“Kıbrıs’ın Özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği Deklarasyonu”*na imza koymuş olmama rağmen, sadece deklarasyon yayınlamak, “SOYUT HEDEFLER TALEP ETMEK”, yetmiyor.
49 yıldır yapılagelmektedir bunlar. Yeterli değildir.
Kıbrıs’ta farklı modelleri, çatışmaları, ayrışmaları, kendi kendimizi yok ede ede bugünlere geldik.
Bir kimliğin diğer kimliğe dayattığı tercihleri de denedik. Ama gördük ki huzur bulamıyoruz.
Gördük ki bu ülke, kim ne anlatırsa anlatsın, ister Adalı Kıbrıslı Rumlar, ister Adalı Kıbrıslı Türkler, istedikleri kadar sadece kendilerini dünyanın tek bilenleri varsayıyor olsunlar, onların kendi ihtiyaçları talepleri tercihleri ilkeleri üzerinden ülkenin yüzde 90’ına bir hayat dayatma şansları, o hayatın vücut bulma şansı ve o ülkenin huzur bulma şansı yoktur.
O zaman mesele, Adamızı Tam Bağımsız ve Özgür yaparak, ve bu farklılıklarla birarada olmayı nasıl kuracağız ve yaşayacağız?
Çilekeş bu Ada’nın Dinamik Beyinleri olarak Deklarasyon’a imza koyan bizlerin “Bağımsız Kendi İrade”mize sahip olarak “Barış ve Orak Vatan”da farklı kimlik ve farklılarla ortak hedefe süratle ulaşabilmemiz için pratiğe hangi noktadan başlamalıyız?
- Toplu bir “Adalı Kıbrıslı İradesi “tavrını ortaya koyarak,
- Adamızın Kuzeyi’ni bir sömürge ve tüm Adalı Kıbrıslı’ların geleceğini De-facto İlhak yaşamına mahkum eden Emperyal Ankara Otoritesi ve İktidarları’na ve “1974 Rejimi”ne karşı “Barış ve Ortak Vatan” tavrını geliştirerek,
- Anayasal Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB Yurttaş’ı temelinde kendi Bağımsız İrademiz ile “Barış ve Ortak Vatan” hedefine sahip çıkarak,
- Ankara’nın edindiği “Söz Sahibi benim”, “Benim sözümden dışarı çıkılamaz” tavrına karşı koymakla, Başlamalıyız.
“Kıbrıs’ın Özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği Deklarasyonu”* ile atılan adımı daha ileriye götürerek, sivil İradeyi toplu yeni bir “SİVİL GİRİŞİM HAREKETİ”ne dönüştürmeliyiz.
Böyle bir çalışma yönteminin gerekliliği şimdiki Bağımsız ve Özgür bir Cumhuriyetin Yokoluş koşullarının devam ettiği ‘1974 sonrası’ dönemi için sınırlandırılamaz.
Ortak ve Bütün bir Vatan yarattıktan sonra da Barışın bir etik değer olarak inşası ve Demokrasi ve İnsan Haklarının geliştirilip bir moderinlik bilinci olarak toplumsal belleklerde yer etmesi, geleceği teminat altına alması açısından önemlidir.
De-facto Taksim edilmiş vatanımızda De-facto İlhak koşullarının günden güne ağırlaştığı ve Kıbrıslıtürk’lerin Demokrafik, Siyasi, Ekonomik, Mali ve yönetim mekanizmalarında hiçleştirilip, göç yollarına zorlandığı bu günlerde radikal kararlar alınması artık kaçınılmazdır.
PAN-KIBRISLI SEFERBERLİĞİ,
Gerek Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde, Avrupa Parlementosu’nuda ve uluslararası kurummlarda ve ilişkilerde Emperyal Ankara Otoritesi ve İktidarlarına ve Kuzey Kıbrıs’ta De-Facto İlhak hedefi için oluşturduğu “Yerleşimci Kolonize Rejim ve temsilcilerine karşı Siyasi, Ekonomik, Ticari, Mali ve Akademik “ENGELLEME, BOYKOT ve YAPTIRIM”larla, Tüm Kıbrıslı’ların insanlığın geri kalanıyla aynı haklara sahip olduğu şeklindeki temel ilke temelinde “ÖZGÜRLÜK, ADALET VE EŞİTLİK HAREKETİ”ne dönüşmelidir..
Tüm bu yapılanlara karşı açık bir BAĞIMSIZLIK İRADESİ ortaya koyarak Toplumların ÖZGÜR Egemenliğine sahip çıkarak, Toplum’ların “ÖZGÜVEN”ini ve “TOPLUMSAL KARŞILIKLI GÜVENİ” yeniden inşa etmek kaçınılmazdır.
Artık
Her toplumsal küme kendi kimlik ve farklılıkları ile “ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ, ORTAK VE BÜTÜN BiR VATAN YARATMA” hedefiyle, uzlaşmaya katılmalıdır.
NASIL OLSA BUGÜNE KADAR, ADALI KIBRISLI TÜM SEÇİLMİŞLER, TÜM SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI,
EMPERYAL ANKARA OTORİTESİ VE İKTİDARLARINA VE KUZEY KIBRIS’TA DE-FACTO İLHAK HEDEFİ İÇİN OLUŞTURDUĞU “YERLEŞİMCİ KOLONİZE REJİM’E VE TEMSİLCİLERİNE KARŞI,
SİYASİ, EKONOMİK, TİCARİ, MALİ VE AKADEMİK “ENGELLEME, BOYKOT ve YAPTIRIM”larla MÜCADELE ETMEDİĞİNE GÖRE,
İŞ YİNE SİVİL TOPLUM’A (PAN-KIBRISLI SEFERBERLİĞİ)’NE KALDI DEMEKTİR.
*Deklerasyon: