Bazı tarihçilere göre MÖ 5000, bazı tarihçilere göre ise MÖ 3500 yıllarında tekerleğin icat edildiğine inanılır. Arkeolojik araştırmalarda Mezopotamya bölgesinde Sümerlere ait kalıntılarda tekerlek resimlerine rastlanmıştır.
Yakın ve uzak tarihte hiçbir kişinin: ”tekerleği biz bulduk. Bizden önce tekerlek yoktu“ dediğini duymadık.
Yazının da bulunuşu yine aynı yıllarda Sümerler tarafından bulunduğuna inanılıyor. Günümüzde: yazıyı biz bulduk. “Bizden önce yazı yoktu” diyene de rastlamadık, böyle bir konuşmayı da işitmedik.
Türkiye’de 1928’de harf devrimi yapılarak o zamana kadar kullanılan Arap harfleri yerine bugünkü Latin harfleri kabul edilince buna karşı çıkanlar olmuştu elbette. Bugün bile Yeni Osmanlıcıların ve muhafazakâr kesim yeni alfabeyi eleştirmektedir. Buna sebep olarak da Arap harflerinin kaldırılmasıyla okuma yazma oranının bir anda %0 olduğunu savunmaktadırlar. Oysa 1927 yılında Osmanlı’da okuma yazma bilenlerin oranı %8.61 olduğu kayıtlarda yer almaktadır.
Bugünkü Erdoğan ve AKP iktidarı uyduruk gerekçelerle örneğin: “Eski mezar taşlarındaki Osmanlıca yazıların okunması” amacıyla Arapça ilkokullarda ve ortaokullarda seçmeli, imam hatip okullarında zorunludur.
Bunlara kuran kursları da eklenince Arapça bilinçli olarak desteklenmektedir. Şeriat düzenini hedefleyen ve bu yolda demokrasiyi bir araç olarak kullandığını artık gizleme gereği de duymamaktadırlar. Eğitim sisteminin tarikatlara teslim edilmesi hedefe ulaşmak için bir projedir.
Özellikle İzmir ve Eskişehir gibi çağdaş yaşamın öne çıktığı kentlerde okullarda uygulamaya konan “Manevi danışman” adı altında “dindar ve kindar” nesil yetiştirme için adımlar atılmıştır. Bu yolla AKP şeriata giden yolda engelleri ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Erdoğan, AKP taraftarları için kutsallaştırılmıştır. O’nu Allah’ın bir lütfu olarak görenler çoğunluktadır. Bu inanç dini inancın bir parçası olmuştur. Bu inançla ona biat etmek, her söylediğini yapmak ve söylediklerine inanmak bir ibadet gibidir. Aksi durumda Allah’a karşı gelmektir ve bunun cezası cehennemde yanmaktır.
Dini inançların en kuvvetli yanı kutsal sayılan kitaplarda yazanlara veya ulemanın anlattıklarına inanmak, sorgulamamak esastır.
Erdoğan kendi seçmeni üzerinde o kadar etki sahibidir ki her söylediğine inanan milyonlarca insan vardır. Yakın tarihimizle ilgili yanlış verilen bilgileri bile sorgulama gereği duymamaktadırlar.
Örnekler çok. Birkaç tane burada yazayım: Erdoğan: “15 sene önce acaba evlerde fırın bulabiliyor muyduk? Buzdolabı bulabiliyor muyduk? Çamaşır makinası bulabiliyor muyduk?” diye sormuştu bir tv programında. Bununla anlatmak istediği evlerde bugün kullanılan beyaz eşyanın AKP iktidarı sayesinde olduğunu anlatmak istemişti. Bunları duyan kaç AKP’liden itiraz geldi? Hiç.
Yine Erdoğan miting meydanlarında. 1982’de kurulan Van 100. Yıl Üniversitesi için de:” Van’a üniversiteyi biz getirdik” demiş ve halk alkışlamıştı. Oysa AKP iktidara 2002 yılında gelmişti.
Yine 1955 yılında hizmete giren Ankara Esenboğa havaalanı için de 2016 yılında şöyle demişti:” Ankara’da 14 sene önce havalimanı var mıydı?” Bunu da söyleyerek alkış almıştı.
Erdoğan şu ana kadar. “Bizden önce tekerlek yoktu” dememiştir. Yazıyı biz bulduk. Bizden önce okuma yazma yoktu da dememiştir. Zaten tarihte bugüne kadar böyle cümle küfrana da rastlanmamıştır.