Hemen peşinen belirtecem: söz konusu olan Sekiz Ağustos veya daha geneli 64 yılında batı Dilirgada yaşanan olayların bizat içindeydim. Hepsinin acısını ve önemli dönemeçlerini kafama çivi gibi çakıldı. Yine, ilgili dönemle alakalı yaşananlarla yaşandıktan sonra kısa zaman sonra Yetmişler ortasında bir gurup gençle yaşananları ve öteki yakın tarihle alakalı epey geniş bir araştırma yapıp, olayları daha bir genişletik. Yetmedi; Gazi Mahalesi Halk Evlerinde Kıbrıs seminerini hazırlarken tekrardan bilmediğim bazı uluslararası durumlar bizim yaşadığımız çalkantıları birlikte yakaladım. Batı Dilirgada çatışmalar ve yığınaklar olurken Kıbrısla alakalı Açerson planı da gündemdeydi. Üstelik Türkiye dahi bunu kabul etiği imzasını atı. Bu bende önemli travma yaaratı. Dönemin Erenköydeki komutanlardan Ahme Savalaşa sordum: “Bir yandan bizde savaş olurken, Açerson planını imzalayan” Türkiye ikilemini sordum. Savalaş bana “biz sanki her şeyi biliyormuyduk” diye yanıt verdi.
Görüldüğü gibi bugün eski ama Dİlirga Köyü olan ve askeri üst işlevli Erenköy konusunda çoğunun umduğundan geniş birikimim var. Üstelik ta baştan şu soruları hep kendi kendime sordum. Genelikle savaşlar tarihi gün olarak ya başlanan veya sonlanan günle anılır. Erenköy olayında veya genelinde Batı Dİlirga savaşında nedense ne başlangıç nede sonuç günü simge olarak konuldu. Sekiz Ağustos olarak kabullendirildi.
Bunu tamamlayacak bilgi de Ağustos başındaki TMT kuruluş tarihinde aynen sorguladım. Başka bir noktayla da konuyu genişletecem: Çatışma döneminde şehit düşen kesimin ismi Erenköy tepelerine isim olarak verildi. Fakat hemen sonra bu da deyiştirilerek Türkiye şehirlerinin adı kondu. Örnek, ANemomilo adıyla olan tepe sonradan orada şehit düşen Fefayit adı verildi. Daha sonra ise Gazi Antep olarak deyiştirildi. Bu konuda da hiçbir tepki olmadı.
Konuyla ilgili bazı tarih öğretmenleriyle tartıştım. Konuya tarihseleşen olgularla birlikte sordum. Bana ilk başta genelde savaş durumalrında ya başlangıç veya sonu olan gün adı verilir yanıtı verildi. Konuyu Sekiz Ağustosa getirince de hemen kimisi ağzından gerçeği açıkladı: “Bizi yok sayarak ve Türkiyeleştirip her şeyi Türkiye yaptı düşüncesine sokmak için bu isimerler oynandı” dendi. Doğrusu da galiba bu. Sekiz Ağustosun özeliği Türkiye uçaklarının müdahil olup bölgeği bonbalama günü olması dışında başka bir özelliği de yok. Savaşlarda kritik anlar olur. Ama, bu kritik anlar veya savaşın yönünün deyiştirilmesi koşulları yine de savaşla ilgili resmi tarih ilkesi yapılmaz. Demek ki Sekiz Ağustos gerçekte tarihsel gün deyil sadece Türkiyenin müdahale yaptığı gün olarak savaşın arasında kritik bir müdahaledir.
Biliyorum: hamasiciler ve cahiler buna kızacak. Ama bilimsel gerçek de bu. Zaten son yapılan törende konuşan “Marsilyalı başkan” eminim bölgedeki yaşananlar konusunda bilgisi hyok. Size hamasi ve günü kurtarma lafları dışında diyecek sözü de yok.
Kısaca, Kıbrıs yakın tarihinde her konu deşildikçe, olayın kendisi deyil de istenilen simgelerle konuşma geneleğimiz yerleştirildi. Sekiz Ağustos da bunlardan biridir. Olayın kendisi deyil de Türkiyeleşme politik gerçeklikle olgu konuldu. Ne tesadüf ki hem Bir Ağustos hem de Sekiz Ağustosun simgesel ikilisi Vuruşkan ve Denktaştır. Buda başka bir gerçeklik.