Bankaların net kârları 2022’de %366’lık rekor bir artışla 433.5 milyar TL olmuştu. TUİK ve Merkez Bankası’nın ortak çalışmasıyla hazırlanan sektör bilançoları raporuna göre, reel sektör firmalarının 2022 kârları da %423 artışla 1 trilyon 511 milyar TL’ye ulaştı. Böylelikle %8.5’e kadar inen düşük faizlerle piyasayı likiditeye boğmanın sermaye kesimlerine yaradığı bir kez daha görüldü.
En fazla kârı elde eden sektör 776 milyar TL ile imalat sanayi olurken, onu 350 milyar TL ile toptan-perakende ticaret, 121 milyar TL ile madencilik ve taş ocakçılığı izledi. Kilit sektörlerden inşaatta ise karlar 55.9 milyar TL ile göreceli düşük kaldı. Bu dönemde net satışlar da %113 artışla 31.5 trilyon TL’ye yükseldi.
Rapor firmaları 17 sektör başlığı altında inceliyor. Bu 17 sektörden 15’i 2022’yi net kar ile kapatırken, 2 sektörün ise aynı yılda zarar ettiği görülüyor. Zarar eden sektörler gayrimenkul faaliyetleri ve eğitim hizmetleri.
Mali tablolardan türetilen karlılık oranlarına baktığınızda da aynı yükseliş trendini izliyoruz. Toplulaştırılmış bilançoların aktif karlılığı, yani bilançodaki her 100 TL’ye karşılık elde ilen kâr 5.74 TL. Net satış karlılığı, her 100 TL’lik satış başına düşen kâr 4.80 TL. Öz kaynak karlılığı, yani her 100 TL’lik sermayeye dönen kâr ise 20.02 TL.
Kilit sektörlerden imalatta bu oranlar daha yüksek sırasıyla 9.57, 26.36 ve 7.92. Madencilikte aşırı oranlarda 24.2, 47.91 ve 42.59. Madencilikte bu normal dışı kârların altın işlemeciliğindeki yüksek katma değerden kaynaklandığı söylenebilir. 2022’yi durgun geçiren inşaat sektöründe ise, 1.77, 9.82 ve 4.93 ile diğer sektörlerin gerisinde karlılık rakamlarına rastlıyoruz.
KAMBİYO KÂRLARI BELİRLEYİCİ OLDU
Ekonomi Gazetesinden Emircan Yaman’ın haberine göre, döviz kurunun hızlı yükselişi sonucu 2022 yılında firmaların kambiyo kârları 2 trilyon 222 milyar TL’ye ulaştı (Ekonomi Gazetesi, 14 Eylül 2023). Bu rakamın net dönem kârından oldukça yüksek olmasının nedeni açık pozisyonu olan bazı firmaların kambiyo zararlarına uğraması, bazılarının ise fahiş kârlar elde etmesi olmalı. Ayrıca dövizden dönüşümlü vergi muafiyetli KKM gelirleri de karları yukarı çekti.
Stokların ve alacakların dönme çabukluğu verileri de, yine düşük faiz ve bol likidite ve yüksek talep sonucu firmaların stoklarındaki malları satmakta güçlük çekmediğini, alacaklarını da zahmetsiz tahsil edebildiğini gösteriyor. Büyük olasılıkla parasal sıkılaştırma adımlarıyla önümüzdeki aylarda bu oranlar düşecek, stoklar kolay eritilemeyecek, alacaklar çabuk tahsil edilemeyecek.
Ne var ki 2022’de şirketlerin yüzünü güldüren bu performans Merkez Bankası’nın rezervlerini tüketme pahasına, enflasyonu patlatarak sağlandı. 2022’de GSYH %5.5 büyürken, toplam tüketim %16.3 sıçradı. Toplam nihai yurtiçi talep %12.5 artarken, net ihracatın büyümeye %0.7’lik sınırlı bir etkisi oldu. Bu talep artışı sonucu 48.4 milyar dolarlık da bir cari açık verildi.
EMEĞİN YÜZÜ GÜLMEDİ
Gelgelelim, sermaye kesiminin yüzünü güldüren bu tablo geniş halk kesimlerine aynı ölçüde olumlu yansımadı. 2022 yılında işgücü ödemelerinin katma değer içerisindeki payı 2021’deki %30’un da altına %26.3’e geriledi. O zaman ekonomideki bu canlı talebi nasıl açıklayabiliriz?
Birincisi, 2022 yılı içeresinde bireysel kredi kartı harcamalarının 201 milyar TL’den %112.7 artışla 446 milyar TL’ye yükselmesinin getirdiği borçlanarak harcama eğilimi yaygınlaştı. Aynı dönemde konut ve ihtiyaç kredileri enflasyonun altında artarken, taşıt kredileri %278’lik sert bir yükseliş göstererek 49.6 milyar TL’ye ulaştı.
İkincisi, 2022’de konut fiyatlarının %153.1, borsa endeksinin ise 196.6 artışı rantiye kesimlerin reel getiriler kazanmasını getirdi. Bu da, “refah etkisi” denilen, yani zenginleşiyorum duygusuyla mal ve hizmetlere olan talebi kamçıladı, ekonomiyi canlandırdı. Buna karşın evi ve borsada yatırımı bulunmayanlar bu süreçten nasibini alamadı.
Üçüncüsü, Türkiye’de fazla konuşulmayan bir olgu, pandemi döneminde evden çalışan, gelirleri azalmayan ancak harcamaları kısıtlanan kesimlerin yaşamın normale dönmesiyle bu tasarruflarını talebe dönüştürmeleridir. Bu olanaktan da daha çok beyaz yakalı orta sınıf çalışanlar yararlanırken, işsiz kalanlar, kısa çalışma ödeneğiyle kıt kanaat geçinenler haliyle pay alamadı.
Özetle, 2022 yılı da AKP’nin sermayeden yana tercihlerinin öne çıktığı, firmaların finansal oynaklıklardan kar etme fırsatlarının belirginleştiği bir yıldı. Milli gelir istatistiklerinden aşina olduğumuz bu gerçeği, şimdi de geçen hafta yayımlanan sektörel bilançolardan rahatlıkla okuyabiliyoruz.