Sabahleyin gözlerimi açınca, klasik davranışa giriştim. Ratyoyu açıp yerel basın özetlerini dinlemek istedim. Fakat, olmadı. Elektrik kesikti. Üşendim, pili ratyoyu açıp da dinlemeği gerçekleştirme hamlesini. Sonradan, uykum açılırken, geceleğin Angolemdeki eskiden beri yoldaşım olan arkadaşımla yaptığım görüşme geldi: bir seneği aşkın köyde telefon yok. Kaplo olmadığı için arıza giderilemiyor. Ayrıca, elektrik kesintileri nedeniyle, trafo yandı. İstenen rakam asronomik, Kuyu motu da yanınca, mejburen borçlanarak ödeme yapıldı. Buna benzer birçok konuda adeta sohbet yaptık. Dertleşme demiyorum, çünkü bizde artık bunlar yaşamın olmazsa olmazlarıdır….
Başka bir yaşanan da şu: pek tanımadığım, ama sohbet ortamında olan birisi, biz bazı konuları deşerken, oda biraz da sesi yükselterek telefonla konuşuyordu. Yoksa biz kulak kabartıp da onu dinleme niyetimiz hiç yoktu. Şu ilginç ama normaleşen sözleri yapıyordu: “apartmanı boşalt. Birkaç kiracı var, onları çıkar. Öğrenci apartmanı yapalım. Senelik peşin alıp daha yüksek kirayla da kiralayalım. Nede olsa bu yıl epey kontejanlı öğrenci gelecek. Ayrıca zengin öteki ülke talebeleri de buraya düşecek. Onun için aylık alacağımıza, hem senelik hem de daha yüksek kiralamayla, epey kazanç elde edecem. Ozaman şimdiden apartmanda bulunan birkaç kiracıya da yazı gönder ve onların derhal tahliye olmalarını sağla” diyordu.******
Girişte, iki karşılaştığım normal yaşam akışındaki olaya deyindim. Aslında, şu öğrenci hikayesi genelikle bu aylarda her yıl işdahlı. Hele sayı kabarık olunca da daha bir zıplama oynama sahneleri de belirli kesimler için normal davranış halindedir. Hem gelecek öğrenci avı hem de yüksek kiralarla adeta cepler doldurulma zamanıdır. Tabi bir de elektrik kesintileriyle de buranın nedenli alt yapı yetersizliği ve yeni nifusla daha da artacağı gerçeği, “cız” olur gider..
Artık alıştık. Bol ünüversite yaşamlı rant sektörleşmesinin içinde olmamız gayet normaldır. Hiçbir olumsuzluk veya eğitimdeki kalitisizlik bizi ırgalamaz. Hat da bazı köylerde hala “buraya bir ünüversite gelirse, kümesler bile altın deyerine gelecek” hayaleri de yaygındır. Sahte diploma veya birçok başka olumsuzluk da pek ilgi alanı deyildir. sonDAÜ olayında da gördüğümüz gibi btama aşamasında olmasına karşın, batıranların da malumuyken, kimse yargılansın veya görevden alınsın çabası da yok. Yeter ki öğrenci gelsin. Ama, iş trafiğe falan gelince de kendi yanlışı seslendirme yerine gelen adı öğrenci olup sonradan ne olduğu umurumuzda olmayan kesime, faturayı da kesmek gayet kolay işimize gelir. Buraya gelip yolalım ve ne isterlerse olsun düşünceli kesim, birden buranın tüm günajını da onlara yıkma paradoksumuz artık kültürleşti.***
Belirli kesimlerimiz, zıplıyor, oynuyor. Öğrenci gelecek. Ayrılan kontejanların çoğu doldu. Hemen sanki katgıları varmış gibi, saraydan makama hepsi koro gibi kendi kendilerine övgüleri de sıralamaktadırlar. Zıplayıp oynaerken de söyledikleri sözlerle de “ben gidip onu sağladım” kendi kendini övme yalanını da bozuk akor gibi söylüyorlar. Aslında, utanmasalar, meyhanede resim çekip havada bardak tokuşturmaları da sanal medyada yayınlayacaklar. Ama, hemen akılarına AKP gelir. Alkol, meyhane ve işki nederseniz deyin, bunları görünce, koltuk gitme korkusu ötlekleşmeği de getirir. Onun için kadehler havada uşmaz. Zıplama oynama ve içip içip bağırma pek bir arada sunulmaz. Ama, herkes bilir ki hayatta bunlar yaşanır.
Bu arada sağlık sektörcüler de ah çeker: ah bir bizde sağlık sektörlü hastahalneler yapsak. Dedikleri de sankı kulağımın dibinde gibidir. Ama, gelen öğrenci sayısıyla zıplayıp oynayan makamcılar, nedense kamusal okuların açılmak üzere olduğu ve hiçbir tamirat dahi yapılmadığı gerçeğine dokunmak istemezler. Orada biraz sorumluluk gerekir. Onun için yaz tatilinin uykusuna brakıldı. Onun için, ünüversite öğrenci avı işdahcıları havada dolaşırken, temel eğitimdeki durum da faciyanın da ö ötesinde. Kimi ilgilendirir derseniz. Sadece bazı medyalara mesaj çekip marazi okuma dışında pek de kamuoyu vardır diyecek derecede deyiliz.
Kısaca, yaratığımız çirkefteki altın avcılığına tanık oluyoruz. Elektriği yetersiz, kamusal eğitimin çöktüğü ortamda öğrenci avı ile rant işdahının da kabardığı garip ortamda normal gibi yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü, çirkef olsa da eğer kazananlar örgütlenip siyaseti de belirlerse, böyle tuhaf sömürgecilik rant ilişkili bir kalabalık insan olarak ordan oraya savruluruz. Birileri de zıplayıp, oynarlar. Ceplerine bakıp kendi yaratıkları dünyanın da görünmeğen yüzüyle de marazi maduriyeti yapıp gidilir.