Yoksulluğun azaltılması ve eşitsizlikleri azaltırken iklim adaletini ele almak çok yönlü bir yaklaşım gerektirir.
Fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak ve enerji maliyetlerini düşürmek için özellikle yoksul bölgelerde uygun fiyatlı ve temiz enerjiye erişimi sağlanmalıdır.
Dışlanmış toplulukları sürdürülebilir bir gelecek için gerekli becerilerle güçlendirmek amacıyla özellikle yeşil endüstrilerde eğitim ve mesleki eğitim programlarına yatırım yapılmalıdır.
Savunmasız nüfusları iklim değişikliğinin ve ekonomik eşitsizliklerin etkilerinden korumak için güçlü sosyal güvenlik ağları oluşturulmalıdır.
Yalnızca çevreye fayda sağlamakla kalmayıp aynı zamanda dezavantajlı bölgelerde ekonomik büyüme fırsatları da sağlayan yeşil endüstrilerin yaratılması teşvik edilmelidir.
Sürdürülebilir tarıma, yeniden ağaçlandırmaya ve yerel kaynak yönetimine odaklanan topluluk odaklı girişimleri destekleyerek toplulukların geleceklerini şekillendirmede söz sahibi olmaları sağlanmalıdır.
Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamalarına ve etkilerini hafifletmelerine yardımcı olmak için iklim finansmanının adil dağıtımı savunulmalıdır.
Kadınların çoğunlukla orantısız bir yük taşıdığını ve sürdürülebilir kalkınmada önemli bir rol oynadığını kabul ederek, iklim ve yoksulluğu azaltma çabalarında cinsiyet eşitliği teşvik edilmelidir.
Ekolojik ayak izini ve kaynak eşitsizliklerini azaltmak için sorumlu tüketimi ve üretim modelleri teşvik edilmelidir.
İklim adaleti ve yoksulluğun azaltılmasına öncelik veren politikalar savunulmalı ve hükümetleri ve şirketleri eylemlerinden sorumlu tutulmalıdır.
İklim değişikliği ve eşitsizlikle mücadele için küresel iş birliği teşvik edilmeli; bu sorunların sınırları aştığını ve işbirlikçi çözümler gerektirdiği kabul edilmelidir.
Bu hedeflere ulaşmanın sürekli çabayı ve yerel, ulusal ve küresel ölçekte sosyal ve çevresel adalete bağlılığı gerektirdiğini unutmayın.
İklim adaleti çeşitli nedenlerden dolayı hayati öneme sahiptir.
İklim değişikliği, soruna en az katkıda bulunan savunmasız toplulukları ve ülkeleri orantısız bir şekilde etkiliyor. İklim adaleti, iklim değişikliğinin yükünün adaletsiz bir şekilde dışlanmış grupların sırtına binmemesini sağlayarak bu dengesizliği düzeltmeyi amaçlıyor.
İklim adaleti doğası gereği insan haklarıyla bağlantılıdır. Temiz havaya, suya ve istikrarlı bir iklime erişim temel insan haklarıdır. İklim değişikliği bu hakları tehdit etmekte ve bunun çözümü bir adalet meselesidir.
Bugünkü iklim eylemlerinin veya eylemsizliklerinin yükünü gelecek nesiller çekecektir ve iklim adaleti, emisyonlar ve iklim politikaları hakkında kararlar alırken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve haklarını dikkate almamızı gerektirir.
İklim değişikliği küresel bir sorundur ve ülkeler arasında işbirliği gerektirir. İklim adaleti, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğine uyum sağlama ve sürdürülebilir uygulamalara geçiş konusunda yardımcı olma sorumluluğu büyük bir önem taşımaktadır.
İklim değişikliğiyle ilgili olanlar da dahil olmak üzere birçok çevresel sorun, azınlık topluluklarını orantısız bir şekilde etkilemektedir. İklim adaleti, bu eşitsizlikleri gidermeyi ve çevre politikalarına gömülü sistemik ırkçılığı düzeltmeyi amaçlıyor.
İklim adaleti, iklim değişikliğiyle mücadelenin ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmenin el ele yürüdüğünü kabul eder. Yalnızca emisyonları azaltmakla kalmayıp aynı zamanda daha adil ve sürdürülebilir bir dünya yaratan politika ve uygulamaları teşvik eder.
İklim adaleti, özünde, iklim değişikliğini adil, hakkaniyetli ve hem şimdi hem de gelecekte tüm insanların haklarına ve ihtiyaçlarına saygılı bir şekilde ele almanın ahlaki ve etik zorunluluğunun altını çizmektedir.