Son saatlerde giderek Filistin konusunu yeniden gündemde görmeğe başladık. Bunun da nedeni, Hamasın düzenlediği Aksa Tufanı operasyonu oluyor. Halbuki, Filistinde kriz ve saldırılar hiç bitmedi. İsrail füzeler atıyor. Gazleği abluka altında açık apisaneye çevrdi. Her tarafını kuşatıp, dilendiği anda sivil falan ayırmadan da bonbalıyordu. Dünya bunları görmezden gelmeği de alıştı. Ayrıca Batı Şeryada hem saldırılar hem de yerleşimler peşpeşe uygulanmaya devam ediyordu. Doğu Kudüste ise dini yerlerde dahi polis baskınları artık normalden de öteğe geçti. Ama dünya kamuoyu bunları artık önemsemiyordu. Daha da acısı, Ortadoğu konuşulurken dahi temel sorunlardan biri olan Filistin olayını konuşan da kalmadı. Beraberindeki tamamlayıcı durum da kendine Filistin yönetimi diyen Mahmut Elabasın da resmen silik ve teslimiyetle koltuğu koruma refleksine girmesidir. Tüm bunlar bir anda Hamasın Gazleden çıkıp da İsrail topraklarına karşı saldırıya geçince, israilin de kahıpları olunca, esirler alınınca, konunun olduğu akla geldi. Yine de sanki asrın da ötesine geçen Filistin sorunu yokmuşçasına, senelerdir bu baskıları İsrail yapmıyormuş gibi de Hamas algısıyla güncel algı poperasyonları yapıldı. Kısaca, unutturulan Filistin sorunu bu defa israilin de bedel ödemesiyle birden yeniden hatırlatıldı.****
Kısa zaman önce, yaptığım Ortadoğu deyerlendirmelerinde, önemli temel sorunun Filistinin unuturlduğu, olmamış gibi olduğu davranışı üzerinden uyarılar yazdım. Var olan ve konuşturulmayan konu halindeydi. İsrailin yaptığı baskınlarda, katlediği çocuklar dahi haber niteliği yoktu. Ama, Filistin sorunu vardı. İkinci paylaşım savaşıyla bizat emperyalist çevrelerce oluşturulan sorun, giderek girdepta cendere içine konuldu. Sonradan da unuturuldu. Aynen aşlangıç gibi.
Ne acıdır ki Filistin sorununu bize oluşan bazı sert eylemler sonrası akla getiriliyor. Tabi ki israilin yaptıkları deyil elbet. İsrail kurulurken vatansız brakılan Filistinli konusunu kimse hatırlamaz. Batı Şerya ve Gazlenin Atmışyedideki işkali de unuturuldu. Normalmış davranışı oluşturuldu. Birçok B.M. kararı var. Filistin toprakları üzerinde iki devletin kurulması vurgulandı. Ama, brakın uygulanmasını, İsrail yeni ilhaklarla yerleşimler kurup nifus yerleştirdi. Batı Şerya adeta yerleşimlerle kuşatılıp duvarlarla örülen feodal derebeylik Filistin bölgelerine hapsedildiler. Gazle ise resmen kuşatılmış açık hapisanesi olup, dilenen zamanda da darmadağın edilerek yerlebir ediliyordu. Daha birkaç yıl önce Gazle haftalarca bonbalandı. DOğrudürüs dünya politik çevreler çıkıp da “sivil veya haklar” demediler.
Yeni bir gerçek daha ne yazık tarihsel kanıtlanma tekrarına tanık olduk. Filistinliler vatansız brakılıp işkaler olurken, pek de karşılık bulmuyordu. Sol çevreler konuyu gündeme getiriyordu. Yine Filistin konusu pek konuşulmaz ve siyasal landa kararlara rağmen güncelleştirilmezken, Filistin rgütleri konuyu gündeme getirme yolunda öjnemli bir tırmanış yaptılar. Uçaklar kaçırıp dünya kamuoyuna bu durumu gündemleştirdiler. Dünya, kaçırılan uçaklarla Yetmiş başında Filistin sorunu ve onların sorunlarını duydu. Doğrusu destekler ve verildi…
Şimdi de ne yazık ayni durum yaşanıyor. İsrail resmen kıyımlar yaparkeni önüne geleni tutuklarken, sadece bu yıl yüzlerce Filistinliği vururken, haber deyeri dahi olmamadı. Çocukların vurulması kimseğe insan hakı dendirtmeğe yetmiyordu. Yapılan Ortadoğu ilişki olaylarında Filistinin adı bulunmuyordu. Bir anlamda Filisin sorunu unuturuldu. Varlığına rağmen unuturuldu. İşte Hamasın son eylemleri hem etkili olma hem de konuyu hatırlatma bakımından bir dürtü halinde gündeme düştü. Sistemin iki yüzlülüğü de hemen yansıdı. Başta ABD ve AB onca katliyamlara ses çıkarmazken, birden israilin yanında oldukklarını belirtiler. Buda sistemin bir çifte yüzü halindeydi. İsrailin yaptığı katliyamları ise bazen kaçınılmaz olarak ortaya çıkıp gündem olunca da ayni çevreler “israilin savunma hakı” diyerek de savundular.
Şimdi bu paradoks da yaşanıyor. Filistin konusunu Hamas Aksa Tufanıyla hatırlatı. Üstelik pek alışılmayan şekliyle İsrail topraklarına da girdi. Ama, bu eylemlerle salt konuşma yerine konunun özünü mutlaka bilerek konuşalım. Filistin işkal altındadır. İsrail devleti inanılmaz terör dalgası estiriyor. Filistin devleti kurulması m için birçok kararlar alındı. Hiçbiri uygulanmadı. En son, Oslo anlaşması yapıldı. Yine İsrail uymadı. Tam aksi, yerleşimler kurdu, Doğu Kudüsü ilhak etti. Gazle resmen açık hapisane halinde dilendiği anda füzelerle dövüldü. Filistin konusu Ortadoğu denkleminden çıkartıldı. İnsanlara böyle bir sorun olduğu dahi unuturuldu. Hep kar ve sermaye eksenli emperyalist sömürge siyaseti dansı yapıldı. Öyle bir noktaya geldik ki Filistinin sorunalrını dahi konuşmaktan kaçan devletlerle etraf örüldü. Filistinsiz barış havariciliği yapıldı. Bunlar istemesek de bir gün patlama gerçeğini bize tıpkı eli yıl önceki gibi uçak kaçırma eylemlerine, bugün de İsrail elindeki yerlere dahi girilerek ilk defa böylesi saldırı gerçekleştirildi.
Kısaca, şimdi, İsrail ile alakalı birçok görüş duyuyoruz. Belli ki Hamas ve çevresi bu konuya kafa yordu. İsrail umadığı yerden vuruldu. Kocaman dokunulmaz denilen Mosatıyla, güvenlik şemsiyeleriyle adeta psikolojik yıkım yaşadı. İsraillilere onların da herkese güçle saldırırken, bir gün kendilerine dönüleceği mesajı verildi. Ama, en önemlisi yok saydırtıp israile alan açılan Filistin oyunu, bozuldu. Fakat dez avantaj, kimsem net olarak Filistinin yanında olmaktan kaçma tutumları da var. Filistin için savaşacak veya benzer tutumları gösterecek devlet pek yok. Ama, net olan acı olsa da böylesi eylemle dünya Filistin sorununun olduğunu hatırlatan uykudan uyandıran hareket oldu. İsrail artık eski konumunda olamayacağı kesin. Filistinde ise hala birlikte davranmanın da epey uzakmış gibi duruyor. Batı Şeryanın hergün bedel öderken, yerleşimler yapılırken, oluşan çatışma zeminindeki tutumu da mreak konusu. Bunlar unutturulan Filistin sorununun var olduğunu yine zamanla yaşananların israile yaşatılarak ortaya çıkma gibi önemli bir gerçeklikle karşımıza geldi. Buda daha bir düşündürücüdür.