerin zefki sefa geceleri deyil elbet. Buraya gelenler önemli siyasal hesaplar ile ekonomik faydacılığın niymetlerinden nasıl yararlanacakları umuduyla geliyor. Yazın sıcaklığını da hesaba katma diye bir davranışları da yok. Şehler kendilerine binbir sıfatı takanları, onları bazen yerenleri, gerici ve arap şehi diye küçümseyenler dahi günü gelir birşeyler istemeğe de gelme zahmetinden kurtulamazlar. Önemli manevralar da bu coğrafyada oluyor. Belki de olmazların bazen olurluğu sürprizleri de gelişmesi de bundandır.
Körfez emirlikleri önceleri petrol ile anılırdı. Batının adeta sömürge tipim Ortadoğu para kaynağı halinddydi. Bu arada bilmeyenlere de tarihi bir bilgiği ekleyecem: Kıbrısta ingilterenin merkez üst idari şekli 58 yılına de adadaydı. Ayni tarihte özellikle Kıbrıs için solcuların temizlenmesinden sonra, plan hazır gibiyken, bunun en önemli işareti de yaşandı. Elisekiz yılında adadaki İngiliz merkezi durum Körfez yöresine kaydırıldı. Herşey tamam gibiyken, birden elidokuz yılının başında Makariyos Seyşelden getirilip banbaşka gelişmeler oldu. Böylesi bir tarihi durum da var.
Sözü uzatmayalım: son günlerde Körfez ülkelerini Türkiye siyasal kesimler peşpeşe ziyaret ediyor. BAE Katar ve Sudi Arabistanı önce Şimşek ve sonra Şimşek ve öteki ekonomik kurmaylar ziyaret yaptı. Şimdi de Erdoğan besmeleği çekip, ikiyüz iş adamıyla, büyük filosuyla Körfeze havadan çıkarma yaptı. Sürpriz deyildir diyen elbet birileri çıkacak. Üstelik sıkılmadan da “para dilenmeğe” gitti lafını da kulanann olacak. Ama, peşpeşe hikayesi ile kısa zaman öncesi düşününce, bunun da elbet bir hikmeti vardır demenin ötesinde düşünmek de sakıncalı!
Seçim döneminde de Erdoğan, konuşulan hazine için “BAE ve öteki körfez emirliklerinden para geldiğini söyleyip, bir dönem idare edileceğinin müjdesini de verdiydi. Şimdi ise kocaman filosu ve önemli sayıda iş adamlarıyla sıcağın ısısında Körfez emirlikleri yoluna çıktı. Bu önemli gelişme altında da para ihdiyacı olduğunu nerede ise herkes bilir de söylemede sıkıntı var.
Şüpesiz zaman içinde Körfez emirlikleri de olayı kulanmaya başladı. Dedik ya, petroleri var, finansman gücü de epey fazla. Buna bir de Körfez devletlerinin sermağe ihracı yaptığını da artık herkes bilir. Sermayelereini de yatırıma çevirdikleri de herkes tarafından yaşanılarak öğrenildi. Körfezin parasını çekmek veya bölgede yaytırım yapmak önemli iş haline geldi. Erdoğanın da para için gitiği kesin. Ama, öyle kolay kolay “alda git” diyecek bir siyasal yapı yok. Bir hatırlama yapanlar ise “hangi hesapla para verecekler” sorularını da soracaklardır. Bir farkla, fazla yüksek sesle soramazlar.
Daha dün Erdoğan ve çevresi Körfez emirlerine ve prenslerine demediğini brakmadı: BAE emirine ve prensine Fetuculuktan tutun darbeği finansman eden kişiğe dek suçlamalar yaptı. Sudi Prensi Selmana da katilden öteki suçlama hakaretlerini bizat Erdoğan yaptı. Fazla zaman geçmedi. Şimdi bu suçladığı ve kara listeğe aldığı prensleri sarmaş dolaş çağırıp karşıladı. Oralara gidip “dosluk” resimleri çektirdi. Elbet karşıtlar da bunları yaşayan kişilerdir. Bundan dolayıdır ki Türkiyeye finansman desteği verirken, dosluk ve arkadaşlık duygularıyla vermeyecekleri kesin. Türkiyenin acil ihdiyacı olduğunu da düşününce, hesaplarının da pek de iyi olmayacağını söylemek kahin olmaya gerek yoktur.
Pazarlık yapacaklar. Türkiyeden neleri alacaklarını ise cümle arasından veya pratiklerle öğrenmek ancak mümkün olacak. Belli olan Körfez devletlerinin borç verirken, sıcak para gönderirken, mutlaka önemli karşılık alacakları kesin. Erdoğan çveresi ise durumu şimdilik idare etme peşindedir. Şu Yerel seçim de atlatılsın peşindedir. Borç bulma, döviz ihdiyacı gibi acil ihdiyaçlar kendini zaten sövdüğü prensleri kucaklama aşamasına getirdi. Ama, yaptıkları acizlik veya hesapsız deyildir. Bu konuda yanılanlar var. Erdoğan ne yaptığını biliyor ve kendi çıkarı için uygun siyaset yürütüyor. Ümet anlayışını da ekleyince, düştüğü durumdan kurtulmak için de çaresizce Körfeze doğru rotasını yoğunlaştı.
Kırılgan ekonomi ve borçlar gerçeği yanında dış sermağe bağımlılık koşulu sonucu Körfez eylimi, Batı sistemleri seçenekleridir. Batıda bazı zorluklar çıkınca Körfeze kısa zamanlı yöneliş de normaldır. Çin isteneni gerçekleştirmedi. Rusyanın ngücü sınırlı. Sadece güçlü olduğu enerji konusunda yardımcı oldu. Ozaman, şimşeklerle başlayıp kocaman filosuyla da devam etirdiği Körfez devletleri kaldı. Bakalım ne çıkacak.