Türkiye doğuşunun anlaşması Lozan’ın üzerinden yüz yıl geçti. Başka bir anlamla, bir asrı doldurdu. Geride kocaman yüz yıl geçti. Artık işler yolunda diyecek olan da fazla kalmadı. Yüz yıl sonra kurulan TC, şimdi geleceği tartışılıyor. Yapılan son seçimle de rejim dönüşüm yolu epey mesafe aldı. Hep kurgular ve tahminlerle saptırılan Lozan anlaşması ise gerçekten anlaşma sonrası oluşan Türkiye’nin de tapu senedidir. Şimdi geçen asra karşın bir de durmadan özlemli gericiliğe takılanların söyledikleriyle gelen yüz yıl gerçekleri de vardır. Kıbrıs ise bu konuda söylenecek sözleri olsa da takılınan resmi idolojik yalan rüzgarlarında, yine gündemi kurtarma ihdiyacı olursa sesler duyulacaktır.
Lozan anlaşması üzerinden yüz yıl geçti. Ayni zamanda Türkiye devletinin sınırlarıyla ülke olma belgesidir. Çok olgu karıştırıldı. Bunlar bazen cahilce bazen de siyasal hesaplar nedeniyle oldu. Ne yazık, çoğu da karşılık buldu. Fakat, bazıları için tam yüz yıl geçti. Yüz yıl sonra masalının da bitmesi gereken günlerdeyiz. En azından yanıldık diyecekler mi? Lozan anlaşmasının başta Bor madeninin çıkarılmasını engelediği yalanı vardı. Oysa bu yalanı söyleyenlerin ve inanların Bor madeninin işletilip temizlik ilaçlarında kulanıldığını da bilmemeleri kadar doğal ne olabilirdi. Yine anlaşmanın geçersiz olacağını söyleyenlere de Türkiye cumhurieytinin yok olacağını mı sorma zamanıdır.
Bunlar senelerdir istemeden dinlediğimiz sözlerdi. Özellikle de TC devletinde Kemalistler geriledikçe, gerici çevreler güçlendikçe Osmanlı romantizmin beklentisiyle epey artırıldı. Bir başka karıştırılan nokta ise Misaki Milli ile Lozan anlaşmasını nerede ise aynılaştırmaydı. Oysa ikisi banbaşka durumdu. Lozan uluslararası bir anlaşmayla yeni Türkiye gerçeği oluyorken, Misaki milli son Osmanlı meclisinin aldığı karardır. Fakat, ezberci olmanın kolayca yanıltılmanın durumu yaşatılmaktaydı..
Kıbrıs için diyeceğim, Kıbrısın resmen İngiltere toprağı veya sömürgesi olduğu kabulendi. Çoğunlukla bu konu pek konuşulmaz. Türkiyede önemli kesim algıyla Kıbrısı ingilterenin kiralanması noktasında brakıp Taksim teziyle almaya devam ediyorlar.
İkinci olgu ise Lozan sonrası Türkiyenin çağrısıyla Anadoluda boşaltılan topraklarda yerleştirmek için Kıbrıstan da Türklerin çağrılmasıdır. Buna uyan önemli nifus da oldu…
Elbet tüm anlaşmalar gibi Lozan da masada oturanların siyasal kartları kulanma düzeyinde oluşturuldu. Diplomatik kurallarla oynanan ve güç denklemleriyle hesaplama yapılan bir yeniden Türkiye oluşturma çalışmasının belgelenmesidir. Masada olmayanların düşünülmesi de mümkün deyildi. Çizilen sınırlar ve nifus deyiştirme kararlarıyla Türkiye yeni yapısıyla devletleşip siyasal hedeflerini oturtu. Cumnuriyet tercihinden halifeliğin kaldırılmasına varan üst yapı hamleleriyle de taşlandırma hızla başlatıldı.
Elbet yüz yıl sonra da konu hakında tartışmalar da oluyor. Tüm sorunların çözümü deyil de masadaki siyasal güçlerin denklemiyle oluşan bir belgedir. Bu hesaba katılmalıdır. Devamında olanlar TC devletinin tercihleridir. Ama, çoğuna algılatılan Lozanın gizli belgeleri gibi kendi beklentilerinin de olmaması durumuyla karşılaşmamız kadar doğal ne olabilir. Ama, ne yazık belgeler net olmasına karşın, hala gizli denilip de atılan hayalerin de tutması da paradoksal gerçekliktir.
Hiçbir anlaşma elbet mükemmel deyildir. Ama, anlaşmayı da masada oturanlar yapar. Nitekim en önemli ayarı da türkiyedeki meclis yeniden seçimiyle eski meclisin yapısındaki oynamadır. Siyaset zamanında fırsatı kulanmazsan, gereken önemi vermesen, sonradan geç kalırsın. Lozan yeni bir devlet doğurdu. O devlet de masada kendine oynarken, kazanma halinde de kendi yapısını kurumsallaştırma hamlelerine girişmesi de gayet normaldir. Uzun zaman olmayan Lozan hayaleriyle tartıştık. Sanki veya gizlilik denilen laflarla zaten kurguya hazır kitlelere de başka şekil sunulmak istendi. Tam yüz sonrasındayız. TC günümüzle bir asrın yapılanlarla değerlendirmek de gerekir. Geriye dönüşle konuşulanların zamanında tasfiye edilme ikilemini doğru okumak gerekir. Ama, eğer kazara “ki çok zor” Lozanla oynanmaya kalkışılırsa, nerde durulacağı da belli olmaz. Uzun zaman harcanarak, birçok manevrayla gerçekleşen Lozan, sonunda TC ile sonlandı. Lozanı Lozan gibi kavrarsak, sorun yok. Yaratığı ve kazandırtığı ile deyerlendirme şansımız olur. Doğru deyerlendirmeler ise yarın için önemli birikim sağlayacaktır. Sanki olmamış gibi davranmak ise veya geriye dönüş hayali kurulursa, tamamen iflasın girdabında takılıp kalınır.Bilgiye tabusal zırh konmamalı. Zırh kondukça kurgu ile yalanın da önemsenmesini getirir. Hele tatlı yalanlı yasakların kalkacağı sözleri, tatı çok güzel olur.