İngiltere, birleşik Kralık, Britanya hangisi olursa olsun, ayni devletden söz etmekteğiz ingingiltere deyince de Kıbrısta yaşayanların da aklında kalması gereken gerçekler ve hala adamızın önemli sözü olan ülke durumunu da mutlaka akılda tutmamız şart. Her bölgesel gelişmede, konuşmasak da adamızdaki üstlerin rolü hep yaşanmaktadır. Önemli sayıdı Türk ve Rum da ingilterede yaşamaktadır. Bunlar nedenli ingilterenin adamızdaki sonuçlardaki etkisine işaret etmektedir. Ayrıca, şimdilerde pek akla getirilmeyen konulardaki son söz ingilterenindir. Kıbrıs sorunundan tutun adanın garantör gerçeği, Kıbrısta sömürgesel süreçlerdeki ingilterenin siyasal tarihsel önemini kanıtlamaktadır.
Son israilin Gazle katliyamı ile ingilterenin de durumu tartışılmaktadır. İngiltere hükümeti, kayıtsız şartsız israilin arkasında duruhyor. Yetmezmiş gibi, askeri gemi de Akdenize göndermektedir. Başbakanı Hint kökenli, iskoçyanın ve Londranın belediye başkanı da Müslüman olan ülkeden söz etmekteğiz. Aslında örtü erken kalktı. Çünkü, birçok yandaş ve algı tutsaklığı kesim hep ingiltereinin çok etnikli kimlik reklamı yapıyordu. Birleşik kralığın hoş görülüğünden dem vuruyorlardı. Gazle katliyam gösterdi ki kökeni hangi kimlikten olursa olsun, sınıfsal durum ve devletsel tutum ayni idolojik noktada kurumsallaşmaktadır. Bu nedenle Müslüman birokratlı ile bakanlı İngiltere Filistibnin katline destek yapmaktan geri durmuyor.
İngilterenin Filistin konusunda tarihi rolü vardır. Yahudielri Filistine taşıyıp, onlara devlet kurdurtup, B.M. konseğinde kabullendiren baş rolcusudur. Günümüz Filistin dramının mimarlarının birincisi sayılacak ülke ingilteredir. Bunu akılda tutmamız gerekir. Daha geniş şekliyle yöremizdeki Kıbrıs, Filistin, Keşmir ve hat da Karabağ konusunda sömürgesel hesaplarla oluşturulma gerçekleştiren devlet Birleşik Kralıktır. Klasik sömürgecilikten yeni sömürgecilik geçişindeki yeniden yapılandırma politikanın beynidir.
Bugün eğer Filistin faciyası yaşanıyorsa, ingiltereinin İsrail politik temelerinin atmasının önemli katgısı var. Hiçbir zaman İngiltere ve ABD Filistin sorunu boyutunda israilin yanından ayrılmadılar. En vahşi katliyamları dahi desteklediler. Kınama yapılmmasına dahi veto koydular. Son Gazle saldırganlığından da israile direk destek verdiler. Öyle verdiler ki eksradan uçak gemileri ve silah dahi akıtılar. İngiltere emperyalist sistem adına Ortadoğuda İsrail devletini nifus taşıyarak kurdurtu. Onların saldırganlığını da destekledi.
Son Gazle saldırılarında şeytanın dışa vurması da gerçekleştirildi. Filistini destekleyen gazetecileri işten atılar. Mitinkleri yasaklamaya çalışıyorlar. Polisin ne olduğunu İngiltere barış severler sokakta gördüler. Yine de İngiltere hükümetinin tüm İsrail yanlılığına ve içte de devlet baskılarını olugşturmasına rağmen, son iki haftadır ülkede yüzbinlerle ifade edilen mitinkler yapılıyor. İngiltere devleti resmi binalara İsrail bayrağı çekip, yandaş medya da destek algıları ponpalarken, sokakta Filistin yanlısı destekleyici gösteriler de gerçekleşmektedir. İkili İngiltere durumu paradoksal yönüykle yaşatılmaktadır. Hint kkökenli Sunak israile gidip kucaklama resmini çekti. Henm de tam da İsrail uçakları hastahane ve okuları vurduğu anda. Buda bize net emperyalist gerçekliğinin günümüz olayını kurumsaldan yaşama yeniden aklımıza koymamızı işaret etmeğe yetip de artıyordu.
Son Filistin katliyamı ve Gazlen etnik temizlikle sürgünleştirme hamlelerinin ingilterenin nasıl desteklediğini gösterdi. Algısal demokratik ve insan haklarının nasıl yeri geldiğinde yerlebirn edildiğini de kanıtlıyordu. Şunu hiç aklınıza getirdiniz mi: Ukrayna savaşında hemen UCM mahkemesi harekete geçip Putin konusunda tutuklama kararı çıkardı. Bu konuda baş oyunculardan biri de ingiltereydi. Bu defa İsrail hem de peşpeşe çocuk cinayetlerini kattliyam şekliylen yaparken, bu konuda tıs yok. Emperyalistn uluslararası yapılarınn çifte yüzü ne yazık çok çirkin şekilde karşımıza getirildi. Algı oyunlarıyla demokratiklik oynanırken, baktık ki Filistinn destekli veya gerçekleri yazan gazeteciler dahi işten atıldı. İşçi partili bir vekil Avam Kamarasında Filistin kıyımını eleştirdiği için, partisi baskı yapıp özür diletirdi. Bunlar bildik ama bilmemezliğe yatığımız ingilterenin yaptıklarıdır.
Son Filistin Gazle katliyamı bize yeniden unuturlmak isgtense de şunları hatırlatı: Günümüz dünyayı doğru kkavramak için emperyalist sistemi, faşist devlet biçimlerini, sömürgeciliğin deyişik versyonlarını akıldan çıkarmamamızın önemli olduğubnu anlatıyor. Filistin konusunda sistemin kurdurtulan devlet le nasıl bir halkı sürgün ve katliyamlarla başbaşa braktğı yetmişyedi yılın birikimini aktarmaktadır. Devletin banbaşka tanımla sunulması veya batının demokraqtik gösterişlerini Gazle katliyamı yerlebir yaptı. Öyle bir yaptı ki insanlar katlediliyor, hastahane, okul, öçocuklar vurulurken dahi “güvenlikn nedeni, terörle mücadele” diye yuturmaya hala çalışılınıyor. İngiltere bu konuda olayın günümüze gelmesindeki önemi mutlaka beynimizde kalması ve uyarıcı olması önemlidir. Algılarla aldatılma ve kulanılan apltallar yerine konulma acısı da yeniden sahnede oyunlaştırıldı.
Kısaca, İngiltere kendi oluşturduğu ve Ortadoğu hesaplarıylan sömürgesel biçimlendirme tarihinin birleşerek günümüze gelişini izliuoruz. Gazle katliyamının İsrail cepesinin de mimarı bizat batı emperualist kolektif yapıdır. İsrail kurdurtulurken alınan Güvenlik konsey kararları uygulatılıp, Filistinliler vatansız veya sürgünleşirken, daha sonra alınan Filistin devleti kararları ise hiç uygulanmadı. Olayların n bgünümüzen geliş biçiminde ingiltereği unutmamak gerekir. Tıpkı Kıbrıs gerçeğinde olduğu gibi. Unutulduğu şu basit tutumla anlaşılıyor: bir İngiltere yetkilisi konuşunca sanki onların hiç katgısı yokmuş gibi onlara hemen sarılınıyor. Son dip not. Ersinn Tatar hikayesini hatırlarmısınız? Nasıl oldu da İnterpol tarafından aratılırken, birden silindi. Bu soru dahi saraydaki kişinin gelmesinin neden yolunu açtığı durumu dahi inngilterenin dikatle izlenmesinin önemini kanıtlamaktadır.
