14 Ekim 2023 tarihinde Lefkoşa’daki ara bölgedeki “Dayanışma Evi’nde “Sol ve Kıbrıs Sorunu” üst başlığı ile düzenlenen “Kıbrıs Solu’nun Ortak Eylemi” konusunun işlendiği 5. Yıllık Konferans’taki konuşma
Kıbrıs’ta solcuların en çok kullandığı slogan, “Birlik, Mücadele, Dayanışma”’dır. Anlam olarak belki de en güzel slogan olmasına rağmen, solcular, bu anlamlı söylemi gerçekten içten gelen bir samimiyetle mi haykırıyorlar?
Kıbrıs sorunu emperyalizmin mikro milliyetçileri kullanarak yarattığı bir sorun olmasına rağmen, aslında Kıbrıs Rum liderliğinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetimini Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istememesi ve arkasına Türkiye’yi alan Kıbrıslı Türk liderliğinin de ayrılıkçı faaliyetlilerinde ısrar etmesi olarak tanımlayabiliriz. Bu sorunu çözmek için tüm Kıbrıslılar gözlerini dıştan gelecek müdahalelere dikerek, yıllardan beri sonu gelmez görüşmeler yapmaktadırlar. Dış müdahalelerin en güzel örneği, emperyalist odakların hazırlayıp, Kıbrıslılara 2004 yılında dayattığı Annan Planıdır. Planın bir tarafça reddedilmesi, farklı tartışmalara neden olduğu gibi, çözüm ve barış isteyen Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında ciddi bir bölünmeye neden olmuştur. Taraflar birbirini suçlama oyununa sarılırken, Türkiye’nin Cenevre konvansiyonuna aykırı bir şekilde savaş sucu işleyerek adaya taşıdığı ve Annan Planına oy veren Türkiyeli yerleşimciler uluslararası hukuk acısından yasal hale getirilmiştir. Bunun yanında Kıbrıs Rum tarafı, suçlu sandalyesine oturtularak, Türkiye’nin 1974 yılından sonra adamızın kuzeyinde işlediği suçlar aklanmaya çalışılmıştır.
Tüm bu olumsuzluklar ve kargaşa, Türkiye’nin adamızın kuzeyini kolinize etme faaliyetini artırarak, nüfus yığarak, demografik yapıyı değiştirme ve Rum mülklerinin yağmalanmasına hız vermiştir. Gelinen noktada Kıbrıslı Türkleri temsil eden, Kıbrıs Türk liderliği, Türkiye’nin seçimlere aktif müdahale etmesiyle tasfiye edilerek, siyasi irade çözümü engelleyen Türkiye’nin tamamen kontrolüne girmiştir.
Siyasal olumsuzlukların ortadan kaldırılması için sol yurtsever güçlerin ortak bir irade ile Kıbrıs sorununa çözüm önerilerinde ortaklaşmaları kaçınılmaz bir gerekliliktir. Çözüm konusunda Birleşmiş Milletlerden, yabancı diplomat ve Avrupa Birliğinden beklentiye girmek, Annan planı benzeri çözümlerin dayatılmasını getirecektir.
Sol güçler çözümün sloganı halinde gelen “iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı, tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası temsiliyeti olan Birleşik Federal Kıbrıs’ı çözüm olarak görmesi yeterli değildir. Bu çözüm konusunda solcular arasında ayrıntılarda ciddi anlamda farklılıklar olduğu açıktır.
2004 yılından bu yana, ortak çözümler üretmek için bilimsel ve akademik düzeyde sistematik çalışmalar yapma yerine BM yetkilileri gözetiminde iki tarafın liderlerinin yaptıkları görüşmelerin sonuçlarını beklemek yanlıştır. Sol güçlerin birlik olup, çözüm için mücadele etmeleri ve samimi bir dayanışma içine girmeleri zorunludur. Bu çerçevede:
- Çözümden önce ve sonra sınıf temelinde emekten yana politikalar üretecek çalışmalar geliştirilmelidir.
- Federal temelde bulunacak çözümde, “eğitim” açılımları ortaklaştırmalıdır.
- Çözümde öngörülen iki bölgelilikle ilgili, temel insan haklarından taviz vermeyerek, etnik temeli dikkate almadan, serbest yerleşimi kısıtlamadan, siyasi iradenin nasıl şekillendirileceğinin cevabi bulunmalıdır.
- Adamızın askersizleşmesi ve silahsızlandırılması için ortak politika geliştirilmelidirler.
- Emek ve sınıf temelinde irade beyanı konusunda sol güçlerin federal temelde iş birliğini getirecek çapraz oylama gibi alternatif öneriler geliştirmelidirler.
- Güvenlik ve garantiler konusunda ortak bir tutum belgesi oluşturmalıdırlar.
- Siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütlerinin federal çatı altında etnik ayrım olmadan örgütlenmelerini sağlayacak öneriler üretmelidirler.
Birlik Mücadele Dayanışma” slogandan öte samimiyetle adamızın her iki yanındaki sol kesimlerin iş birliği ve sistematik çalışmasına dönüştürülürse anlam bulacak ve Kıbrıs sorununa çözüm getirecektir.