yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNijer'e Kıbrıs pencerisinden bir bakış - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Nijer’e Kıbrıs pencerisinden bir bakış – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Zaman zaman, konuları işlerken, ihtiyaç duyduğum bir uyarı var: olaya bir de Kıbrısta yaşamanın verdiği bazı gerçeklerle de yaklaşma ihtiyacıdır. Çünkü Kıbrıstaki yaşanan gerçekler ve bunların uluslaraası dinamik konumu nedeniyle bazı gelişmelerde daha dikkatli ve uyarıcı olmayı dayatmaktadır. Tıpkı Türkiyenin Kuzey Suriye kontrtroluyla yaşananlar gibi. Çünkü bir Kıbrıs deneyimimiz de var. Oysa Türkiyede ayni görüşte olsak da yerel farklılıklar ve koşullar nedeniyle bazı durumlar kolayca yok veya ötelenme sonucunu da üretme gibi tuhaf bir gerçeklik de oluşuyor.

Nijer darbesi ve sonrası ile alakalı bende birkaç makale yazdım. Bununla da özellikle Fransa ve genel emperyalizmin deyerlendirmesini de olanak ölçüsünde yorumladım. Fakat, Nijeryadaki gelişmeler benim Kıbrısta olma gerçeğimle birlikte ister istemez bazı konularda birşeyler yazmamı da tetikledi.

Nijer darbesi sonrası ortaya çıkan bazı koşullar, bana kendimizi aynada bulmamı getirdi. Örneğin, Nijerya Nijerin elektriğinin Y.74 cıvarını tedarik etmekteydi. Nijer darbesini benimsemediği için verdiği elektiriği kesti. Bu daha ısıtıp ısıtıp söylenen Türkiyeden kaployla elektrik getirme durumunu da hatırlatmadan edemedi.

Nijerde bol miktarda Uranyum var. Kömür de azımsanmayacak derecede. Yetmiyor. Çöl ülkesi olması nedeniyle de güneşten kolayca elektrik elde etmesi de zor deyildi. Fakat, ülkenin eski sömürge efendileri ve sonradan Posmoderinkolonyalizmin uygulanma gerçeği de var. Uranyum ve altın gibi madenleri Fransa alıyor ve kendi ülkesinde sermaye serveti olarak kulanıyor. Uranyumla nükler santral, kömürle yine termik santral yapmak, güneşten enerji elde etma olanakları da kulanılmıyordu. Bağımlı ve sömürülen bir yeni sömürge Afrika ülkesi Nijer karşımıza geliyor.

Nijer ayrıca son gelişmelerle  birlikte Batılı emperyalistlerin elinde kalan ve askeri üstleri olan önemli bir ülkedir. Amerikadan Fransaya varan yabancı askerler üst kurdular. Nijeryaya bağımlı elektriği ve ülkesindeki askeri üstlerle bir yeni sömürge modeli oluyor. Ek olarak, Nijeryada zengin doğal gaz ve petrol var. Başta Fransa ve genel AB ülkeleri Nijerya gazının Nijerden geçip, Cezayir yoluyla batıya ulaşma projesi de yürürlüğe girdi. Nijerdeki aksaklık en başta Nijeryanın endileşenmesini de getirdi. Onun için daha Batılı Kolektif emperyalistler harekete geçmeden, Nijerya yönetimi hem de Senatonun karşı olmasına rağmen, müdahale için net ışık yakıyor. Tabi gerçekleşir mi yoksa diplomasiyle oynanırmı, onu siyasal satranç tahtası belirleyecek.

Nijeri incelerken, aklıma hep Kuzey Kıbrıs geliyor. Her olanağı Türkiyeleştirerek bağımlı hale getirme stratejisi ilhaklaşma adımlarıyla yolunda. Hangi rejim gelirse gelsin sömürgeciliğe dokunulmayacak düzeye getirildi. Zaten Annan planında da bir ilke uluslararası ve bazı devletlerle yapılan anlaşmaların aynen devamı kuralı da kondu. Yani; Aksayla oluşturulan Türkiye bağımlığı olsa da ki ufukta yok, ayni bağımlılık zinciri devam edecektir. Bir anlamda Türkiye oluşturduğu egemen ağlarla sudan elektriğe veya yapılan yatırımlar ve gelen sermaye şekli, K. Kıbrısı adeta ahtapot gibi kucakladı. Bu nedenle siyasal çevreler bu sömürgeleşmeğe deyil de daha iyi uygulayıcı gömleği ile deyişk renklerle probaganda alıgısı yapmaktadır.

Nijer, örneği, bize gidilen yolun nedenli dömünmez olduğunu göstermektedir. Bir ek: bizim ağzımız dolu dolu söyleyip barış havarilik örneği olarak sunduğumuz boru hatlarının da Nijerya Nijer eksenindeki etkilerini de şu anda yaşıyoruz. Ama, sağ olsun medyamız ve politik iklimimiz. Bu konuda pek dokunan yok. Denene ve bedeli ağır olan sonuçlara rağmen sanki kurtarıcııkmış gibi tekrardan çıkar bekleyen potansiyle kitlelerimiz le işler yolunda. Dün Türkiyeden su gelip kurtulacağımız, bugün elektrik sorununun Türkiyeden kaployla getirilmesi ve federal foncuların haykırışı ile Kıbrıstan Türkiyeye geçecek boru hatlarıyla çözüm bekleme lafları havada uçjuşmaya devam ediyor.

Yaşananlarla gerçek birlikteliği düşüncesinden uzaklaştıkça sömürgeleşip ezilmenin de kurtarıcılık olduğu türkülerini mehter marşı gibi acemice sölylemeğe devam edeceğiz. Şimdi anladınız mı neden Nijere Kıbrıs penceresinden baktığımı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin