- Bu yazı, AKEL M.K. Politbüro Üyesi Eleni Mavru’nun köşe yazısı olarak 2015’te tarihinde “Haravgi” gazetesinde yayınlandı.
Muratağa, Sandallar, Atlılar, Dohni… Palekithro, Aşa, Voni…
Bu liste uzun…
Bu ülkenin tarihi ortak tarihimiz bu köylere en kara sayfalarını ayırdı… Bu ülkede tarihimizi çoğunlukla yarım öğreniyor olsak da…
Memleketimizin yakın tarihinde ilk kez Kıbrıslı iki siyasal parti, AKEL ve Birleşik Kıbrıs Partisi birlikte EOKA-B’nin vahşetinin kurbanı olan Kıbrıslıtürklerin ve Kıbrıslırumların kabirlerini ziyaret ettiler. Şovenizmin kurbanlarını saygıyla anarak ve tarihi gerçekliği kabul ederek tarih yazdılar.
1974 Ağustosunda Mağusa’nın üç Kıbrıslıtürk köyünde, Muratağa, Sandallar ve Atlılar’da çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlı olan 126 Kıbrıslıtürkü EOKA-B’cilerin ve Yunanistanlı subayların katlettiklerini pek çok Kıbrıslırumun ilk kez bu ziyaret nedeniyle duyduklarından eminim.
Kıbrıslırum aşırı sağın Kıbrıslıtürkler aleyhine işlediği cinayetler hakkında Kıbrıslırumlar çok az şey biliyorlar. Kıbrıstürk toplumunda da Kıbrıslırumlar aleyhine işlenen cinayetler hakkında benzer bir durum geçerli. Onlarca Kıbrıslıtürkün öldürüldüğü köylerden birinin dahi adını duymaksızın ya da 1974’te Kıbrıslırumların yaşadığı şiddet, tecavüz ve toplu kıyımlar hakkında hiçbir şey öğrenmeksizin okullardan kaç nesil geldi geçti… hatta kimi köşe yazarları Kıbrıslırumlar tarafından işlenen suçların Türk ordusu tarafından işlenen suçlarla aynı ağırlıkta olmadığını ve uluslararası hukuk açısından da aynı önemde olmadığını iddia ederek, insanların acısını dahi ayırır oldu.
Gerçek olan şu ki, Kıbrıslıtürk gazeteci Hasan Hastürer’in de yazdığı gibi, bugüne kadar acıya dahi tek yanlı bakıyoruz. Muratağa, Sandallar, Atlılar’da masum insanları nasıl Kıbrıslırumların tümü öldürmediyse, Kıbrıslırumlar aleyhine işlenen suçları da Kıbrıslıtürklerin tümü işlemediği de bir gerçektir.
Bu suçların ve cinayetlerin iki toplumda da aşırı sağ unsurlar tarafından işlendiğini geçen tüm bu yıllar boyunca hatırlatmakta ısrar edenler Sol ve yeniden birleşmenin bazı tutarlı destekçileri oldu. Bazı Kıbrısrumların Kıbrıslıtürkler aleyhine suç ve cinayetler işlediğini dile getirerek, tarihi gerçekliği tanıma yönünde önemli bir adım atan ilk Kıbrıslırum lider Dimitris Hristofyas oldu.
Milliyetçiler işledikleri suç ve cinayetleri sahte idealler ve abartmalı sloganlar ardına sakladılar. Bunu sadece, bu canilerden bazıları yaptıklarından pişman olmaksızın hala aramızda dolaşmaya devam ettikleri için yapmadılar; aynı zamanda onların çarpık ideolojilerinin dayanağı, toplumda korku ve “elleri kanlı öteki” hakkında düşmanlık ve tiksinme saçmak olduğu için bunu yaptılar. Onlara göre hep suçlu, cani “öteki”dir, ve “biz” hep kurban. Dolayısıyla “ötekinin gerçeği” de kabul edilemezdir. Bu şekilde iki toplumda da milliyetçilere hizmet eden mit, iki toplumun barış içinde bir arada yaşayamayacakları yalanı da sürdürülür.
Ancak gerçekler ne kadar kimilerini rahatsız ederse etsin, saklı kalamaz. Kimileri “geleceğe bakalım, geçmişi unutalım, bugünden başlayıp yeni bir tarih yazalım” diyorlar. Hayatın gelişimi böyle değildir. Gözlerimizi açıp, görmemiz gereken gerçekler var. Barış sadece gerçekler kabul ederek inşa edilebilir.