Hamas’ın İsrail’e başlattığı füze saldırısının bedelini masum Filistinliler ve İsrailliler ödüyor. İsrail devletinin kurulmasından sonra Filistin topraklarını işgal ederek genişlemesi özellikle ABD emperyalizminin cesaretlendirmesiyle oldu. ABD’deki Yahudi lobisinin her yönetimde etkili olduğu bir gerçektir. 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler Faşizminin Yahudilere yaptığı soykırım nedeniyle dünya Yahudilere sempati duymalarını sağladı. Bu yaklaşımı kötü amaçlı kullanan İsrail yönetimi Ortadoğu’da kökleşerek yayılmacı bir politika izlemeye devam etti.
Arap dünyasının Filistin lehine birlikteliği de bugüne kadar pek katkı sağlamadı. Bunun sebebi de özellikle ABD emperyalizminin bu ülkelerin yönetimlerinde etkili olmasıdır.
Filistin Kurtuluş Ordusu işgal edilen Filistin topraklarını savunmak amacıyla kuruldu. Anti emperyalist ve sol dünya görüşünün benimsendiği bu örgüt Türkiye solu tarafından destek gördü.
Aradan geçen yıllar içinde geçici ateşkes koşulları yaratılsa da sorun kesin bir çözüme kavuşmadı. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde yeniden dizayn etmeye çalıştığı Ortadoğu Arap Baharı denilerek kanlı çarpışmalara sebep oldu. Her savaşta olduğu gibi binlerce suçsuz insan öldürüldü.
ABD’nin özellikle Komünizm tehlikesine karşı geliştirdiği Anti Komünist cephede İslami örgütler oluşturdu. SSCB’nin dağılmasıyla bu İslami örgütler radikal İslamcı örgüte yöneldi. Özellikle İran’ın ABD ile olan çekişmesiyle bu örgütler İslami yaymak ve demokrasi yerine şeriat devleti kurma hedefi ile örgütlendiler. ABD’yi baş düşman ilan eden bu örgütler ilk büyük eylemini 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yönelik saldırı ile gerçekleştirdi. Bu saldırı El Kaide üstlendi.
Radikal örgütler bundan sonra peş peşe kuruldu. Görüş farklılıkları olsa da ortak yanları şeriat devleti kurmak ve İslamı yaymaktı. El Nusra, Işid, Hamas gibi örgütler son zamanlarda eylemlilikleri ile adlarından sıkça söz ettirmektedirler.
Hamas’ın İsrail’e yaptığı füze saldırısı aslında Filistin topraklarının geri alınmasını değil İsrail’e karşı gövde gösterisinden başka değildir. Bu saldırı planını yaparken emin olunuz ki Filistin yönetiminin haberi bile yoktu. Eğer haberi olsaydı sivillerin bu saldırı sonunda en az etkilenmesi için gerekli tedbirleri alırlardı.
Saldırı sonucu buna misilleme yapan İsrail’in sağcı hükümeti kendilerini dünyaya masum göstererek büyük bir saldırı gerçekleştirmiştir. Binlerce sivil insan boş yere ölmüştür. Savaş Kuralları hiçe sayılarak adeta vahşete dönüşmüştür.
Hamas, toprak istila edip burayı işgal edecek güçte değildir. Füzelerle yapılan saldırı daha çok vur kaç şeklinde olmuştur. Kafa kesme İslam savaş geleneğinde vardır ve bunu bir ibadet gibi görmektedirler. Oysa İsrail şimdi kara harekatının planlarını yapmakta ve bunu gerçekleştirdiğinde Filistin Yönetimi’nin kontrolünde olan topraklar da işgal edilecek. Hatta Suriye de bu savaşta toprak kaybına sebep olabilir.
Ortadoğu’daki bu savaş Kıbrıs Sorununun çözülmesi için beklenen adımların atılmasını da geciktirecek. Dünyanın gözü bu savaşın bir an önce sonlandırılması üzerine odaklanmıştır.
Bu savaştan Kıbrıslılar olarak ders çıkarmamız Erdoğan rejiminin Hamas uzun süre Türkiye’de faaliyette bulundu. İsrail ile olan ilişkilerin gelişmesi nedeniyle Hamas’ın faaliyetleri kısıtlandı.
Erdoğan’ın şeriat devleti özlemi içinde olduğu bir gerçektir. Bunu İstanbul belediye Başkanı olduğu zamanda açıkça söylemişti.
İşte en büyük tehlike: Kıbrıs sorunu yakın zamanda çözülmezse ve Türkiye şu andaki gidişata göre bir İslam Cumhuriyetine dönüştürülürse Kıbrıs Cumhuriyeti o zaman barut fıçısı üzerine oturtulacak. İslami yayma ve fetih düşüncesi Kıbrıslı Rumların uykularını kaçıracak.