Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis en sonunda Tatar’la bir anlaşmanın imkânsız olduğunu anladı. Aslında gerçek olan Türkiye’nin Kıbrıs’ta çözüm yapma isteğinin olmamasıdır. Sahnede görülen Tatar olsa bile kararlar Ankara’da alınır. Bunu bilmeyen yok. Aksini savunanlar bile bunun gerçek olduğunu bilir ama söyleyemez.
Hristodulidis cumhurbaşkanı seçildikten sonra hem AB’ye hem de BM’ye vermek istediği mesaj vardı. Kıbrıslı Türkler için güven artırıcı açılımlar yapmak. Bu konuda bir grup yurtsever Kıbrıslı Türk ile sarayında görüşme yaptığını açıkladı. Bu görüşmede Kıbrıslı Türklerin beklentilerinsin neler olduğunu öğrenmek istedi. Hazırlanan metin kendisine verildi. Bu doğrultuda yapılan çalışmaların sonuçları resmi olmasa bile basına sızdırıldı. Şimdi resmi açıklamanın olması bekleniyor.
Türkiye’nin açık egemenliğinin Kıbrıs’ın kuzeyinde her alanda hissedilmesi Kıbrıslı Türkler için artık yok olmanın eşiğine gelindiğini göstermektedir. Bu yok oluşa dur demenin bir yolu da çözüm sürecinin başlatılıp ulusla arası kamuoyu oluşturarak çözüm için şartların oluşmasını sağlamaktan geçer. Bu anlamda Kıbrıslı Türklerin tek alternatifi Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları olarak haklarını talep etmekti.
Çözüm yanlısı Kıbrıslı Türkler için bu adımın ne kadar doğru olduğunun en güzel göstergesi HP Genel başkanı Kudret Özersay’ın yaptığı açıklamada açıkça görülmektedir. Özersay’ın en çok korktuğu konu Kıbrıslı Türkler için yapılacak bu tür güven artırıcı önlemlerin “Kıbrıs Cumhuriyetine entegre olma”dır şeklindeki açıklamasında vardır.
Bu şekilde Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinde dünyaya açılan bir pencere oluşturması ve elde edilecek kazanımlarla ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’e dönüş Özersay için bir “tehdit” olarak görülmektedir.
Bu konuda Özersay açıklama yaparken Türkiye’nin de boş duracağı elbette düşünülemez. Pile’deki yol yapım olayı başta olmak üzere yapılan diğer provokasyonlarla bu süreci berhava etmek hedeflenmektedir. Elbette Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler üzerinde kurduğu hegemonyanın etkisizleştirilmesi işine gelmemektedir. Yakında başka adımlar da atılırsa şaşırmamak gerekir.
Peki Hristodulidis’in açılımları yeterli mi?
Elbette değildir. Ancak unutulmamalı ki orada da sağcı faşist siyasi örgütlemelerin engellenmesini de göz önünde tutarak Ulusal Konsey’in onayı gerekecektir. Bu anlamda adımları dikkatli atması ve beklentileri tam karşılamaması normal görülebilir.
Bu açılımlar Kıbrıslı Türkler açısından olumlu olsa da sürdürülebilir ve devamında yeni açılımların da oluşması beklenmektedir. Bu açılımlar içinde Kıbrıslı Türkler’in ürettikleri ürünlerin Yeşil Hat Tüzüğü kapsamı genişletilerek Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden dünya pazarlarına ulaşması sağlanmalıdır. Elbette bu konu Kıbrıslı Rum üreticiler için hassas bir konu olabilir. Bunun için öncelikle Kıbrıslı Türklerin tarımsal ürünleri AB ülkelerine direk ulaştırılmalı. Böylece iç piyasada rekabet oluşturmamalı. Böylece Kıbrıslı Rum üreticilerin engellenmesi önlenebilir.
Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında Türk tarafında oluşturulan kontrol sistemi Kıbrıs Türk Ticaret Odası üzerinden yapılmaktadır. Bu örgüt kuzeydeki mevcut yapının bir parçasıdır. Bu nedenle güvenli bir kontrol mekanizması olarak görülmemeli ve alternatif kontrol sistemi oluşturulmalıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti sağlık sisteminden yararlanmanın yolları aranacaktır. Bunu suiistimal etmek isteyenlerin olabileceği gerçeğinden hareket edilerek mutlaka bir kontrol mekanizmasının kurulmasa gereklidir. Hizmet alabilmenin şartları oluşturulurken buna dikkat edilmelidir.
Geçiş kapılarının artırılması ve geçişlerin kolaylaştırılması konusunda Hristodulidis’in açıklamaları olumlu olsa da bunu baltalamak için özellikle geçişlerde Türk tarafının zorluk çıkarması beklenebilir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin açılımları elbette Kıbrıslı Türkler için olumlu adımlardır. Bu süreç gerçeklerinse insanların çözüm sonrası elde edecekleri kazanımlarla hayat standartlarının ne kadar değişeceğine işaret edecek ve çözüm için umutların artması sağlanacaktır. Kıbrıslı Türkler’in iradesinin yok sayılması ve kültürel ve inanç olarak asimile edilmelerine engel oluşturacaktır.
Kıbrıslı Türkler için bu açılımlar son şanstır ve ümit ederim Kıbrıs Cumhuriyeti ve Kıbrıslı Rumlar da adamızın birleşmesinin ne kadar acil bir gereksinim olduğunun farkındadırlar. Tehdit sadece bize değil. Bu adada yaşayan ve bu toprakları vatan bilen tüm Kıbrıslılaradır.