Pile konusunda, yeni gelişme olmadıkça, başka yazı yazma niyetinde deyildim. Artı Gerçekteki Baskın Oranın yazısını okuyunca, birazda istemeden yeniden deyerlendirme yapma zorunluluğyuna girdim. Halbuki ben konuyla alakalı hiç de yazma niyetim yoktu. Üstelik olaylar net gibi bana geliyordu. Taki Baskın Hocanın Artı Gerçekteki Kıbrısla ve özellikle Pile konusundaki makalesini okumama dek. Oysa dana önceki hocanın Kıbrısla alakalı makaleleri, resmi Türkiye anlayışı yerine, daha gerçekçi içeriklerle doluydu. Hat da yeri geldiğinde bilmediğim bazı bilgileri de yakalıyordum. Ama, son Pile olayı bize yeniden bizlik acı gerçeğimizi de adeta suratımıza vurdu. Onun için, yazarken ve hele Baskın hocanın bazı durumlara taşıyan haberleştirmelerle birlikte, dönüp yeniden yazma moduna kendimi soktum.
***
Artı gerçek sitesini günlük önemli izlediğim yayın medyasıdır. En çok okuduğum ve deyim yerindeyse makalelerini kaçırmadığım yazarlardan biri de Baskın Orandır. Son Pile olayı ile makalesini okuyunca, elbet hocadan çok, buradan bilgi verenlerin nasıl çıkar ve sömürgecilik ilhaklaşmasına devam noktasında da olduklarını ne yazık anladım. Böylelikle Türkiye devletini bilen nice insanı yanıltmadda sistemsel rolleri de açık şekilde kaydedildi.
Artık ilgili durumu tekrardan yazmak gerekir. Genelikle yurt dışına giden parlementer partiler başta olmak üzere, onlara bağlı organlar da hep anlatılarda resmi idolojik çizgiği aşamamaktadırlar. Buna bizat kendim Brükselde tanık oldum. Eleştirme karşısında da “zamanı mı” yanıtını aldım. Nitekim devamı da önemlidir. Nasıl ki biz haerhangibir ülkeden olay duyduğumuzda ya orada olan tanıdık medyacı veya aydınlardan bilgi almaya çalışırız. Yazılarından yararlanırız. O Onları doğru kabullenerek de kaynak yapıp yorum geliştiririz. Aynisi K. Kıbrıs için de en başta Türkiye kesimleri için geçerlidir. K. Kıbrısta olan olaylarda doğal olarak herkes, tanıdık ve güvendiği kaynaklara baş vurup elde edeceği bilgilerle de yazı yazar, yorum yapar.
Ne yazık K. Kıbrısta baş vurulan kaynaklar oldukça resmi eksen veya korkularını gizler, çıkarlarının hesabıyla konuşan yaygın “muhalif” kesimler de var. Sakın birileri karşı çıkmasın: kaset arşivimi açarım ve kimin medya arşısında kendi sesiyle söylediklerini yayarım. Bu ikilem sonuçta K. Kıbrısta olan gelişmelerin bazen iç politik mavzeme esiri haline de taşır.
Son K. Kıbrıstaki peşpeşe gelen siyasal hamleler ve bunların dıştaki yorumlanmasında, bizim iç sistemleşen “muhalif, medyacı” gibi kesimlerin de katgısı oldukça olumsuz yanıltmalar yaratmasına da katgı yaptı ne yazık. Hatırlarsanız, önceki Pile olaylarıyla alakalı yazılarımda muhaliflerin bir önemli saptırma veya kendilerinin de koltuk beklemeleri sonucu yapılan resmen algı oynuna deyindim. Başta Kutlay Erkle başlayan ve bazı Yeni düzen yazarlarının da katıldığı durumu yorumladım. Sanki Türkiye hiç dyeişmemiş gibi, Aynen Annan planı dönemiymiş gibi kalma saplantısıhyla yorum gerçekleştirildi. Bazen Türkiyedeki gerçeklerden kaçma tekniğine baş vuruldu. Erdoğana rağmen veya Erdoğanı sıkıştırmak için lafları da burada kulanıldı. Nedense son gelişmelerdeki CTP tutumu oldukça ilgnç sergilemeler yapıyor. Türkiye gerçeğinden uzak ve sanki orada yönetim şekli malum deyilmiş gibi “ona rağmen yapıldı” laflarıyla resmen bir mesaj verilmektedir.
Bunu birazda alay ederek yazdım. Ne bilirdim ki buradaki yayınları okuyan, kimilerinden bilgi alanlara ayni konu ulaşacağı sonucunu fazla dikate almadım. Nitekim, Baskın Hocanın makalesinde Kutlayımsı mesaj da bilgi kaynağı olarak kulanıldı. Onca TC yapısını bilenler için “acaba, Erdoğana rağmen yapıldımı” sorusu gelmesi ise kendi rejimlerinni iyi anlamadıkları sonucuna varmak da kolaydır. Tabi ben o sonuca varmadım. Konu daha çok K. Kıbrıstan verilen ve adı sol veya muhalif çevrelerin kendi çıkarları veya korkmaları nedeniyle dokunamadıkları konular dışında bilgi üretmelerin sonucu olduğunu gözden kaçırmayalım.
K. Kıbrısta bu tutumlar, aslında Türkiyeye gereken gerçeklikle yaklaşamama veya yaklaşmama nedeniyle de oluştuğu kesin. Bu önce tereddüt olsa da sonradan normal halde kabulendi. Hani hep örnek veririm: Türkiye anayasa referandumunda birkaç CTP eksenli gazeteci, Bize Ratyo Mayısta “Abi, Kıbrısa barışı AKP getirerse getirir” denildiydi. İşte şimdi de tam da CTP yeniden AKP mesajlarıyla saray dahi beklerken ki Kutlay ve sonradan Serhatın da katıldığı koro bana ilgili yorumlamayı dayatmaktadır. Öyle olunca, Kıbrısta ne oluyor diye araştırma yapan TC aydınalrı da üstelik Yeni Düzeni de temel kaynak olarak alınca, Baskın hocanın düştüğü ikilemi de oluşturma potansiyeli her zaman var. Sonrası mı: Türkiye Kıbrıs sorununu anlamıyor gibi marazi eleştiri de yapılarak günü kurtalınır.