Konunun sanki ayak sesleri isviçreden geldiydi. Tatar ve ekibi Nivyorkta hesapta tanıtma ve ilişki gezisinde olurken, oradan yemek yenilen restoran sahibiyle ki konuşmalalrını diplomatik görüşme diye yutururken, Erdoğanın biraz da kükreyerek “KKTC ği” tanıyınla gaz bulurken, esas işaret isviçreden geldi. Tutuklanan ve deyişik mafya tip konularda suçlanan kişi ile Tatarın beraber resmi medyalarda yayıldı. K. Kıbrısta bundan rahatsız olan yoktu. Çünkü, Tatar Nivyorkta geze geze tanıtım yapıyordu. Üstelik Erdoğan da gazı veriyordu. Ama, Avrupada bunlar deyil de Tatarın birlikte olduğu ve isviçrede başta bahis işleriyle alakalı tutuklanan, Tatarın da sarayında kabul gören resim dolaşıp haber oluyordu..
Bu tür haberler ne ilk nede sondu. Kimse de istifa etmiyordu. İstifa etsin dahi diyen olmuyordu. Çünkü herkes kabulendi ki ancak Türkiyeden gelecek talimatla ancak Tatar koltuktan uzaklaşır. Hatırlayın İnterpol aranması da nasıl kaldırıldığı bilgisi dahi verilmediydi….
Daha bu gelişme beynimden silinmedi. Üstelik fırsat bulsan İsviçre başlığı ile de tanıtım ve tanıtma adıyla da makale yazmak aklımdan hala geçiyordu. Fakat son yayınlanan Küresel Organize suç endeksi adeta K. Kıbrısın resmini resmi yumuşak diplomatik bilimselikle çekti. Üstelik Kıbrıs geneli ile K. Kıbrıs ekleri sonucu Kıbrıs cumhurieytinin de olumsuz etkilendiği kesin. Anlatılanlar eğer başka ülke için olsa, çok yankı bulurdu. Fakat, burada yapılanış öyle olduğu ve tüm kurumsal gerçekler buna bağımlı olduğu için, ne sürpriz karşılandı nede hayret eden dahi olmadı. Sadece belirli kesim susarak bunu da atlatıyor modunda duruyordu.
Sıralasam hepsi size normal gelcek. İnsan kaçakçılığından tutun, sahte ürünler, kadın lla alakalı bilinen hikayeler, ünüversiteye gelen öğrencilerin nasıl kulanıldığı hepsi sıralandı. Bir konu sadece pek konuşulmuyordu: “silah kaçakçılığın da yaygın olması”. Bu konu herhalde biraz tehlikeli görülecek ki fazla gündemleştirilmiyor. Güncel sohbetlerde fazla yer verilmez. Bazı tabulardan korkuluyor. Yok “kara para, kadın fuhuş sektörleri, insan kaçakçılığı, öğrencilerin kulanım kirli alanları” zaten bilinmenin de ötesinde, belirli kesim bu uygulamalardan sektörleşip servetine servet katıyor..
Bu raporu okuyan bazıları şu görüşü ileri sürdü: “Türkiyeden destek isteğip, temiz eller operasyonu yapsın” diyorlardı. Oysa yayınlanan raporda Avrupada Türkiye birinci Kıbrıs 29 sırada bulunuyor. Kısaca, Türkiye buradaki çürümüş çöküşten çok daha ielrde liderliği aldı. Oysa sanki bunlar yokmuş gibi de hala belirli kesim sırf Türkiyeleşmeği daha da artırma adına “bu konuda Türkiyeğe söyleyelim de bize yardım etsin” düşüncesine zemin hazırlamaktadır.
****
Aslında girşşte de belirtiğim gibi, bunlar hiç yabancı olduğumuz konular deyil. Genel kurumlarımızda kirli işlerin ayuka çıkıp normalleştiği de yaşamın kendisidir. Bu arada, K. Kıbrısta interpolun aradığı örgüt mafyacılarının K. Kıbrısta olduğu bilgisi de hiç yabancı gelmiyor. Zaten doksanlarda dahi indipendıt başta olmak üzere İngiltere gazeteleri birçok kaçağın K. Kıbrısta olup lüks içinde yaşadığını arada bir yazıyordu. İnterpol arıyormuş durumu zaten buradaki bazı kişiler için de geçerli olması da normaldı. Üstelik bunları makamlara da direk Türkiye talebiyle de getirildikelri de biliniyor..
Kısaca, doksanlarda yazmaya başladığım ilk dönemlerde, yayınlanan uluslararası raporlarla Kıbrıs alakalı bölümlerini makalelerimde yer veriyordum. Baktım ki ilgi sıfır. Giderek zaman içinde ben de soğudum. Son Küresel Organize suç endeksli raporu ise burada bazı duyarlı kesimlerin konuşmaya çalışmaları nedeniyle bu köşeğe sıkıştırdım. Bildik ve yabancı olmadığımız konular. Bunları ilk yazdığımda ise bana şu eleştiri geliyordu: “bey efendi, biliyormusunuz ki bu durumlardan para kazanan, ekmek yiyen insanlar var” denilip yazmamamı öneriyorlalrdı. Sözün özü: zaten K. Kıbrısın dünya görünümü yasa dışı toprak alanıdır. Yasaların geçmediği ve suçluların sığındığı, gayri nizami sermayenin kol gezdiği yer demektir. Böylesi yerde normal durum gözüyle kıyas yapma şansımız da yok. Nitekim, ikibinlerde K. Kıbrıs ve genel sorunla alakalı inceleme yapan bazı bilim kesimi, burada çözüm ve barış olmamanın nedenlerini kirli işler ve mafya tipi oluşumların güçlülüğünü de ekliyorlardı. Bukadar sözden sonra, merak ediyorsanız siz de raporu okuyup bir an hangi eksik brakıldıyla sorgunuzu yapın.