Bugün iki temuz. Bundan otuz yıl önce, Türkiyenin Sıvas şehrinde tarihi bir dehşet yaşanıyordu. Sokaklar “şeryat ve intikam” sesleriyle yükseliyordu. Türkiyede resmen şeryat çağrısı ve gerici bir öfke vardı. Bunu tetikleyen, resmen yayınlanan yalan haberle gericiliğin sokağa düşmesiyle yaşanıyordu. Kalabalık büyüyor. İntikam ve linç hıncı etrafı sarıyordu. Polis tavırsız ve ordu olaylardan uzak duruyordu. Ne yazık hükümetde de DYP ve SHP vardı. Ama, sokak şeryat sloganlarıyla doluyordu. Kalabaklık büyüdükçe büyüyordu. Nutuklar çekiliyor. “Gazanız mübarek olsun” deniliyordu.
Kalabalık Madımak otele doğru yöneldi. Artık çığrından çıkıldı. Gerici bir kitle isyanı vardı. Uydurulan haber ve tetiklenen kitlesel hareket, Cuma sonrasında büyüdükçe büyüyen öfke seline dönüştü. Madımağa ilerlenirken, yakın yakın sesleri de yükselmeğe başladı. Hala polisin tavırsızlığı sürüyordu. Ama durduru7ulması güç kitle seli oluştu. Madımaktaki aydın ve sanatçılar kuşatıldı. Sonra ötel ateşe verildi. Faciyalar yaşandı. Ölen sanatçı ve aydınlar, yanarak acı şekilde hayatları sonlandı. Olay sonrası rasgele tesadüfen kurtulan Aziz Nesin isyan edyordu. Öyle ya insanların yakılmasına seyirci olanalkr, destekleyenler varken, Türkiye cumhuriyetinin öönemli ilkesi laikliğin nasıl hayatda kalacağını soruyordu. Yalann haberle oluşan katliyamın tehlikelerini uyarı yaparak haykırıyordu. İnsan yakmanın bu kadar kolay olmasını eleştiriyordu. Ama, özellikle sağ kesim hala maduriyet edebiyatıyla yakılan aydınların vahimliğini hafifletmeğe çalışıyorlardı. Söylenen yalanı, protestoların yönlendirilmesi, devletin tavırsız kalmasına hiç dokunmak istemiyorlardı.
Gerçekten Sıvas katliyamı Türkiye için tarihi uyarıydı ve tam tersi gerçekleşti. Oteli yakanları ve yönetenleri adeta yargıdan kaçırma teknikleri uygulandı. Ordu ve polisin tutumları sorgulanmadı. Sadece buna dayanamayan Erdal inönünün siyaseti brbakma dışında sosyal demokratlar da fazla müdahil olmadılar.***
Aradan otuz yıl geçti. Hala Sıvas Madımak katliyamının yargısı sonlanmadı. Hat da kimi rol alanlar önemli mevkilerde bulunmaya dek geldiler. İlgili siyasal hedef ise şimdi iktidarda rejimin son taşlarını örerek yerleşme durumundadır. Sıvas bir anlamda günümüz AKP rejiminin sokaktaki en canlı tetiklenen kitlesel hareketlerinin üstünden gelen gölgeleri yırtıp karanlığa çeviren yaşanan tarihi sayfanın başlangıçlarından biridir. Zamanında hem de ordunun Kemalist geçinildiği, hükümetin resmen merkezi sağ soln eksenli oluşu. K kürt ve solcu aavına devletin öncelik verdiği günlerde yaşandı. Ne deniyordu. İki temuz günü sıvasta “Türkiyede şeryat olacak”. Bu durdurulma veya sorumluların yargılanması yapılmadı. Yapılamadı deyil, yapılmadı. Aziz Nesin suçlandı. Kendi demediği sözleri onun dine karşı demiş gibi megya linç köşesine oturtu. Tıpkı şu anda konuşulan Merdan Yanardağın tutuklanması gerekçesi gibi. Halbuki Sıvas katliyamından gereken uyarın alınıp önlem geliştirilseydi, gölgelerle gelen gericilik şimdi karanlık rejimin dönüşüm sürecinde olmayacaktı.****
Aradan otuz yıl geçti. Aziz Neinin tüm uyarıları gerçekleşti. Dün bunu duymazlıkta olanlar, gölgelere sığınanlar, şimdi adeta varlık yokluk sınırında bekliyor. Artık Sıvas sokaklarındaki slogan ve gazzanız mubareklikte deyil, iktidarın son dönemecinde bulunuluyor. O dönemde rol alan idoloji şimdi iktidarda. Rejimi deyiştiriyor. Artık yargı zamanında gereken kararların almayıp ötelerken, şimdi ayni yargı öyle bir hale geldi ki montajı veya yalanı alıyor, yetmedi, suç uydurup önüne geleni tutuklayıp hapse yoluyor. Yine tıpkı otuz yıl nöncesi gibi medya resmen yalan habrlerle hedef gösteriyor. Ama gelinen aşamayla, yargı sopasıyla da tamamlanıyor. Söylemediğiniz kelimeler nedeniyle söylemiş gibi yapılıp tutuklama nedeni olunuyor. Artık montaj yapıp suç istisna etmek normalleşti. Halbuki otuz yıl önce Aziz Nesine uydurulan haberi yapanlar cezalandırılsa, Sıvas katliyamı engelenseydi günümüzde ki rejimi de yaşamayacaktık. Ama teren ilerledi. Vagon gerektiği yerde durup yönetimi ele geçirdi. Tüm alanlarda dinin tarikat kuşatması altına sokulundu. Tecavüz ve tacizin normal, yalanın lüks tüketim normal kulanım aşamasında yol aldığı günlerden geçiyoruz.
Günümüzü okurken, otuz yıl öncesiyle birlikte değerlendirelim. Hataları bulurken de nelerin yapılmadığını da kavramak çok geç kalsa da ders çıkarma bakımından önemlidir. Bakın, Tele 1 yöneticisi Merdan Yanardağ kendinin olmadığı yorumla alakalı montaj videyo uyduran resmi medyanın yayınıyla hapse giti. Tacizci haberi yapan göz altına alınırken, tacizci de serbes brakılıyor. Hedef net ve adım adım da yol alıyor. Hala Kılıçtaroğlu oyunları ve faşist karakterlerin demokrat yaratma çabalaryla oyalanmalar ise resmi idolojinin daha bir yerleşmesinden başka işe de yaramıyor.