Öylesine bir kısır döngü konuma taşındık ki brakın geneli, bölgesel gelişmeleri ve giderek kendi yaşadıklarımıza dahi yabancı kalma tutumunu kuralaştırdık. Bazen yükselen siyasal ateşten bihaber şeklinde yaşamak zorunda kaldığımızın dahi farkına varamıyoruz. K. Kıbrısla başlayıp, sonra genel Kıbrıs, gidrek içeleştiğimiz net idarecimiz olan Türkiye, oradan Ortadoğu ile gidrek dünya konusunda pek artık net gerçeklerle konuşan insan sayısı ve bilgilenmelerin önemli durumuyla yorum yapan insan sayısı epey azaldı. Ama, Kutlu Adalının da son makalesinde dediği gibi tüm bu eksikliğe karşı yine de konu hakında laf söylemeği de biliyoruz. Böyle bir paradoks yaşanmaktadır. Ek olarak, ısınıp bulnaltan havanın da güncelden kopma tetiklemesi de gözden kaçırılmaması gerekir.***
Son günlerde özellikle bizim de siyasal coğrafi içinde olduğumuz Oartadoğu b irçok olay ve siyasal oyunlarla çalkalanıyor. Bu ülkelerden biri de hem ülkesel hem de bölgesel olmak üzere yaşayan israildir. Her hafta sonu önemli katılımla gerçekleşen eylemlerle yargıda yapılmak istenen deyişiklerin protestoları yaşanıyor. İsrail devletinin daha militarist ve tek elde yetki alınıp yargı kurumunun “bağımsız” çizgisinden boşaltılma hamleleri oluyor. İkinci İsrail olayları da kronikleşip öylesine de unutturulan Filistin gerçeğidir. Bu konuda İsrail dilediğini tutuklayan, saldırı yapan ve çocuk dahi dinlemeden öldüren politikayı da hayata geçirmeğe devam ediyor. Artık gündem olma olasılıkları da epey daraldı.
Hafta içinde İsrail Ordusu Filistinlilerin Cenine kanpına girer. Orada verilen bilgilere göre 12 kişi katledilir. İçlerinde çocuk da var. Zaten artık İsrail cinayetlerinde çocuksuz olay da olmaması pek muhtemel halinin de ötesine geçildiği kesin. Bahaneler hep deyişiktir. Bir Filistinlinin tepkisine hemen katlıyamlarla karşılık vermek, İsrail devletinin güvenlik anlayışının korkutma taktiğidir. Üstelik sıkılmadan ya karşılık verildi veya güvenliği sağlama adına ifadelerini de kulanarak en azından ona yakın olanları da tatmin ediyor.
Bu yaşanan ne ilk nede sondur. İsrail B.M. tarafından da kınanmıyor. İstediği derecede Filistin katliyamı yapma lüksü vardır.Cenin mülteci kampına girip de katletmeler olması salt Filistin ile de sınırlı deyildir. Metaanlyahu, geçirmek istediği yasanın zeminini güçlendirmek ve gündemden düşürtme hamlesi olduğuna da inanan epey kesim vardır. Doğal olarak israilin kampa girip katliyam yapmasına bir halk öfkeyle bazı hamleler de yapması kaçınılmazdır. Bunun üstüne de İsrail hem Batı Şeryada tutuklamalar hem de Gazle şeridine füze yağdırma veya uçaklarla bonbalama hamlesi yaptı.
Burada bir noktayı belirtmek gerekir: Gazle aslında İsrail işkal altında deyildir. İsrail Mısır arasında kıyı ince bir şerit alana deniliyor. İsrail işkal sonrası bu yöreden oluşan direnişler sonucu çekildi. Fakat, burayı ablukaya aldı. Yığılan milyonun üstündeki Filistinli açık hapisane hayatı yaşıyor. Kendi denizini dahi kulanma şansları yoktur. İsrail dilediği anda sırf cezalandırma adıyla bu yöreği bonlbalıyor, yeniden işkal girişimleri gerçekleştiriyor.r.
Son Cenin katliyamı sonrası oluşan tepkiler üzerine Gazle yeniden nasibini aldı. Yoksul halkla dolu olup adeta açık hapisane kuşatması altında milyonların debelendiği bir Filistin parçasıdır. Daha kötüsü, Mısır dahi Gazle bölgesinin dünyaya açılma kapısını kapalı tutmasıdır. Gazlenin de böyle gerçeği var. Bu gerçekler İsrail devletinin kurulmasıyla başlayıp epey uzun zaman sürmektedir.
Dünya ise özellikle sosyalist hareketelrin yenilmesi, Filistin örgütlerinin darmadağın olması ve merkezin sırf ayakta kalma adına İsrail ile işbirliği yapmağı dahi gerçekleştirmesi sonucu, artık oradaki sorun ve olanlar haber yapılmıyor. Filistin sorunu görüşülmüyor. B.M. birçok karawrının brakın uygulanmasını, tam aksi en başta Batı Şeryada yeni yerleşimler kurulup ilhaklaşma politikası yaygınlaştırılıyor. Bu gerçekleri dünyanın resmen siyasal desteği ile de yapıldığı, ayrı acı durum olmaktadır.
Haftamız bu Filistin gelişmeleriyle yeniden yeni kanlı sayfalar yazıldı. Ne gariptir ki ayni günlerde İsrail emniyet müdürü başbakanın baskısıyla görevden alındı kimine göre de istifa etmek zorunda kaldı. Tam bir İsrail faşist devleti veilhaklaşma ile saldırganlıklar gerçekleştirilmektedir. Cenindeki 12 kişinin katli, Gazleğe yayan füzeler gerçeği ile birkaç Filistinlinin öfkeli basit eylemlerini ayniymiş gibi görenlerin de olmasına nedemeli? Utangaçca, “orantısız şidet” diyenler de artık gülünç dahi deyildir. Kimse aklına B.M. kararlarını getirmiyor. İsraile uymasını veya uluslararası ceza mahkemesine verilmesini de öenrmiyor. Oysa daha ilk günden Putin için neler aptılardı neler…
Kısaca, tekrarından sıkıldığımız bir dünya tarihsel Filistin günleri hafta içinde yaşadık. Atres, Cenin kampı oldu. İisrailde devlet içi tek el ile Filistin baskısı faşizmin daha sertleşerek kurumsalaşmalrının adeta hayatdaki pratikler olarak yaşatıldı. Bir devlet için kulanılan ifadenin pratik karşılığı Cenin ve Gazle bir yanda dururken, İsrail protestoları ve istifa etirilen emniyet müdüryle de devlet içi gelişmeleri birlikte yorumlama şansımız da gerçekleşiyor. Fakat, tıs kelimesi dünya kamuoyunda yerini almakta da gecikmedi.