Kelepçelenmek, özellikle başkalarının önünde kelepçeli bir şekilde teşhir edilmek onur kırıcı bir durumdur. Kelepçelenmek çaresizliği o kadar bir anlatır ki, birçok şarkıda çaresizliği anlatmak için de kullanılır.
Kelepçelenmek kişi üzerinde hem fiziksel hem de psikolojik sıkıntılar da oluşturabilir. Bu durumda, kelepçelenmeyi toplumsal bir mesele olarak kabul etmek gerekir. Birçok meselede olduğu gibi biz toplum olarak bu konuyu da pek tartışmadık. Siyasilerimiz de bu konuyu pek dert etmedi.
Türkiye dahi birçok ülkede hangi hallerde kişilerin kelepçelenebileceği mevzuat tarafından belirlenmiştir. Kelepçelenme yapılabilmesi için, ilgili kişinin kaçma tehlikesi olması veya kendine ya da başkalarına zarar verme tehlikesi olması lazımdır.
Bizim hukuk sistemimizde ne yazık ki kelepçe kullanma ile özel bir düzenleneme yok. Bu konuda polis örgütüne geniş yetki verilmiştir. Polis Örgütü Yasası’nın 8.(14) maddesine göre Mahkemelerce çıkarılan tutuklama emirlerini uygulamak polis örgütünün görevleri arasındadır. Fasıl 155 Ceza Muhakemeleri Yasası’nın 9.(2) maddesine göre, tutuklanacak kişi, tutuklama çabasına şiddet kullanarak karşı geldiği takdirde, tutuklamayı yapmakta olan polis memuru veya öteki kişi tutuklamayı gerçekleştirmek için gereken her yola başvurabilir. Ancak, bu fıkranın içerdiği hiçbir kural, ilgili koşullar altında makul veya suçlunun tutuklanması için gerekli olandan fazla bir güç kullanılmasını haklı gösterdiği anlamına gelmez.
Polis Örgütü’nün çok kez yetkilerini kötüye kullandığına şahit olduk. Bu durum hem polis olmayanlara karşı hem de polis örgütü içinde yapılan ayrımcılık şeklinde de olabilir.
Uygulamanın nasıl olduğuna baktığımızda Polis Basın Subaylığı’nın 16/7/23 tarihli açıklaması bize ışık tutabilir (https://www.kibrispostasi.com/…/n479798-polisten….)
Bu açıklamaya göre, Polis Örgütü, Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına giren suçlarda zanlı veya sanıklara kelepçe takmaktadır. Bu bağlamda, kaçma veya kendinize ya da başkasına zarar verme tehlikeniz olmasa dahi bu uygulamaya zanlı ve sanıklar mahrum kalacaktır.
Kaçma veya kendinize veya başkasına zarar verme tehlike verme kriterinin uygulanmamasına verebileceğimiz diğer bir örnek de vicdani retçilere kelepçe takılmasıdır. Vicdani retçiler şiddet karşıtı oldukları gerekçesiyle seferberlik hizmetini reddettiler ve bu hizmeti yerine getirmek yerine hapis cezası dahil verilecek her türlü cezaya razı olduklarını belirttiler. Yani kendi gönülleri ile cezaevine gitmeyi kabul eden kişilere dahi kelepçe takıldı.
Tüm bunlar olurken neredeyse kimse ses çıkartmadı. Şimdi bizim yakın çevremizin başına gelince, hem de bu yakın çevremizdeki kişinin bu konunun üzerine gitme imkânı varken gitmemiş olduğunu da düşündüğümüzde bu tepkiler için açıkça geç kalındı.
Umarım şimdi yaşananlar fırsat olur ve kelepçelenme konusunda yasal bir düzenleme yapılır.