Özellikle doksan başında emperyalist sistem, Sovyetlerin dedağılmasıyla karşıt bulma konusunda yeni idolojik kuram geliştirmeğe başladı. Önceleri komonizim ve sosyalizmi düşman eksenine koyup strateji geliştiriyordu. Karşılığı zaten ayrı sistem seçeneği idi. Fakat, Sovyetlerin dağılmasıyla dünya salt kapitalist sistemli tek eksene geldi. Fakat, sistemin askeri makinesi işlemesi ve idolojik olarak kitleleri tutup sistemi devam etirme zorunluluğu vardı. Büyük ordular, istihbarat yapıları ve askeri sanayi gibi güçlü yapıların görevlerini sürdürmesi şart halindeydi. Onun için sistemin devamı ve karşıt bulma idolojik olgu gerekiyordu. Tam da bu konuda güvenlik ve terörizim kavramları abartılarak ve fetişizleştirirerek kulanıma sokuldu. Medyalar da bu role hemen yönlendirildi. Sistemin devamı için güvenlik ile tterörizim adeta saldırganlık ve baskının önemli aygıtları oldular.. Artık sistem karşıt saldırıalrı veya yaratma düşmanlıklarda ikili kavram epey yer bulmaya başladı. Güvenlik ihracından tutun terörle mücadele paranoyalaştırıldı. İşkaler, karşıtı yıkma, üülkelerin yeni topraklar veya içte baskılar kurup demokratik gericilik yaratma adına ikili kavramlar epey öne çıkarıldı. Bunlar daha da ileri gidilip tabulaştırıldı. Kuramları kulanma adına inanılmaz yalanlar, medya probagandası sayesinde kabullendirildi. Katliyamlar, savunduruldu. Başlarına güvenlik veya terörle mücadele konulup, güçlü probaganda aygıtlarıyla kitlesel destekler gerçekleştirildiler. Küçük bir ülke veya herhangibir örgüt aniden güvenlik tehtitleri veya terörislikle suçlandırılıp hemem sistem veya ilgili devletler sert önlemlerle katliyam derecesinde saldırılar veya inanılmaz ambargolarla onu yıkıp gücünü kanıtlama ile adeta sistemin güvenlik şemsiyesini de oluşturuyorşar.
Hiç uzağa gitmeyelim: son Gazle olayında bunu net şekilde yaşıyoruz. İsrailin güvenliği için başta ABD ve İngiltere tüm batı devletelri sıralandı. Onca katliyamı da israilin güvenliği diye yuturdular. Uluslararası hukuk falan da bu konuda geçmiyor. Filistin kesimleri ise terör örgütleri diye soy kırıma dek uygulamaların haklı olduğu imajına oynandı. Aslında Sovyetler yıkılırken, kulanılan lafların yalan olduğu net iken, probaganda sayesinde kabullendirildi. Çünkü seçeneksizliştirilme ile korku eklenince, işler tamam gibiydi. Hele de ikibinsekiz krizleri ve hegemonya mücadelesinde ABD gerilemesi sonucu, resmen fırsat bulan bölgesel güçlerin de kendi güvenlik operasyonları ile bölgesel hegemonyaya oynamaları sonucu, dünya epey karıştı. Ekonomik finansman krizi ile hegemonyadaki sarsılmalar, siyasal seçeneksizlik de eklenince, gericilik ile faşizmin gidfek devlet yönetim şekline de gelmeleri ile resmen güvenlik ile terör şemsiyesi siyasal alanda epey karşılık buldu.
Bu durumu küçümsemeyin: ırak işkalini hatırlayın. Olmayan kimyasal ve nükler silahlar, varmış gibi probagandalaştırılıp ırak gayet kolay siyasal işkal kararı aldırtıldı. Daha yakına gelelim: Suriye krizinde batılılar hep kimyasal silah kulanıldı probagandasını yaptılar. Sonucu beklenmeden de harekete geçtiler. Sonradan yalan çıksa da olan oldu. Üstelik meday ayni duyarlılıkla olayın yalanlandığını da söylemedi. Uluslararası hukuk mu: o kimine göre tercihli suçlama kimisi için de yok hükmündeydi. Basit örneği verelim: ABD dilediğini UCM yargılatırken, kendi suçları veya direk israilin yaptıkları konusunda sistem işletilmiyor. Putin dahi tutuklama kararına sahip olurken, örneğin Metanyahu onca katliyama karşın ve hep süren tutum, hiç UCM sorgulama dahi yapılmadı. Son Gazle olayına bakın: İsrail yeniden katliyamlar yaptı. Hastahane vurdu. Tepkiler olunca da sıkılmadan yalana sarıldı. Birileri de ahmak ahmak, bu kuşkulara katıldı. Ama, kimse israilin yargılanması noktasına gelmedi. Bazı muhalif kesimler, uluslararası savaş hukukuna aykırı sözleri söyleyip, oda buz üstünde yazı gibi oldu.
Tüm bunları neden hatırlatım: son günlerde yeniden Filistinliler kıyıma uğruyor. İsrail açıkça Gazlede gücü yeter ve dünya fazla ses çıkarmazsa, etnik temizlikle oradan insanları sürme politiaksını güçle yapıyor. Adını da İsrail güvenliği ile terör ile mücadele koyuyor. Bu laflar oldukça tanıdık. Her ülke başka ülkeği işkal ederken kendi güvenlik hat diye savunuyor. Karşıta da düşmanlaştırıp algı tutsaklığı için de terör örgütü diyor. Nedense, terör tanımı hala net deyildir. Hele devletlerin terör uygulamasını kimse yakalamak istemez. Uluslararası hukuk mu: basit iki örnek daha: misget bonbası yasaktır. Aynen fosfor bonbası gibi. Ukrayna devletine kulanmak için ABD misget bonbası verdi. İsrail Gazlede fosfor bonbası kulanıyor. Kimse uluslararası hukuk falan demiyor. Ama, ufak bir ülke kulanmasa da sırf karşıt olduğu için “kimyasal silah” kulanıyor yalanını hemen savrulma derecesine getiriliyor.
Şimdi, İsrail gazleği bombalıyor. Savaş kurallarına uymayacağını resmi ağızlarla da açıklıyor. Etnik temizlik siyasetini de net şekilde hedegfine koyuyor. Arkasında hemen batılı emperyalist devletler sıralanıyor. Kimse en azından fosfor bonbasını kulanmasını, sivil katliyamlarını, hastahene bonbalamalarını devamında su ve elektriği kesmesine fazla ses vermiyor. Ateşkes ve insani yardımın girmesinin gerektiği kararını B.M. alamıyor. Ama, K. Kıbrısta, kendine çözümlü diyen bir kesim atanacak kişiyle umut ponpalamaya çalışıyor…
Emperyalizim genelde güvenlikle kendi siyasal hegemonya gerçeğini örtmede kulanıyor. Terörist kelimesini de karşıtı hiçeleştirip yapacağı tüm çirkin saldırı ve baskıları örtmeğe oturtuyor. İnsanlara da bu yalanlarla da probagandalaştırıp, destek almayı da ne yazık başarıyor. Son Filistin gerçeğinde bu yaşandı. Yarın başka yerde yaşanacak. Artık katledilen gerçeklerin üstüne yalanlar konulup algı operasyıu yapılmasında iki kuram oldukça psikolojik etkinliğe ulaştı. Sistemin kendini koruma ve seçemek oluşturmama idolojik davranışı olarak kültürleştirildi. Öyle olmsa kocaman yalanlar kolayca söylenip işkaler ve saldırılar yapılamazdı. Üstüne üslük de destek de alamazdı.