yazılariktibasEnerji denklemleri çarmıhında: Dağlık Karabağ - Mehmet Ali Çelebi

Enerji denklemleri çarmıhında: Dağlık Karabağ – Mehmet Ali Çelebi

Orjinal yazının kaynağıyeniyasamgazetesi5.com
diğer yazılar:

Ne zaman ki enerji rotaları belirginleşiyor, petrol ve doğal gaz boru hatları için yeni denklem ve pozisyonlar tutulmaya çalışılıyor, Kürtlerin ve Ermenilerin başına çoraplar örme politikası devreye alınıyor.

En son Dağlık Karabağ’a saldırı oldu. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar evlerinden edilince tarihin vicdanının affetmeyeceği büyük trajedi yaşandı. 1 Ekim’e kadar 100 bini aşkın Ermeni sivil Laçin’den karşı tarafta Ermenistan’ın Goris kentindeki Kornidzor köyüne geçmeye çalıştı. Binbir emekle inşa edilenleri, evlerini, yetiştirilen bağlarını, bahçelerini, anılarını, yakınlarını defnettikleri mezarlıklarını geride bırakmak zorunda kaldılar. Laçin’i geçerken arama ve kimlik kontrollerinden geçirildiler. Dışişleri Bakanı Davit (David) Babayan gibi bakanlar gözaltına alındılar.

Türkiye’de ana akım medya savaşı, yapılanları bayram havasıyla verdi. 123 hak savunucusunun Karabağ halkının özgürce yaşama koşullarının garanti altına alınması çağrısı dışında kimse ayağa kalkmadı, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri sessiz kaldı.

Peki tehcire karşın küresel ve bölgesel aktörler neden ‘ortak hareketsizlik’ noktasında kaldı? Bu analizde Azerbaycan ve 1991’den beri de-facto bağımsız olan Dağlık Karabağ (Artsakhi Hanrapetut’yun) ekseninde olanların arkeolojini yapacağız, enerji denklemlerinin etkisine odaklanacağız.

Kurdistane Sor ve sonrası

Henüz devlet başkanı olmadan SSCB Uluslar Halk Komiseri Josef Stalin’in Dağlık Karabağ’da planlanan halkoylaması sürecini işletmekten vazgeçip ‘oblast’ payesiyle 7 Temmuz 1923’te Azerbaycan’a bağlaması fayların sürekli hareketli kalmasına neden olur. ‘Açık yara’ bırakarak bölgedeki dinamikler arasında manevra yapacak pozisyonlar yaratmak, açık yara üstünden gelecek politikasını rehin tutmaya dönük bir stratejiydi bu. Tarihsel akışta bazı kritik dönemeçlere işaret etmek gerekir:

Laçin, Karabağ’ın anahtarıydı. Türkiye ile I. Dünya Savaşı galipleri arasında Lozan Anlaşması (24 Temmuz 1923) imzalanmadan birkaç gün önce Güney Kafkasya’da yeni otonomi doğuyor. Ekim Devrimi lideri, SSCB Başkanı (SSCB Halk Komiserleri Kurulu Başkanı) Vladimir İlyiç Lenin, bölgedeki yöneticilerle istişareler ve Azerbaycan Komünist Partisi Merkez komitesi Sekreteri Sergey Kirov ve Merkez Komitesi ile istişareler sonucu 21 Temmuz 1923’te Laçin, Kelbecer, Jajik, Aghdahir, Pithanis, Zar, Zengilan, Kubadlı, Karıkışlak, Koturli, Kürthaci, Murathanlı, Dadalhuri, Cebrail’i kapsayan Laçin şemsiyeli Kurdistane Sor (Kızıl Kürdistan) otonomisine onay veriyor.

1926’da SSCB nüfus sayımında Karabağ’da nüfusun yüzde 89’unun Ermeni olduğu belirtiliyor. 1926 sayımında Kurdistane Sor’un nüfusu ise 51.200 olarak tespit edilirken, nüfusun yüzde 73,1’inin Kürt olduğu kayıtlara geçiyor.

Yine “1979 sayımlarında ise 162 bine ulaşan bölge nüfusunun % 75,9’unu Ermeniler, % 23’nü Azeriler oluşturmuştur… 1989 yılında yapılan son nüfus sayımlardaki verilere göre ise Karabağ’daki nüfusun 158 bini Ermeni, 30 bini ise Azerilerden oluşmuştur.” (https://acikerisim.uludag.edu.tr/bitstream/11452/8837/1/311091.pdf)

Lenin 1924’te hayatını kaybedince SSCB Lideri olan eski Uluslar Halk Komiseri Josef Stalin, Laçin merkezli Kurdistane Sor’u da konjonktürel hesaplar sonucu 8 Nisan 1929’da feshediyor. 17 Aralık 1925’te Paris’te imzalanan Türkiye-Sovyetler Birliği Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması’nın süresi dolunca görüşmeler yapılıp 17 Aralık 1929’da uzatılıyor.

(O dönem Laçin ve çevresinde Kürtler göç ve asimilasyon politikası cenderesine alınırken izleyen dönemin Milletler Cemiyeti gibi 21. yüzyılın ilk çeyreğinde olanları da Birleşmiş Milletler, Adalet Divanı, UCM ve bölgedeki Rus Barış Gücü izledi) SSCB dağılma sürecine girince, Nisan 1909 Kilikya, Nisan 1915, 1988 Sumgayıt, Ocak 1990 Bakü, Nisan 1992 Maragha hafızası olan Ermenilerin ontolojik kaygıları artınca 2 Eylül 1991’de Dağlık Karabağ bağımsızlık ilan ediyor.
Azerbaycan, 1992’den 1994’e kadar bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetin kontrolünü ele geçirmeye çalışıyor, savaşlarda yeniliyor. Bu savaşta, Ermeni güçler bazı Azeri kentleri de ele geçirip masada pazarlık kozu olarak kullanmaya çalışıyor. 1994’te ateşkes anlaşma doğurmuyor.

20 Şubat 2017’de anayasa referandumuyla Dağlık Karabağ’ın adı (yüzde 87 oy oranı) Artsakh Cumhuriyeti olarak değiştiriliyor, yarı başkanlık sisteminden başkanlık sistemine geçiliyor.

Temmuz 2020 Tovuz Savaşı’nda Kremlin’in refleksleri, Ermenistan’ın yaklaşımı yoklanıyor, ABD, Rusya, Fransa gibi ülkelerin refleksleri sınanıyor. Bakü’nün çekindiği Rusya enerjisini Ukrayna, Suriye, Libya ve paramiliter Wagner eliyle Afrika’ya verirken ABD-NATO ittifakına karşı Türkiye ile ilişkileri arttırınca, hazar doğal gazına AB ihtiyacı artınca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev konjonktürün savaşa hazır olduğuna kanaat getiriyor.

Konjonktür uygun olunca 44 gün süren 27 Eylül 2020’deki II. Dağlık Karabağ Savaşı’nda Türkiye desteğiyle çok sayıda yerleşimi ele geçiriyor. 12-15 Eylül 2022 arasında Daşkesen, Kelbecer ve Laçin bölgelerine saldırılarda bulunuyor, Ermenistan sınırı içinde Gegharkunik, Syunik, Artanish, Verdenis, Sotk, Jermuk, İskhanasar, Goris’i de Türkiye’den aldığı SİHA’lar ve ağır silahlarla bombalayıp aktörleri sınıyor. Zengezur Koridoru’nu koparma yönünde bir iklim ortaya çıkınca İran sınıra asker sevk edince göze alamayan Azerbeycan-Türkiye ittifakı duruyor.

Azerbaycan’ın 2020’de ‘Karabağı’n anahtarı’ Laçin’i ele geçirip ambargo zinciri çekerek Ermenileri açlıkla sınaması, yönetime güvenin azalması sonucu Artsakh Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan istifa ediyor. (1 Eylül 2023) 9 Eylül 2023’te Artsakh Ulusal Meclisi’ndeki oylamada Samvel Şahramanyan 1’e karşı 22 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesine Ankara ve Bakü öfkeleniyor. Ve saldırı bahanesi aranıyor.

Azeri hükümeti, Bakü’de toplantı (18 Eylül 2023) aldığı diplomatik temsilciler üzerinden Ermeni tarafına ültimatom verip Ermenistan kuvvetlerinin çıkması, BM üyelerinin tanımadığı 32 yıllık de-facto Artsakh Cumhuriyeti (Dağlık Karabağ) askeri ve idari yapının feshedilmesi, silahlı güçlerin silahsızlandırılmasını istiyor.

Ertesi gün Martuni’de Fuzuli-Şuşa karayolunda bir mayın patlamasıyla 5’i Azeri polis 2’si Azerotoyol çalışanın hayatını kaybetmesiyle zemberek boşaltılıyor. Azerbaycan 19 Eylül 2023’te Dağlık Karabağ’ın başkenti Stepanakert’i düşürüp geleceğe dair umutları yok etmek için ‘Anti-terör Operasyonu’ adıyla saldırı başlatıyor. ‘İki devlet tek millet’ algısını konsolide eden Türkiye destek verirken Paşinyan cephe açmayacaklarını ilan edince 24 saat içinde Karabağ güçleri beyaz bayrak çekiyor, 20 Eylül’de ateşkes yapılıyor. Zaten Türkiye ve İsrail’den (İsrail, İran’ı çevrelemek ve petrol için Azerbaycan’ı destekliyordu) askeri destek alan Azerbaycan, Laçin Koridoru’nda ambargo uygulayarak Karabağ’ı takatsiz kılmıştı.

Azeri ordusunun ele geçirip Bakü’de sergilediği silahlar, toplar, roketatarlar, tanklar gibi ağır silahlardı. Ancak Türkiye’den giden SİHA’lara ve Azerbaycan’ın savaş uçaklarına karşı hava savunma sistemi olmadığından, Ermenistan’da da destek gitmediğindne sonuç kaçınılmazlaştı.

Cumhuriyetin feshedilmesi

Azerbaycan ordusu ağır teknik üstünlüğü yansıtıp dayatınca Ermeni güçler ateşkes yapıp silahlarını teslim ediyor. II. Dağlık Karabağ Savaşı’nda düşürülemeyen Stepanakert (Hankendi), İvanyan (Hocalı) ve Martuni (Hocavend) kentleri düşürülüyor. Bu tehcir (bir toplumu göçe zorlama) girdabı oluşturuyor. Etnik temizlik olurken son çivi çakılıyor, Artsakh Cumhuriyeti Başkanı Samvel Şahmaranyan, “zorlu askeri ve siyasi durum” gerekçesiyle 28 Eylül 2023 günü cumhuriyetin varlığının 1 Ocak 2024’ten itibaren sona ermesini öngören kararnameyi imzalıyor.

Orta Koridor, Zengezur

Karabağ’ı ele geçirme politikasında ısrarın nedenleri arasında AKP-MHP’nin Cumhuriyetin 100. yılına ve 2024 yerel seçimine “Kızıl Elma”yı sunma rüyası, Turancılık güdüsü vardı. Karabağ’ın su kaynaklarını, tarım-hayvancılık potansiyelini, altın, cıva, bakır, kurşun-çinko, çimento hammaddesi, soda hammaddesi, alçı-anhidrid, perlit, obsidyen, vermikülit madenlerini ele geçirme hırsı vardı. Türkiye’den Cengiz, Kolin, Kalyon, Özgün Yapı Dağlık Karabağ’daki maden sahalarına, yol ihalelerine giren şirketler arasındaydı.

Artık yeni hedef Zengezur (Syunik veya Sionik) Kodiroru. Zengezur, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol (OBOR) kapsamındaki ‘Orta Koridor’ için hayati görülüyor. Çünkü açılırsa Pekin-Bakü-Kars-Ankara-İstanbul-Londra arası tren-kara yolu, enerji boru hatları geçecek. Ancak Ermenistan bağlantısı kesilecek, TIR’ların kendi kentlerine bıraktığı gelirden yoksun kalacak, Gürcistan üstünden Kardeniz’e erişimi kesilecek, Türkiye karşısında nüfuzu azalacak İran frenleyici aktör olacak.

BTC, Mavi Akım, Kerkük

Bu noktada enerji denklemleri ve türevlerinin halklara yönelik saldırılara etkisine, aktörleri insan hakları ihlallerine seyirci pozisyonuna çekmesi süreçlerine bakalım:

Rusya’nın petrol ve doğalgaz boru hatları tekelini kırmak için NATO, ABD, İsrail, Türkiye, AB ülkeleri arayış içindedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı gündemleşiyor. 9 Mart 1993’te Azerbaycan ile Türkiye arsında BTC Hattı Anlaşması imzalanıyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın arabulucular üstünden mesajları vasıtasıyla 20 Mart 1993’te PKK ateşkes ilan ettikten sonra Özal’ın 17 Nisan 1993’te kalp krizinden hayatını kaybettiği açıklanıyor. Ailesi bunun suikast olduğunu söylüyor.

Hazar Denizi petrolünün Avrupa’ya akıtılmasında Avrasya enerji koridorunun temeli sayılan, Azeri petrolü, Türkmen ve Kazak petrolleri taşıyan BTC nihai anlaşması Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında 18 Kasım 1999’da imzalanıyor. Petrolün Novorossiysk Limanı’ndan İstanbul Boğazı üstünden batıya taşınmasına ilişkin Bakü-Novorosiysk Petrol Hattı sözleşmesi 18 Şubat 1996’da imzalanıyor. Yine boğazlardan batıya taşınması hedefiyle Bakü-Tiflis-Supsa Petrol Hattı’nın yapımına 1997’de başlanıyor. Rusya’da Beregovaya’dan ilerleyip Karadeniz altından Samsun’a gelen Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı 15 Aralık 1997’de imzalanıyor. Denklemde sınır ötesi Çelik, Atmaca, Tokat, Çekiç, Şafak, Murat operasyonları yapılıyor.

Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı anlaşması 12 Mart 2001’de imzalanıyor. Türkiye-Yunanistan Doğalgaz Enterkonneksiyonu anlaşması 23 Aralık 2003’te imzalanıyor, 18 Kasım 2007 boru hattı üzerinden gaz arzına başlıyor. Bu süreçler örülürken Kürt dinamiklerinin gücünü sınırlamak için yoğun operasyonlar yapılıyor NATO desteğiyle. Bu ABD, Rusya, İngiltere, Mısır, Suriye’nin dahil edilmesiyle PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkmaya zorlanmasına, 9 Ekim 1998 uluslararası komplosuna kadar taşınıyor.

25 Ekim 2011’de Azerbaycan’ın Şahdeniz Sahası doğal gazının Türkiye’ye taşınmasını içeren Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) anlaşması yapılıyor. Gaz akışı Türkiye’ye Haziran 2018’de, Avrupa’ya ise Aralık 2020’de oluyor. Türk-Akım Doğal Gaz Boru Hattı anlaşması 10 Ekim 2016’da imzalanıyor.

Türkiye’den Bulgaristan’a doğalgaz sevki anlaşması 3 Ocak 2023 imzalanıyor, 12 Nisan 2023 tarihinde sevkiyat başlıyor. Türkiye’den Macaristan’a doğal gaz akışı sağlanması anlaşması 20 Ağustos 2023’te imza altına alınıyor. Ambargo altındaki Rusya Başkanı Putin, Trakya’da doğalgaz dağıtım merkezi (HUB) kurulmasını öneriyor.

Paris Tahkim Mahkemesi’nin Türkiye’ye para cezası kesip kapattırdığı Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın yeniden açılması için 2023 pazarlıklarla geçiyor. Duhok’ta, Gabar’da petrol rezervleri iştah kabartıyor. 2 Mayıs 2023’te Gabar Dağı’nda petrol çıkarıldığı açıklanıyor.

Bu enerji konseptleri içinde Karabağ kıskaca ve saldırılara hedef olurken, Kürt kentlerinde de Hendek, Kararlılık, Pençe adı verilen operasyonlar gerçekleştiriliyor.
Özcesi Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Rusya’dan petrol ve doğal gaz almamaya çalışan ülkelerin gözü Hazar enerjisinde, Irak-İran petrolü ve gazında, Doğu Akdeniz gaz rezervlerinde olduğundan Ermenilere, Kürtlere yapılanlara dair görüntülere, BM raporlarına rağmen sessizlikte ortaklaşıldı. Eylül 2023’te petrol alanları Kerkük ve Derazor’a yönelik saldırılar, İdlib’i terk etmemede ısrar da bu bağlama oturuyor.

Görüşme trafiği gösteriyor ki AKP-MHP yönetimi, bir yandan Zengezur’u zorlarken diğer yandan Suriye’yi, Irak’ı ikna edip ‘Dağlık Karabağ Modeli’ adı altında Şengal, Kerkük-Musul, Rojava’ya yönelme hevesinde. Bunun karşılığında Rusya, ABD, AB ülkelerine yeni kapitülasyonlar saçmak için gözünü kırpmayacağını yansıtıyor. Olanların karşısında Ortadoğu ve Kafkas halklarının geleceği, konfederatif ve federatif ittifaklardan, daha çok dayanışmadan geçiyor.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin