Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi ve Barış İnşası İşleri Biriminde Avrupa, Orta Asya ve Amerika’dan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca ile görüşmesinin ardından Tatar açıklama yaptı:
“İki buçuk yıldan beri sürdürülmekte olan yeni siyasetin, “EGEMEN EŞİTLİK VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜ”NÜN vazgeçilmez unsur olduğunu” kaydeden Tatar,
“KKTC’nin sahada gerçeklerini görmeden Kıbrıs Türk halkını tekrar eski müzakerelere sürüklemenin hiçbir anlamı olmayacağını” söyledi.
“Ortak bir zemin bulunana kadar, Kıbrıs konusunda önemli bir gelişme olamaz” dedi.
O halde önce Siyasette Rasyonel ve İrrasyonel olmak ne demek diye sormak gerekiyor.
Rasyonel’likle iki şekilde karşılaşıyoruz.
- Rasyonel düşünce, kişinin sahip olduğu bilgiler dâhilinde, doğru olma ihtimali en yüksek sonucu hedefler.
- Rasyonel kararlar ise daha karmaşıktır, zira bir karar ancak amacı biliniyorsa değerlendirilebilir.
- Rasyonel hareket, kişinin mevcut bilgilerine göre, amacına ulaşma ihtimalini en yüksek seviyeye çıkaran harekettir.
İrrasyonellik ve Rasyonellik yalnızca kişinin ne bildiğine göre değerlendirilebilir.
- Astronomi hakkında azıcık fikri olan birinin aya ulaşmak için ağaca tırmanması aptalca bir İrrasyonellik olur;
- Fakat aynı hareketi bir çocuğun yapması tamamen rasyonel olabilir.
İrrasyonellik ile –pek yaygın bir durum olan– ‘Sahibinin sesini tekrarlayan Papağan’nın cehaletini birbirlerinden ayırmak gerek.
TATAR, ANKARA’NIN SÖYLEMEYE CESARET EDEMEDİĞİ ŞEYLERİ (“De-Jure İLHAK”I İMA EDİYOR…
CESARET EDİP, DOĞRUDAN SÖYLEYEMİYOR.
İZNİ YOK HER HALDE!!!!!!!!