Kafamda bölgedeki gelişmelerle alakalı bilgi vermek amaçlı yazı düşüncesi vardı. Katarın rolü veya Filistin içi durumları kısaça yazmayı düşüncesindeydim. Doğrusu bu kafama yatıyordu. Klavye başında da seçkiği yapma şansını kulanmayı da düşündüm. Yine de son bir gelişme varmı diye de yazıdan önce televizyon başına geçtim. Biraz da hararetin etkisiyle de dalıp dalıp gidiyordum. Duyduğum haber, beni adeta ayaklandırdı. İsrail Gazlede bir hastahaneyi vurdu. Hastahaneden gelen ilk haberler en az beşyüz kişinin de yıkılan hastahane altında can verdiği bilgisi aktarılıyordu. Bir anda ekranlarda dahi çaresizliğin öfkesinin acısı yansıdı. Sunucu ve yorumcular bir şey yapamamanın sıkıntı yaşanırlığına girdiler. Böyle olayın nasıl göstere göstere yapıldığı çaresizliğini yorumlamaya çalışıyorlardı. Halbuki haber gelmeden önce, medyanın da operasyyon algısıyla “kara harekatı ne zaman başlayacak” sorularına yanıt aranıyordu. Bölgede dolaşan ve Baydının da geleceği söylenen diplomasi oynunun da üzerinden tahminer yapılıyordu. Tüm bu takıntılar adata israilin vahşi saldırılarının da sonuçlarının değerlendirilmesinin de gözden kaçırılmasına yardımcı olur gibiydi.
Tüm bu gelgit gündemi birden gerçeğin nedenli vahşi ve barbarlık olduğunu kanıtlarcasına resmen Gazledeki hastahane bonbardımanı bilgisi, adeta acı uyarıcı şok halinde yayıldı. İsraili unutanlara yeniden kendini kanıtlıyordu. En saçma olan, hala israilin yaptıkları ile Haması eşit düzeyde koyan algı tartışmalarıdır. Hele abartılı ttehtitlerle adeta gerçek kaçırılıyordu. İsrail yeniden kendisini kendi kuralıyla tekrardan hatırlatıyordu. Daha ilk adımdan, savaş kurallarına uymahyacağını makamlar net şekilde açıkladılar. Taş üstüne taş brakmayacaklarını belirtiler. Nedense bunu hala anlamayanlara son hastahane yıkımıyla adeta “biz buyuz” dedirtiler. Faşizmin yeniden tanımlanmasından tutun, başta Batı empryalistlerin tutumuyla da sistemin anlayışını tekrardan anlayana anlatıyordu. Hastahane vuruluyor. Kadın çocuk, yaralı ve tedavi görenlerin adeta mezarı olan sonuç Savaş hukuku diyenlerin kurulduğu günden beri hiçbirine uymayan İsrail gerçeği dururken, tekrardan anlamama veya ılımlı tahminlerle konuyu algı tututsaklığına getirmeleri oluyordu.
Hastahane vuruldu. Beşyüz kişi ve giderek artan ölümler oldu. Bu ibret duruşudur. Fakat, sanmayın İsrail duracak. ABD desteğini çekecek. Bazı ülkeler Hamasın da yardımına gidecekleri ise tahminin de ötesinde hayaldır. Zaten kısa zaman önce Rusya ateşkes ve insan koridoru önerisini batılı metropol devletler ret ediyordu. Yani, savaşa devam. İsrailin katliyam yapmasına hız vermesine destek olundu. Yıkılan binanın altındaki çocuk çığlıklarını veya çaresiz insanların feryatlarının emperyalist faşist anlayışta deyeri sıfırdır.
Tekrar edelim: İsrail gerçeklerini direk kendi açıklıyordu. Kural dahi tanımayacaktı. Önüne geleni sivil falan anlamadan yok edecekti. Açık ilanla Gazlelileri göç etmeğe çağırıyordu. Sonra, kendinin de onay verdiği koridordan kaçmak isteyen Filistinlileri de vurup öldürüyordu. Hedef net: Gazlede etnik temizlik yapmak. Filistinlileri de mümkün olduğu kadar Gazleden Mısıra sürmektir. Hamasın liderlerini de en az şeklkiyle sürgüne göndermektir. Bunu şiddetle yapmaya uğraşıyor. Etnik temizlik için de vuruyor, yıkıyor ve öldürüyor.Bunlar da öyle gizli falan deyil, uçaklar ve denizden vurarak da yapıyor. İnsanları yok ederek ve füzeler altında göçe zorluyorlar. En azından Kuzey Gazleği etnik temizliğe uğratma hedefi var. Kara harekatı tartışmalarıyla konuyu boğup öte yandan bombalayarak ve ablukayı artırarak zorlama ile dirençi kırmaya çalışıyorlar. Nasıl olsa Gazleye kimse desteğe gitme niyeti yok. Üstüne üslük, başarılı şekilde Filistin sorununun Hamasa indirgeyip islam katogorisinde algılatılma probagandasında da başarılı olundu.
bunun meyvelerini de onca katliyamlara rağmen kendine karşı uluslararası kınama dahi yaptırılamamasıdır. Önemli desteği de batıdan resmen geldi. Öyle geldi ki Filistinle alakalı destek mitinkleri engelendi. Yasaklandı. Baskılar uygulandı. Sokağa çıkanlara karşı baskılar yapıldı. Resmi devlet binalarına İsrail bayrakları asıldı. Filistinle alakalı destekleyici yazı yazan veya karikatür yapanlar işten atıldı. İsrail eleştirilerine anti seminizim adıyla suçlandırıldı. Bir anlamda faşizmin şeytanı Avrupa ve Amerika sokaklarında, medyalarında boy gösterdi. Öyle gösterdi ki Amerikada altı yaşında Filistin çocuğu ve anası, sırf Filistinli olduğu için bıçaklandı.
***
kısaca, niyetim başka, gelişmeler banbaşka bir yazı yazdırtı. Göstere göstere yıkılan hastahane ve altında kalan yüzlerce insan dahi yüce demokrat batının tutumlarını hala deyiştirmedi. İsraile destek ve kara harekatı veya savaşın yayılması tartışmalarıyla da gündemin diplomatik dolaşımına savrulup gidiliyor. Bu olay bize uygarlık krizinin barbarlığa doğru gidişatın açık örneğidir. Emperyalist çağın krizlerinden olan uygarlık krizi barbarlık kapılarını çoktan aştı. Uluslararası hukuk veya savaş hukuku suçu lafları zaten kuruluşundn itibaren İsrail için hiç geçerli olmadı. Resmi doğru okumak önemlidir. Kimse filistin için kılını kıpırdamıyor. Hele Gazle iççin, kendine Filistin yönetimi diyen Abasın dahi ayni konumda olup iktidarını koruma sevdasında dolaşıyor. Bu yüzden Gazle yanıyor. Etnik temizliğin açık yaşanırlığı oluyor. Bu resmi doğru okumazsak, güncel habere takılıp gerçekleri görmeyeceğiz.