Günlerimiz kavrucu sıcaklıklrla geçiyor. Biraz konuyu sorularla sorgulayanlar da bunun resmen iklim bozulması olduğunu da anlar. Sıcaklıkların iklim bozulması olunca da doğanın katlinin de önnemi karşımıza gelmeden edemiyor. Doğa katliyamının önemli olgularından biri de ormanlardır. Nitekim, iklimlerin bozulmasındaki orman faktörü konuşulurken, bir yanda yangınlar öte yandan rant aşkına açılan orman alanları da etken olarak konuşulmadan edilemiyor. Sıcak hava, orman yangını yanına özellikle de Türkiye ve K. Kıbrısta ormanların nasıl yağmalanıp ranta açılma hamleleri de hızlanmaktan geri durmamaktadır. Hem de devletin gücü sermayenin işdahı ile yaşanmaktadır. Konuyla ilgili akan haberleri ise daha onca kavrulma sonucunna karşın özellikle bizde dikate alma bir yana, rant hırsıyla yağmaya devam denilmesi boşuna deyildir.
Türkiye örnekleri çok canlı. Muğla ve Antakyadaki resmen orman katliyamları ve devletin eşliğinde köylülere karşı yapılması da işin rant penceresini açığa vuruyor. Sermaye kazansın diye alınan kararlarla yılların ormanları jandarma denetiminde halk dövülerek, tutuklarak yapılıyor. Muğlanın köylerinde dört yıllık kömür havzası açma işdahı ve Antakya köylerinde zeytinlikleri yıkarak, imara açma kararları uygulanmaya geçildi. Bunlar doğaldır ki K. Kıbrısta yankı bulmuyor. Hani denilen lafın da yerine getirilme hamleleri oluştu. Nede olsa “Türkiyede ne varsa, burada da olacak” devamı olması gerekiyor.
***
Fikri bey eli taşın altındayken, kıçını salayarak kararı ağzından çıkardı. Meyerlim bizim orman bazı yerlerimiz turizm alanı olarak açıklanacak. Yer yine ağırlıklı olarak Karpaz oluyor. Hemen Karpazdaki ahalinin bir kısmı da bayram yaptı. Belki onların da arazileri ganimetle geldiği için, büyük paralarla satılacak inancı yaygındır.
Yanlış duymadınız: tıpkı Muğla ve Antakyada olduğu gibi orman arazileri deyişik kılıflarla rantın aşkına açılacak. Doğa katliyamı iklim bozulması falan hepsi laf. Muğlada ve Antakya köylerinde yok maden veya endüsri açılımlı veya imar yasası açılımlı gibi kararlarla, ormanlar darmadğın edilerek çölleşme dönüşüme ve iklim bozulmasına alkış gibi lütuf yapılmaktadır. Fikri bey de boş duracak deyildir. Zaten, K. Kıbrıslı ormanı da ganimet görüyor. Öyle olmasa, Dereboyuna doğru giden güzelim ormanın katledilerek Küliğe yapılmasına neden sesiz dursun? ****
bir başka pişkinlikle rant aşkı: hastahanelerde ilaç yok. Hasta düştüğünüzde başınıza gelmeyen kalmıyor. Üstelik adı kamu olsa da refakatçilik dahi ranta çoktan dönüştü. Refakatçi mafyaları da hastahanenin uygulaması haline geldi. Ama, son günlerin şikayetnamesi, ilaç yok. AMeliyatda saatlerce bekleyip geri dönen hastalar da var…
bunlar yaşanırken, bir sektörcü pişkin çıktı. Açıkça diyor ki “Mağusada büyük yatırımla sağlık sektörlü bina kurulacak”! Bukadar pişkinlik olurmu derseniz, olur. Çünkü Sektörcü Ahmemt bey öyle uygun gördü. Ülkede sağlık çürümüşken, ilaçdahi bulunmazken, hastahaneler dökülürken, o bize sıkılmadan “sağlık sektörlü kazançlı hastahane otel anlatıyor”.. Demek ki kitleseleşen rantçılık beraberinde pişkinliği de yücelti. Kimse bunu sorgulamadı. Bu sektörcü Ahmet ne diyor demedi. İlaç yokken, hastalar çaresizken, güney ve Türkiyeye tedavi için giderlerken, bizim sektörlü bey dolar kazanma adına yatırım ve rant hikayesi kurguluyor. Doğrusu, yarın kurulursa da şaşmam. Zengiler gelip tatil yapma veya kaçak organcılıkla tedavi rantı oldukça “tatlıdır”.****
sıcak altında pişkinlikler duymak kolay. Bol öğrenci gelsin denilip ama onları soyarkenki tatlı rantla da servetleşirken, sonra dönüp şikayet etme madurluklarımız da pişkinliğin öteki yüzü. Hele eğitim denilince, makamcının dolaşan bazı resimleri bir yana, okular dökülürken kendisinin iskele ziyaretleri de bir başk a dil ile anlatılmaktadır. Ama, pişkinlik yaygın. Rant ise kitleselleşti. Aylelerde dahi tarla satarak araba alma kavgaları aldı başını gidiyor. Nede olsa ganimet. Ganimet olunca ve kamusal yön rantlaşıp buharlaşınca, pişkinliklerin de arka arkaya sıralanması da gayet normal hale gelir.
Kısaca: K. Kıbrısı doğru okuyalım. Burayı ganimet gören, sermaye eksenli bakan, metalaştırıp eğitimden sağlığa dek uzanınca, pişkinlik de bir başka olur. Boşuna eğitim sektörü veya yeni sağlık sektör hamleleri dilerde dolaşmıyor. Hele de doğa katliyamı konusunda “herkes cebine baksın” demenin de lüks olmaktan doğal hale gelmesini de sağladık. Kamusal anlamı bilmeden yağma ve rantla anlayan sömürge tipi toplumlarda nifus da ordan oraya taşınınca, bağımlı doğa sevgisi ve kamusal gereksinim de hiç anlaşılmaz. Pişkinlikle rant aşkı alevlenip iklimlerin ısınmasıyla daha da ateşlenir. Öyle olmsa bu ateşli yangın günlerinde açık açık orman alanlarını aşma lafları söylenip devlet gücühyle de uygulanırmıydı.