Bu Memleket Bizim Platformu (BMBP), Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres‘e bir mektup yazarak, Kıbrıslıtürklerin neredeyse 60 yıldır devam eden çıkmaz koşullarında yaşamak zorunda bırakıldığını hatırlattı ve Guterres’den derhal inisiyatif alarak, özel bir elçi atamasını talep etti.
Platform Guterres’e yazdığı mektupta, kalıcı barış için iki toplum arasında gerçeklerle yüzleşme, uzlaşma ve güvenin şart olduğunu belirtti, herkesin izlerine hala tanık olduğu üzere, aşırı milliyetçiliğin ayırımcı eylemlerle birleştiğinde, onlarca yıl süren toplumlararası vahşete yol açtığına vurgu yapıldı.
Mektupta, “Tam da bu nedenle, resmi müzakerelerin yeniden başlatılmasını kolaylaştırmak için usulüne uygun olarak derhal inisiyatif almanızı ve özel bir elçi atamanızı talep etmekteyiz” denildi.
Mektubun tamamı şöyle;
Sayın Antonio Guterres,
Genel Sekreter,
Birleşmiş Milletler.
Ekselansları,
“Bu Memleket Bizim Platformu” Kıbrıs Türk Toplumu bünyesinde yer alan örgütlerden oluşmaktadır. Platform, temel insan haklarına, özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne saygıyı ve küresel çevrenin korunmasını gözeterek ülkemizin bütünlüğünü, emekçilerimizin ve halklarımızın kardeşliğini, demokrasiyi ve adaleti savunmak ilkeleri üzerine kurulmuştur.
Kıbrıs’ın geleceğine ilişkin ortak vizyonumuz, günümüze kadar olan tüm süreçlerin temelini oluşturan, ilgili BM kararları ve parametreleriyle tam uyumlu, siyasi eşitliğe sahip, iki toplumlu ve iki bölgeli bir federasyondur.
Sizlere, Ukrayna- Rusya, İsrail- Filistin savaşları, iklim değişikliğiyle mücadele, enerji ve göçle bağlantılı çok boyutlu küresel zorlukların ortasında bulunduğumuz bir dönemde yazıyoruz.
Kıbrıslılar uzun süredir savaşların, çözümlenmemiş siyasi çatışmalar, militarizasyon ve milliyetçi politikalarla daha da kötüleşen trajik sonuçlarını yaşamaktadır.
Bu acı deneyimlerimiz nedeniyle, küresel dayanışma ve barışa olan acil ihtiyaçla ilgili teşhisinizi memnuniyetle karşılıyoruz. Birleşmiş Milletler’in, sizin sarsılmaz liderliğinizde, devam eden tüm savaşları sona erdirme ve dünya çapındaki her çatışma bölgesinde kalıcı barışı yeniden tesis etme yönündeki amansız çabalarını sürdüreceğine inanıyoruz.
Ekselansları,
Bizler, Cuellar Belgesi, Gali Fikirler Dizisi, Annan Planı gibi birleşik federal Kıbrıs’ı öngören BM süreçlerini destekleyen örgütler olarak ülkemizin geleceğine dair derin kaygılar içerisindeyiz.
Haziran 2017’de Crans-Montana’da düzenlenen Kıbrıs Konferansı’nın çökmesi ve çözüm sürecindeki çıkmazın devamı, sadece adamızdaki bölünmeyi derinleştirmekle kalmamış, aynı zamanda belirsizliği daha da artırarak her iki toplumdaki ayrılıkçı kitleyi güçlendirmiştir.
Son raporlarınızdan birinde belirttiğiniz gibi, “Tam teşekküllü müzakerelerin yeniden başlaması yönünde ilerleme kaydedilmemesi, sahada yeni gerçeklere alan açmakta ve gerilimi artıran tek taraflı provokatif eylemlere yol açmaktadır”
Kıbrıs’taki statüko kesinlikle durağan değildir. Sizler, statükonun, Ersin Tatar’ın Ankara tarafından seçtirilmesine ve rota değiştirilerek Federasyondan uzaklaşılmasına yol açan müdahale, tellerle çevrili Maraş’ta uluslararası hukukun sürekli ihlali, ve jeopolitik gerilimin daha da tırmanması gibi sonuçlarının bilincindesiniz.
Ayrıca, Kıbrıs Türk Toplumu, AB Müktesebatı, Euro Bölgesi ve Ortak Pazar dışında kalarak temel özgürlüklerden, refahtan ve sosyo-ekonomik kalkınmadan mahrum bırakılmaya devam edilmektedir. Kıbrıs Türk Toplumunun bu şekilde ve haksız bir biçimde AB Müktesebatının dışında bırakılması kaçınılmaz olarak Türkiye’ye bağımlılığını artırmaktadır.
Türk Lirası’nın sürekli değer kaybetmesi ve dayatılan sözde ekonomik paketlerle yaşanan çöküş, demokrasimize, sosyo-kültürel yapımıza, eğitim sistemimize ve siyasi irademize yönelik artan müdahalelerle durum daha da kötüleşmektedir.
Türkiye’nin ortaya koymuş olduğu ve Ersin Tatar’ın sözcülüğünü yaptığı iki devletli çözüme yönelik siyasi duruşun kesinlikle Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun iradesini temsil etmediğine dikkatinizi çekmek isteriz. Kıbrıslı Türkler, admızda kalıcı barış ve gerçek demokrasinin ancak siyasi eşitliğe dayalı federal bir birleşme ile gerçek olabileceğine inanmaktadır.
Bu nedenle, Nisan 2004’te yapılan referandumda da ortaya çıktığı gibi, BM Kapsamlı Çözüm Planı’na böylesi büyük bir destek vermişlerdir.
Uzun süredir devam eden Kıbrıs anlaşmazlığının tek gerçekçi ve sürdürülebilir çözümü, ilgili BM kararları ve AB’nin temel değerleriyle tam uyumlu Birleşik Federal Kıbrıs’tır.
Ekselansları,
Kıbrıslı Türkler neredeyse 60 yıldır devam eden çıkmaz koşullarında yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Bizim açımızdan Federasyonun siyasi eşitlik unsurunu sulandırmaya çalışanlarla, ilgili tüm BM kararlarına ve BM Sözleşmesi’ne aykırı olarak iki devletli çözüm tezini savunanlar arasında hiçbir fark yoktur.
Kalıcı barış için iki toplum arasında gerçeklerle yüzleşme, uzlaşma ve güven şarttır. Hepimizin izlerine hala tanık olduğu üzere, aşırı milliyetçilik, ayırımcı eylemlerle birleştiğinde, onlarca yıl süren toplumlararası vahşete yol açmıştır.
Tam da bu nedenle, resmi müzakerelerin yeniden başlatılmasını kolaylaştırmak için usulüne uygun olarak derhal inisiyatif almanızı ve özel bir elçi atamanızı talep etmekteyiz. Geçmişteki başarısızlıkların tekrarlanma ihtimalini ortadan kaldırmak adına, aciliyet çerçevesinde sonuç odaklı ve kademeli bir yaklaşımın temin edilmesi için müzakerelere başlamadan önce yöntemlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Özel elçinize verilecek yetkilerin, Kıbrıs Türk Toplumunun ekonomik kalkınmasına yönelik kısıtlamaların kaldırılması gibi Güven Yaratıcı Önlemlerin geliştirilmesi ve uygulanmasını; Ada ve çevresinde uluslararası hukuka tam uyumu; ve resmi müzakerelerin kolaylaştırılması ve gecikmeden başlamasını içermesi gerektiğine inanmaktayız.
Güven Yaratıcı Önlemler, mevcut çıkmazı hafifletmeli ve Ada’nın federal bir çözüm kapsamında yeniden birleşmesine olanak sağlayacak koşulları yaratmalıdır. Bu nedenle, bunların, karşılıklı olarak mutabık kalınan bir siyasi anlaşma çerçevesinde uygulanması ve dolayısıyla, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne yönelik aşamalı yaklaşımı tesis etmesi büyük önem taşımaktadır”