yazılariktibasCorbyn ve unutulan seçim - Richard Sanders

Corbyn ve unutulan seçim – Richard Sanders

alıntı yapılan kaynakbirgun.net
Orjinal yazının kaynağımiddleeasteye.net
diğer yazılar:

İngiltere’de 8 Haziran 2017 Perşembe günü saat 22:00’de sandık sonuçları açıklandığında, hiç kimse İşçi Partisi Genel Merkezi’ndeki üst düzey yetkililer kadar şaşkınlık yaşamamıştı.

Bir WhatsApp grubuna gelen mesajların daha sonra medyaya yansıyan yorumlarında “Onlar seviniyor, biz ise sessiz ve mahzunuz” deniyordu. “Son birkaç yıldır uğruna çalıştığım şeyin tam tersi!”

İşçi Partisi’nin bürokrasisine partinin sağ kanadı hâkimdi. Jeremy Corbyn’in 2015’te lider olarak seçilmesinin seçim kıyametine yol açacağını varsaymışlardı. Bu yaygın kabul gören bir görüştü, hatta öyle ki muhafazakâr Başbakan Theresa May’in 7 hafta önce erken seçim çağrısı yapmasının nedeni de tam olarak buydu.

İşçi Partisi kampanyaya anketlerde sadece yüzde 25 ile başlamıştı. Ancak oy verme günü yüzde 40’a ulaşarak May’i salt çoğunluktan mahrum bıraktı. Corbyn, İngiliz medyasının neredeyse topyekûn düşmanlığıyla karşı karşıya kalmış ve parlamentodaki kendi partisi tarafından defalarca görevden alınma komplolarını savuşturmak zorunda kalmıştı.

Sky News’in siyaset muhabiri Lewis Goodall, “Tüm siyaset dünyası… alt üst oldu,” diye yazdı. “Ağzımız bir karış açık kaldı.”

2017’NİN HATIRASI GÖMÜLDÜ

Altı yıl sonra Corbyn artık İşçi Partisi lideri değil; parlamento, partisinden uzaklaştırılmakla kalmadı bunun yanı sıra 40 yıldır milletvekili olduğu Islington North’da İşçi Partisi adayı olması da yasaklandı.

Kendisinden rutin olarak İşçi Partisi tarihindeki en felaket liderlerden biri olarak bahsediliyor. Ve tüm İngiliz siyaset-medya kesimi, 2017’nin hatırasını, ondan çıkarılabilecek her türlü dersle birlikte gömmeye kararlı görünüyor.

Dünya’ya gelen bir Marslı, İşçi Partisi’nin 1997’den 2019’a kadarki seçim performansına ilişkin somut istatistiklere baksa şaşkınlık içinde kalırdı. İstatistikler ortada:

Merkezci Liberal Demokratlar ve Brexit yanlısı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’ne (UKİP) verilen destekteki iniş çıkışlar, 2010, 2015 ve 2017 seçimlerinin doğrudan karşılaştırılabilir olmadığı anlamına geliyor. Çokça kötülenen Theresa May de 2017’de partisinin oy oranında keskin bir artış gördü. Ancak Corbyn kadar değil. Ve 2015 ile arasındaki temel fark, Brexit’in gerçekleşmesiyle birlikte UKİP’e oy veren yüzde 12,6’lık kesimin muhafazakârlara geri dönmesinin beklenmesi oldu. İşçi Partisi’ne yönelik destek yüzde 10 puan arttı. Kullanılan oylar bakımından ise parti, seçmen sayısı bir miktar daha az olmasına rağmen katılımın daha yüksek olduğu 1997’de Tony Blair’in aldığı oyların sadece birkaç yüz bin gerisinde kaldı.

TOPLUMSAL ADALET VİZYONU

Corbyn, başta gençler olmak üzere pek çok kişinin açıkça ilham verici bulduğu bir toplumsal adalet ve reform vizyonu vaat etmişti. 18-24 yaş arası gençlerin yüzde altmış ikisi İşçi Partisi’ne oy verdi.

Tüm bunları iki yıl süren acımasız, amansız itibar suikastı, sözde tarafsız BBC’nin de utanç verici bir şekilde katıldığı bir propaganda süreci izledi. Bunun bedeli ağır oldu. 2019’daki seçimlere gelindiğinde, Corbyn’in pek çok seçmen tarafından sevilmediği ve artık partisinin geleceği için bir ayak bağı olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktu.

Hâlbuki aslında o zaman bile İşçi Partisi’nin oy oranı 2010 ve 2015’te olduğundan daha yüksekti ve emekliler hariç tutulduğunda parti aslında kazanmıştı. Corbyn ayrıca İngiltere’nin seçim sistemindeki -tek tercihli, en çok oyu alanın seçim kazanmasını öngören (first-past-the-post) – değişikliklerden de bilhassa kötü etkilendi. 2017’de Blair’in 2001’deki oy oranına sadece yüzde 0,7 puan kalacak şekilde yaklaştı. Ancak Blair’in 412 sandalye ve ezici bir zafer kazandığı yerde Corbyn sadece 262 sandalye kazanabilmişti. 2019’da Corbyn’in meclisteki koltuk oranı (yüzde 31,1) oy oranından (yüzde 32,1) daha düşüktü ki bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana İşçi Partisi’nin başına sadece bir kez geldi.

Yenilgisinde kilit faktörlerden biri, Brexit’i destekleyen pek çok İşçi Partisi seçmeninin partinin 2016 referandumunu bozacağına inanmasıydı. Corbyn’in umutsuzca bir uzlaşmaya varma çabalarının, kendi Gölge Brexit Bakanı Keir Starmer’ın – lider olarak yerine geçen ve şu anda Brexit konusunun yeniden açılmasına kesin bir şekilde karşı çıkan adam – ikinci bir referanduma verdiği destekle baltalanması Corbyn için çok hazin oldu.

KİRLİ TASFİYE

Corbyn yine de iki şeyi başarmıştı. Birincisi, 2008’deki mali çöküşten bu yana İngiliz siyasetine hâkim olan kemer sıkma konusundaki uzlaşıyı tersine çevirdi.

İkincisi, önceki 30 yıl boyunca hâkim olan, sol partilerin ancak merkeze mümkün olduğunca yakın durarak iktidara gelebileceği inancına, yani merkez siyaseti (Çn. triangulation – üçgenleme Bill Clinton ile anılan bir kavramdır, siyasi spektrumda sol ve sağın ortasında konum almayı ima eder) mitine ölümcül bir darbe indirdi.

Bernie Sanders’ın 2016’da ABD başkanlığına adaylığını koymasıyla birleşince, radikal siyasetin ana akıma girebileceği ihtimalinin önü açıldı. Ancak bugün sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi bir hava var. Hizipçiliği sona erdirme ve partiyi bir araya getirme vaadiyle kampanya yürüten Starmer, İşçi Partisi’nin tüm kötülüklerinden solu sorumlu tutarak sola karşı acımasız bir tasfiye başlattı. Aynı zamanda, kemer sıkma ve üçgenleme (merkez siyaseti) gibi gözden düşmüş dogmalara geri dönüşe öncülük etti.

İngiliz medyası sanki kas hafızasıyla hareket ediyormuş gibi itaatkâr bir şekilde hizaya girdi.

Sky News’in siyaset muhabiri Liz Bates, geçtiğimiz günlerde izleyicilerine “Keir Starmer çok çalışkan ve sistemli” diye belirtti.  “İşçi Partisi’nin nerede olduğunu ve nerede olması gerektiğini gördü… Partiyi merkeze taşıdı çünkü siyasi partilerin seçimleri bu şekilde kazandığını biliyor.” Belli ki, bu bir fikir değil gerçeklik(!)

BİLİNÇLİ BİR HAFIZA KAYBI

İşçi Partisi’nin Mayıs 2021 Hartlepool ara seçimlerinde aldığı feci yenilginin ardından gölge kabine üyesi Steve Reed, sorunun bir yıldan uzun bir süre önce görevi bırakan Corbyn’de olduğunu ve İşçi Partisi’nin seçmenlerin “2019’da kapsamlı bir şekilde reddettiği” partinin “yeterince değişmediğini” ilan etti. Ancak Corbyn yönetimindeki İşçi Partisi Hartlepool’u hem 2017’de hem de 2019’da kazanmıştı – hatta 2017’de partinin 2021’deki ara seçimde aldığı oy oranının neredeyse iki katını almıştı.

Söyledikleri anlamsızdı. Yine de siyaset muhabirleri ciddiyetle başlarını salladılar. Tüm İngiliz siyaset-medya kesimi bilinçli bir hafıza kaybına uğramış gibi görünüyordu.

Starmer taraftarları, İşçi Partisi’nin geçen yılın büyük bir bölümünde anketlerde 20 puan farkla önde olduğuna dikkat çekiyorlardı. Muhalifleri ise bunun İşçi Partisi’ne yönelik herhangi bir teveccühten ziyade Muhafazakârların popülaritesinin azalmasını yansıttığını söyleyecektir. Parti, seçmenlerle temasa geçtiğinde ise kesinlikle daha az etkileyici bir performans sergiliyor. Mayıs 2022 yerel seçim sonuçları, ulusal oy oranına uyarlandığında, İşçi Partisi için – Corbyn’in 2017’de elde ettiğinin çok altında – sadece yüzde 35 oy anlamına geliyordu hem de muhalefetin güçlü bir performans göstermesi beklenen bir dönemde.

Belediye meclisi ara seçimleri de (Çn. bir belediye meclis üyeliği yasada belirtilen herhangi bir sebeple düştüğünde gerçekleştirilir) büyüleyici bir değerlendirme imkânı sunuyor. Bu seçimlerde katılım çok düşük seyreder. Ancak 2019 seçimlerinden bu yana 500’den fazla yerel meclis ara seçimi yapıldı.

Dikkat çekici bir şekilde, İşçi Partisi’nin oy oranı ortalama olarak yüzde 2,2 puan düşmüştür – ki bu, muhafazakârlardan daha kötü bir netice. Kısa süre önce yapılan bir anket Corbyn’in Britanya’daki en popüler siyasetçi olduğunu gösterdi. Kuşkusuz çıta düşük. Sadece yüzde 30’luk bir onay oranıyla öndeydi. Ancak belki de daha şaşırtıcı olan, İşçi Partisi seçmenleri arasında yüzde 55’lik onay oranıydı. Bu oran Starmer için sadece yüzde 40’tı.

İngiliz medyasına göre neredeyse dört yıldır ölü ve gömülü olan bir politikacı için bu, şaşırtıcı bir durum. Görünen o ki seçmenlerin kendi akılları var. Ve dünyayı görme biçimleri ile politikacıların ve gazetecilerin onlara dünyayı gösterme biçimleri arasında derin ve sarsıcı bir uyumsuzluk var.

DERİN HOŞNUTSUZLUK

2017’yi ulusal halet-i ruhiyeden silme kararlılığının iki olumsuz etkisi var. Birincisi, Corbyn’in liderliğinin ilk yıllarına damgasını vuran coşku ve iyimserlikteki büyük yükselişin önü kesildi. Corbyn döneminde 564 bine yükselen İşçi Partisi üyeliği 400 binin altına düştü ki bu gelişme Gölge Başbakan Rachel Reeves tarafından “iyi bir şey” olarak karşılandı.

Reeves, ayrılanların “İşçi Partisi’ne asla katılmamaları gerektiğini” söyledi. Kendi partinizin üyeliğindeki keskin bir artışa, mümkün olduğunca çok kişiyi ihraç etmeye ya da geri püskürtmeye çalışarak yanıt vermek sapıkçadır ve modern siyaset tarihinde kesinlikle benzersizdir. Aslında bütün bir nesle, İşçi Partisi’nin belirlediği şartlar dışında siyasi sürece katılmalarının hoş karşılanmayacağı söylenmiştir.

İkinci olarak, ülkenin karşı karşıya olduğu çok sayıda derin ve yapısal sorun hakkında akıllıca bir konuşma yapma kabiliyetini sınırlamaktadır.

İnsanların 2017’de Corbyn’e kitleler halinde oy vermesinin nedenleri çok sayıda ve karmaşıktır. Ancak net olan bir şey var: 2016’daki Brexit referandumu ile birlikte, statükoya karşı derin bir hoşnutsuzluk ve siyaset kurumuna karşı düşmanlık ortaya çıktı. Şimdi İngiltere halkı, tamamen gözden düşmüş bir hükümet ile temel kaygısı vitrine yönelik “olgunluk” pozları sergilemek ve en başta bu karmaşayı yaratan geleneklere ve ortodoksilere kölece bağlılık göstermek gibi gözüken muhalefet arasında seçim yapmak zorunda. İngiltere’de siyaset işe yaramıyor.

BirGün Çeviri Kolektifi tarafından Middle East Eye’dan çevrilmiştir.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin