yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSıcaklık havadan, güncel de ısıtılanlar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Sıcaklık havadan, güncel de ısıtılanlar – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gerçekten, hava oldukça sıcak. Güncel yaşamımızı epey kısıtladı. Gündüzleri dışarı çıkmak bile oldukça bunaltıcı havada kendinizi bulmanız kadar doğal bir şey oluşuyor. Derlerdi ya, iklimler bozulacak. Isı artacak ve bu sıcakların da bunaltıcı şekilde yükselecek olasılıklardan biriydi. Dolarlarla örtüler. Bu bilimsel yaklaşımı, milyonlarca dolarlı “limlere” yalanmış gibi algılatma görevi verildi. Unutuldu ki “gerçekler ne kadar gizlense de bir gün karşınıza daha acıtıcı şekilde çıkar” deyerlendirmesi boşuna yapılmadı. Şu günlerin sıcakları, orman yangınları ve nefes alamama koşulları, Seksenler başındaki yapılan uyarıcı bilimsel araştırmalarının günümüzde karşılaşmamızın sonucudur. Fakat, siz K. Kıbrısta yaşıyorsanız, teslimiyetin alası da gerçekleşiyorsa, en basit durumu dahi yaşamak zorundasınız. En hafifiyle elektrik kesintileri normal şekilde güncel geçişle yaşamımızın bir parçasıdır. Yine kimse öyle sistemi sorgulamak falan da derdinde deyil. Sadece sistemin kurallarına rıza etme çizgisinde lafazanlık yapılır. Hükümetimiz el koysun, bunlar hiçbir şeyi beceremediler ve son moda lafı da “Türkiyeden elektrik gelsin de kurtulalım” teslimiyet rızasıdır.

Hava sıcak. Gündüzün işiniz yoksa sokağa çıkma ihdiyacınız da olmuyor. Dışarıda hele Lefkoşada adeta fırın gibi ateşli hava vardır. Aynen esiyorsa rüzgarda bu koroya katılır. Bunaltır sizi. Siz nefes almak isterken yorulursunuz. Tabi akıl tutulması falan derken, bazen de mizahi şekilde olacak uyarı da aklınıza gelme tersliği de oluşur. Ben bunu tam da Yirmi Temuzdaki Ercan hava alanı hikayesindeki yakın geçmişe doğru evrilerek yaşadım.

Dedik ya, sıcak bunaltıyor. Bazen de yaşananla ironi ve hat da mizahi şekliyle düşünmek dahi sizi eksene koyar. Benim benlik gerçeğim de bu. Peki neydi Mizahi şekle gelen hatırlama: tekrarda fayda var.Erdoğan önce kocaman uçak filosuyla Körfez ülkelerinne para bulmak için gitti. Dİkat edin, kocaman büyük uçak filo gösterisi ve gidilen ülkelerde muhteşem görüneyim derken, para bulma peşindeydi. Bu önemli paradoksalın adı da “itibar”! Erdoğan orda bazı anlaşmalar yapıldı. Kimine protokol kimine de mutabakat denildi. Bizim bilimselci olmayıp bilimselik atışalr yapanlar, bu iki kuramın da farkını elbet bilmezler. Onlar sadece denileni tekrarlayıp, bolca şükran ve teşekkür ederler. Sayenizde derler…

Erdoğan, bu seferden sonra Ercana iniş yapar. Açtığı hhava alanı hikayesi ta baştan eksik ve sorunlu olduğu söylense de takan yok. Buyruk ve teslimiyet ekseninde bilimseliğin anlamı sadece çıkardadır. Nitekim bir gün dahi geçmeden kesilen elektrikten başlayan gerçekler sırıtmaya başladı. İnişlerdeki cep telefon konumu anlatıldı. Ama, resmi çevreler memnun. Nede olsa koltuğu hala koruyorlar.

Tam da bunları izlerken, benim hafızam yine sıcağa karşın kendine has mizahi bir arayışta takılıp kaldı. İki yıl önce bir lider şöyle müjde veriyordu: ikibin yirmiüçte aya sert iniş gerçekleştireceğiz diyordu. Cumhurieytin yüzüncü yılında aya sert iniş yapacağız. Yani “yumuşak” deyil. Herhalde Ercan deyildir diye de düşündüm. Nede olsa yılın sonuna aylar denecek uzun zaman dilimi vardır. Hele de sıcağın sertliği ve artan otoriterlik tutsaklıkları unutkanlığa hazır koşuları da yaratması sürpriz deyildir. Hele de “aman dokunmayalım” politikacısından medyacısına olanlar için durum böyledir.

Bu arada yaşananların muhaliflik eksenindekilerin de sistemleşme dönemi gayet güzel yaşanıyor. Türkiyedeki CHP gündemi veya buradaki son CTP davranışları, bize gereken mesajı verir. Kılıçtaroğlunu kurtarma derken ortaya saçılanlar veya Tufan beyin Ercan törenindeki durumu ve kaçışma adına atığı gerekçeler, oldukça mesaj doludur. Unutmadık, Mevlüt bey dörtlü kualisyonun ipini çekip Kutret hazretleri de yeni beklentilere girdiği sağır sultan tarafından duyulurken, krevatını takan Tufan, protokolün Salı günü imzalanıp çarşanba da paranın geleceğini müjdeliyordu. Oysa koltuk çoktan altından kaydı.

Ha: son saray seçiminde TC tercihinden Tufan kapı açılırken elinden aldırtılığı yaşananı da akılın bir yerinde tutun. Onun için Ercan havalanı ve çağrılıp çağrılması tartışmasında “geceleğin telefonla çağrıldı” hikayesi mizahi karikatüre adaydır. Dostum Serhan okuyorsa bu makaleyi derhal bir eser çizsin. Tarihin tanığı olarak ilerde deyeri olacaktır.

Kısaca, sıcak bunaltıyor. Güneş yakmanın ötesinde fırın gibi vuruyor. Seksenlerin tahminlerinin günümüzde gerçekleşmesini yaşıyoruz. Gezmeği yeniden düşündüğüm Rodos adası yangınlarla adeta kavruluyor. Bize zamanında “kendinizi oldukça yükseklerde, bulunmaz hin kumaşısınız” diyen kişilerin son yakan sıcakta acaba akılarına geliyormu: bizi suçlayarak alay etmeleri.

Deyişmeyen gerçekler, dünya ısınıyor. İklimlerin bozulmasıyla ekolojik katliyamla yol alıyor. K. Kıbrıs ise hem iklim bozulmalarının hem sömürgesel gerçekleri ve giderek ilhaklaşan yarını kısgacında ordan oraya kavrularak ve rantın aşkıyla de servetler oluşturarak yoluna devam ediyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin