Türk Lirasının yabancı para birimi karşısında Boks tabiriyle Nakavt durumu devam ederken, iğneden ipliğe ise hemen hemen her şey bazen günde bir kez hatta iki sefer zamlanmayı sürdürüyor. Zamlarda başı bu sıralar bir ayda 8 kez zamlanan akaryakıt çekerken, elektrik, süt ve gıda zamları otomatik olarak sefaleti tetikliyor. Türk Lirasının Anavatanı Türkiye’deki Erdoğan rejiminin bile 14-28 Mayıs seçiminin ardından önüne geçemediği Enflasyon nedeniyle Türkiye’deki halklar adete açlıkla sınanıyor. “Türkiye hapşırırsa biz grip oluruz” söyleminden ada yarısındaki duruma baktığımızda ise insanımız gribi bırakın adeta Kolera salgını nedeniyle yoğum bakımda yaşam savaşı veriyor.
*****
Bu gerçekler ışığında tek amaçları “Geleceğe yürümek” olan Ünal Üstel başkanlığındaki atama hükümetin yaşananlar karşısında ne gibi tedbir aldığına baktığımızda ise, sıfır var elde sıfır olduğunu gözlemliyoruz. Memur ve emeklilere ay başı itibarıyla yansıtılan yüzde 33.32’lik artışın yanı sıra Asgari ücretinin maaşının 15 Bin 750 TL yapılmasıyla, ülkedeki açlık ve yoksulluğu önleyeceğini düşünenlerin, aslında insan odaklı bir gailelerinin olmadığı ortadadır. Geçtiğimiz gün sevgili Eniz Orakçıoğlu’nun Bağımsız Gazeteye yansıyan haberinde Esnaf , Pandemi salgınından bu yana tükenişini sürdürüyor. Her geçen gün yeni bir iş yeri kapanırken, işsizler ordusuna da daha çok insan hatta aile katılmaktadır.
*****
İnsanımız yoksullukla boğuşurken, atanmış Üstel hükümeti ise, ajandasının ilk sıralarında yer alan Elektriği de Türk sermayesi AKSA’ya özel bir sözleşmeyle peşkeş çekmeyi Erdoğan rejimine yaranmak adına gözünü kırpmadan imzalayabilmiştir. Kamuoyu hatta UBP içinde bile sürekli başbakanlığı tartışılan Ünal Üstel, Erdoğan’a yakın Türk sermayesine sağladığı kıyaklarla aslında kendi koltuğunu koruma gayreti içinde olduğunu açık ve net olarak ortaya koyuyor. “Hiçbir şey sonsuza kadar gizli kalamaz” söyleminden hareketle Ünal Üstel’in attığı adımlara baktığımızda, geçen gün partinin kadimici isimlerinden Çalışma Bakanı Hasan Taçoy’un bir Web TV’de yaptığı açıklamaların yaşananların bir yerde şifrelerinin deşifresi olduğunu görüyoruz.
*****
Anımsayacak olursak, Faiz Sucuoğlu hükümetinin 2. Kez bozdurtulup görevin Ünal Üstel’e Türkiye’nin buradaki Valisi ( Büyükelçi) tarafından verilmesi ve o süreçte Taçoy’un söylemlerine göre “Bu kargaşa yatışana kadar sessiz olun” telkini Taçoy ve de diğer parti başkanlığı bekleyen isimlere yapıldıktan sonra, UBP’de sular aslında hiçbir zaman durulmadı. Bunu yine Hasan Taçoy’un “Kurultay’da adayım Üstel’de adaysa karşımıza çıksın” söylemi ve özellikle yaşadığı “trafik kazasının” ardından sessizliğe gömülen ancak parti başkanlığı ateşi hiç sönmeyen Faiz Sucuoğlu’nun yürüttüğü çalışmalar baz alındığında Ünal Üstel’i zorlu bir başkanlık yarışı beklediği ortada. Tabi burada UBP kurultayında Üstel’in sadece Taçoy ve Sucuoğlu ile yarışacağını düşünmek, UBP’nin kimyasına aykırı olur. Kurultay tarihi ilan edildikten sonra en az 2 aday daha Ünal Üstel’in karşısına çıkacak diye bir tahmin sanırım çok abartılı olmaz.
*****
Sonuç olarak atanmış hükümetin Başbakan koltuğunu hala işgal eden Ünal Üstel’in şu sıralar, öncelikli iki gündemi var. Bunlardan birincisi ülkeyi sırf Erdoğan’a yaranmak adına ona yakın sermayeye daha ne kadar peşkeş çekebilirim?. İkincisi ise, Erdoğan’ın da desteğini alarak ( İşte burada memnuniyet konusunda bir takım sıkıntılar olduğu, hatta vali beyin Üsteli zaman zaman makamına çağırarak fırçaladığını da biliyoruz) Taçoy, Sucuoğlu ve diğer rakiplerimi kurultayda, nasıl ekarte edebilirim kaygısı . Bu aşamada kendi derdine düşen Üstel’den bir şey beklemek herhalde “Ölü gözünden yaş beklemekle” eş değerdedir. Sağlıkla kalın…