Bugün K. Kıbrısta resmi tatil olarak yaşanıyor. Fakat, hemen ironik paradoksuyla. Resmi dayreler tatilken, özel sektörlü kesim de çalışmaya genelde devam ediliyor. Hat da dini gün olmasına rağmen, bu alandaki özel alanlar da tatilden nasibini almıyor. Konuyu genişletelim: Tatilin adı Mevlüt kandili… ancak, sadece K. Kıbrısta bu gün tatil verildi. En şeryatçı ülkelerde dahi tatil yok. Buda paradoks deyilmi?
Seksenlerde dayrede çalışırken Mevlüt tatili günü gelince, arkadaşıma biraz da gülerek şunu söylediğimi hatırlıyorum: “ gün ola sırf İslamcılık kimliğine ihtiyaç duyarsak, biz zaten Müslümanlığı seviyor ve inanıorduk diyeceğiz” dedim. Arkadaşım “hadebe” deyip böyle bir günün gelmeğeceğini belirti. Olay ironik hatıra gibi epey zaman kaldı. Ben bu sözleri, şunun için söyledim: konuşmalar hep şu noktada kendimizi övmekle kulanılıyordu: “biz, daha Türkiye laikliği kabul etmeden kabul etik,n Atatürkün devrimleri daha uygulanmadan biz burada uygulamaya soktuk” deyip kendimizi hemen Kemalist ilan yapmayı kısa zaman öncesine dek kulanıyorduk. Aynen bulunduğumuz koşulları ret ederek hep ayni yöntemleri vurgulamayın çok seviyoruz. Bunları brakın inanmayı, keskin şekilde de savunma refleksleri gösterdik. İngiltere sömürgeciliği altında izinsiz nasıl uyguladığımızı ise hiç genişletmek istenmedi.
Neden bu hatırlatmayı yapıyorum: tekrar edeyim, Mevlüt kandili K. Kıbrıs dışında islam dünyasında tatil deyildir. Öte yandan, düne dek de hep Laiklik övünmesini de brakmıyoruz. Demek ki burada büyüleme veya tılsım var. Unuturuz ve yine unutturulmaktan geri durulmuyor: Kıbrısın sömürgesel gerçeği ile sömürgecilik müsadelelerinin gerçeği ile değerlendirmelerimize hiç konulmak istenmez. Kıbrıs cumhuriyetine geçiş döneminde tatiler sıralanırken, Rumların bir gün fazlası oluyordu. Bunun üzerine de planı uygulayan İngiltere bize Mevlüt kandilini de tatile ekleyerek eşitledi. Bunu kimse söylemek istemiyor. Hele de işin içine tatil girince, işler bir başka tat içine sokuluyor.
Bir dönem bazıları artık Mevlüt tatilinin kaldırılmasını söyler gibi oldu: en başta UBP vekileri ve şimdiki “meclis başkanı” dini ifadelerle de buna sert şekilde tatil çıktı. Bir yanda laiklikle övülen öte yanda hiçbir islam ülkesinde tatili dahi verilmeyen Mevlüt kandili tatilli. K. Kıbrısın sömürgesel gerçeğinin yeni ufak ama anlamlı uygulamasıdır.
Yarın, gericilik bu hızla gelişirse, şimdiden bazı mesajlar da alınmaya başlandı. Birileri çıkacak ve “Kıbrıslı Türkler öylesine dinine bağlıydı ki Mevlüt tatili dahi yapıyorlar” diyecek. Tartışmalar bazı eksenlere kayınca da “biz zaten Müslümanız. Siz ise daha mevlüt kandilini dahi tatil vermeyecek durumdasınız. Onun için, Kıbrıslı Türkler daha İslamcıdır” duyarsam hiç şaşırmam. Şimdilik birçok konuda nasıl sıraya girildiğine bakarsak, tıpkı zamanında Atatürkçülüğü Türkiyeden de önce uygulamaya başladık tatlı yalanına bu defa İslamcılıkta söylemememize gerekçe yok. Uygulanmayan, yazıya geçilmeyen koşulda Kıbrıs hem de İngiltere sömürgesiyken nasıl geçebildi sorusunu dahi kendi kendimize sormadığımız gibi, yarınlar şimdiden gişat böyle olursa, ayni abartı övünme Mevlüt gibi konularda da yapılmaması için bir gerekçe yok. Dün gericilik ve bizde tutmaz denilen nice konuda başta yöneticilerimiz koltuk alma adına hemen hızla yaşamlarına koyarken, yarın sırf koltuk için neden ayni yola devam etmesinler?
k. Kıbrısta tatil var. Kendi paradoksuyla. Resmi dayreler kapalı. Ama özel sektör çalışıyor. Hep çelişkilerle dolu günler yaşıyoruz. Şu tarihi açığa çıkaran sözle hızla nasıl gericiliğe yöneldiğimizi de aklımızın bir yerine koyalım. Seksenlerin Rabıtasına “para gelecek” deyip alkışlarken, ikibinlerde genişleyen Kuran kurslarını savunma adına “ha Kuran kursu ha pinpon maçı” deyişi çok mükemmel oluyordu! Hele çıkar adına alma duygusu çok yaygın. “çocuk kursa gidip de bisiklet aldıysa, kötümü” lafları çok tatlı geliyor. Bahane ve kendini övmelere çıkar da damıtılınca herşey burada olur. Zaten bu yıl daha da açıktan Mevlüt kandilinde mesajlar veriliyor. Hem de daha başlarken merkez olacağını açıkça söylediğimiz ilahiyat koleji yerinde…
kısaca, dünyada Müslüman ülkelerinde dahi olmayan tatilin kamuda çalışanlar tatil olarak çıkarıyor. Kıbrıs şekillenmesindeki veya sömürgecilik sıçrama döneminde sırf tatil günleri dengeleme adına konulurken, sonradan normale doğru akıp giti. Şimdi bu günün ihdiyacı oldukça fazla duyuluyor. Hani biri çıkıp da “sizin Müslümanlığınız azdır” derse, hemen onlara da dini günün nasıl tatil verilerek İslamcılığımızı kanıtlama örneği olarak dimdik ayakta kalışını göstereceğiz. Yeri geldiğinde laik yeri geldiğinde Müslüman hep böylesi kısır ama ayrıcılıklı kültürleşmede savrulup gideceğiz. Unutup da yeniden unutarak gerçekleri gizlerken de sömürgecilikte nasıl kolayca uyum sağladığımızı da yok sayacağız. Burayı idare etme veya uyumla kontrol edip kültürü yayma politikası da sürüp gidecektir. Direnç gösterilmeden de kolayca teslimiyeti kendini övgü hikayesine çevirip tatmin olacağız.