Türkiyede beklenen fayiz artış oranı açıklandı. Beklenen açıklama olmasına karşın,beklenen oran olmadı. Y.5 cıvarı fayiz artışı beklenirken, yarısı yapıldı. Bu durum yeniden sorgulama sürecini yeniden tetikledi. Elbet, neden soruları da olurken, Körfez indirmesi veya başka uygulamaların ayni günlere çakışması da bazı etkenlerin düşünerek kararın verildiği de şimdiden anlaşıldı. Körfez “muhteşem” indirmesi ve yapılan anlaşmalarla vurgulanan döviz miktarı elbet beraberinde bazı yanıtları da almakta kolaylaştırılıyor. Fakat, her zamanki paradoks mevcut: örneğin BAE ile yapılan 51 milyar dolar anlaşmalarının veya protokolerin içeriği yok. Sadece verilen borç ile Emzin banka aktarılacak kaynağın adı var. Önemli para miktarının nerelere harcanacağı veya daha net şekliyle gelgitlerin ne olduğu bilinmiyor. Tam da bu kararlar açıklanırken de Merkez bankası fayiz yükseltmesini Y.2, 5 oranında yaptı. Oysa beklenen Y.5 olmaktaydı.
Türkiye ekonomisi iyice çöküş ekseninde. Öyle ki zamlar peşpeşe yağdırılıyor. Dahası, bir ürüne “benzin gibi” sadece bir defa deyil, daha yapılan zamı anlamadan peşinden ikincisi gelme gibi ağır bir uygulama yapılıyor. Yetmezmiş gibi vergielri de asronomik rakamlara çıkartılıyor. ÖTV oldukça oynanıp artırılan vergi dilimi oluyor. Her ürüne zam yapılıyor. Dış kaynak işi ise batıdan hala beklenen umut gelmiyordu. Hedef Körfez ülkeleriydi. Şimşek ve Gaye bu konuda temaslar yaptı. Buna Cevdet bey de eklendi. Pek net bir şey çıktığı açıklanmadı. Derken, “muhteşem filosuyla” havadan Erdoğan indirim yaptı. Üstelik yöneticilere de kendi üretiği TOKİ hediyesi de vardi. Anlaşmalar vurgulandı. Ama anlaşmalar karşılığı ne verildiği veya gelecek paranın temelden yeri de net deyildi. Fakat, giderken Erdoğanın “biz neyi satacağımızı biliriz” ifadesiyle kafadaki soruları artırdı. Tüm bunlar yanyana gelince, Türkiye ekonomisinin durumunu anlatmaya yetip artıyor.
Oysa ziyarete gitiği yöneticileri “katil, şerefsiz, darbenin finansörü” gibi suçlamalarla kara listeğe aldıydı. Böylesi bir gelgit öteki siyasal gerçeklik de var. Şimdi yaz turizmin getireceği dövizden tutun el konulacak ihracatçı kaynağa ve gelecek kaynağın Körfez kökenlisinin en azından bazı dengeleri koruması beklentisini yandaşlarına pontpalıyordu.
Erdoğan uçakla Lefkoşaya gelirken ayni anda Türkiyede eflasyon rakamı da açıklandı. Beklenenin yarısı kadar artış yapıldı. Y.2,5 oldu. Bu arada Lefkoşa hava alanında da hem açılış hemde malum lügatın tekrarı oluyordu. Bence ortak soru şu: protokollerin içeriği ne? Örneğin BİAE ne aldı ki onca parayı türkiyeğe akıtacak. Tabi akıtırsa. Protokoller lafla başlayıp içeriği boş. Nelerin satıldığı soru işaretli. Özellikle Körfez sermayesi öyle yatırım yapacak teknolojilere sahip deyildir. Onlar hazır olan tesisleri, mülkiyetleri ve benzer kuruluşları alıp işletiyor. Bu özellik aklın bir yerinde dursun. Üstelik azalan ve ilerde tehlikeli duruma gelme tehlikesi içeren petrol öda tehlikede, Onun için Körfez ülkeleri paralarını başka ülkelerden yer almak, şirkeltleri işletme gibi çabalara girdiler.
Bu koşullarda yine de fayiz eflasyon eksenli beklenen bir artışın yapılması düşünülüyordu. Olmadı. Eflasyonun hele de bu ay eğer yapılan zamlarla doğru orantıda deyerlendirme yapılırsa, epey artacağı kesin. Buna karşın fayizler hala düşük. Bu ikilem düşünüldüğünde olayın dengelenmesi gerekirdi. Olmadı. Tercih yapılmadı. Belli ki yeniden Erdoğan “şimşek, Gaye” falan demeden kendi bildiğini okudu. Bazı ekonomisler şu soruyu soruyorlar: “Eğer, başka amaç yoksa, Gaye hanım kendini merkez banka başkanı gibi düşüyorsa, kısa zaman içinde Türkiyeden kaçar” deniliyor. Ama, mali disiplin kelimesi de düşük kaldı. Çünkü onca zam ve kısıntıya karşın saraya beş katı borçanma yetkisi de verildi. Şimdi herkes sadece dövize bakıyor. Bizi salt parasal eksenli düşünme sıkışmışlığına getirdiler. Halbuki yaşananlar resmen ekonomik çöküştür. Kısa vadeli dış sermağe beklentisi nedenli olur belli deyil. Bunlar varken, aynen K. Kıbrısa da yansıyor. Bol keseden atma var. Ama, onca kesinti ve zama karşılık Küliğeğe dokunan yok. Harcamalar gırla. Protokolerin içeriği bilinmiyor. Sadece üstelin kulakları ve uzayan ağzı konuşuluyor. Ama net olan, kriz sürüyor. Çöküş çürümüşlükle devam ediyor. Kamusal kaynakların da pazarlıkla verilip nefes alma çaresine sarılınıyor. Aynen bizde de Mağusa limanı özeleştirmesi veya AKSa devri tutumları da bunların aynasıdır. Hele verilen eflasyon rakamlarına inanan da kalmadı.
Kısacası, uçaklar Körfeze gidip geldi. Gelirken Lefkoşadan da geçtiler. Merkez bankası ise fayizi açıkladı. Yine bir beklenenin olmama sonucu karşımızda. Vitrinli Şimşek ve Gaye ise kırılan cam nedeniyle tehlikede. Bakalım devamı bize neyi yorumlatacak.