Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Küresel Haklar Endeksi’ne göre tüm dünyada işçi hakları saldırı altında. Türkiye en kötü 10 ülke arasında.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve öncesinde Uluslararası Hür Sendikalar Konfederasyonu (ICFTU) uzun yıllardır farklı ülkelerdeki hak ihlallerini raporlayarak işçi hakları açısından küresel bir resim ortaya koyuyordu. Son 10 yıldır ITUC, Küresel Haklar Endeksi’ni yayımlıyor. Endeks ile amaç ülkeleri, bölgeleri veya yılları kıyaslayabilmek, eğilimleri ve yöntemleri ortaya koymak, hak ihlallerini kategorilere ayırmak. Raporun yazılı bir metnin yanı sıra interaktif bir haritayla da incelemek mümkün.
149 ülkeyi kapsayan araştırmada işçiler için en kötü 10 ülke içinde Türkiye’yle beraber Bangladeş, Belarus, Ekvator, Esvatini, Filipinler, Guatemala, Myanmar, Mısır ve Tunus yer alıyor.
Rapora göre işçi hakları bütün dünyada saldırı altında. Temel sendikal haklar gasp ediliyor. İşçilerin hak arayışları, hapis cezalarıyla ve tazminat cezalarıyla engellenmek isteniyor.
Hak ihlalleri sınıflandırıldığında belki de en önemlisinin grev hakkı olduğunu söyleyebiliriz. Bu en temel sendikal eylem, fiili veya yasal biçimlerde engelleniyor. Grev hakkının tehdit altında olduğu ülkeler arasında Kanada, Belçika ve İngiltere bile var. Toplu sözleşme hakkı ve toplu pazarlık hakkı sınırlandırılmak isteniyor. Sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı gasp ediliyor. Dolaylı görünen ama giderek yaygınlaşan bir başka durum ise “adalete erişim hakkının ihlali”. İşçilerin adalete erişimi engelleniyor, iş hukuku davaları çok uzun sürüyor. Diğer yandan, olağan sendika etkinlikleri yasaklanıyor. İşçilerin hak arama eylemleri gözaltı, tutuklama veya şiddet ile engelleniyor. Şiddet olayları cinayete varıyor, sendikacılar öldürülüyor.
Her yıl olduğu gibi 2023’te de Kolombiya’da çok sayıda sendikacı katledildi. Bu sene Ekvator’dan da kötü haberler aldık. Güney Amerika’daki ülke, demokrasi ve yurttaş hakları talepleriyle kitlesel gösteriler sahne oldu. Bu toplumsal hareketlere yerli halkların örgütleri ve sendikalar öncülük etti. Eylemler sırasında 5 sendika üyesi işçi hayatını kaybetti. Benzer şekilde Swaziland’da (ya da yeni ismiyle Esvatini’de) insan hakları ve iş hukuku alanında faaliyet yürüten aynı zamanda sendikaların avukatı olan Thulani Maseko bir suikast sonucunda öldürüldü.
Hindistan, B.A.E. gibi ülkelerde organize sanayi bölgelerinde çalışan işçiler sendika kuramıyor. Körfez ülkelerinde göçmen işçilerin pasaportlarına el konuluyor. Bu ülkelerdeki Kafala sistemi köleliğin yasallaşması anlamı taşıyor.
Sendikal hakların geleneksel olarak güvence altında olduğu Hollanda’da bile toplu sözleşme ve toplu pazarlık hakkının daraltılmasına yönelik uygulamalar görüldü. Bazı ülkelerde sendikalar kapatıldı veya kuruluş başvuruları reddedildi. Belarus, bağımsız sendikal hareketin temsilcisi olan BKDP’yi yasakladı ve yöneticilerinin neredeyse tamamını tutukladı. Hong Kong Sendikalar Konfederasyonu (HKFTU) yasaklandı, genel başkanı ve ailesi tutuklandı. Hem Belarus hem Hong Kong sendikaları sürgünde dayanışma dernekleri kurarak faaliyetlerine devam ediyorlar.
YENİ TOPLUMSAL SÖZLEŞME
Son 2 yılda pandemi, ekonomik kriz, iklim krizi ve Ukrayna Savaşı’nın tetiklediği enflasyon ve enerji krizi işçiler için geçim sıkıntısı krizi anlamına geldi. Fiyatlar artıyor ve işçilerin alım gücü düşüyor. İşçiler, maaşların yükselmesi çalışma koşullarının iyileşmesi talebiyle eylem yaptıklarında demokrasi ve insan haklarının da kriz içinde olduğunu görüyorlar. Bazı ülkelerde doğrudan şiddet bazı ülkelerde yasal mevzuat aracılığıyla işçilerin ifade özgürlüğü ve kolektif eylem hakkı gasp ediliyor.
Bu dengesizlik karşısında ITUC yeni bir toplumsal sözleşme talebini öne sürüyor. Gerek işyeri gerek ülke gerekse küresel düzeyde işçilerin sesinin duyulması gerektiğini vurguluyor. Bunun için anayasalar yeniden yazılmalı, Birleşmiş Milletler’in işleyişi düzenlenmeli hatta şirketlerin yönetim biçimleri değişmeli. İşçiler her düzeyde yönetime katılmalı.
ITUC’a göre iklim krizine karşı çözüm aranırken krizden etkilenen yoksul halklar ve işçiler söz sahibi olmalı. Yapay zeka ve teknolojik gelişmelerde işçilerin talepleri dikkate alınmalı. Kamusal sağlık ve sosyal güvenlik sistemleri güçlendirilmeli.
ENDEKS TARTIŞILIYOR
Bu tür uluslararası raporlar genelde yazılır ve rafa kalkar. Ama Küresel Haklar Endeksi’nin bazı somut etkileri de oluyor.
Örneğin, Meksika geçtiğimiz yıllarda en kötü 10 ülke arasında yer alıyordu. Inter-Amerikan Kalkınma Bankası (IADB) Meksika’ya kredi vermek için rapordaki yerinde iyileşme koşulu öne sürdü. 2020-21 yıllarında reformlar yapan Meksika, işçi hakları ve sosyal haklar konusunda iyileştirmeler yapınca tekrar kredi alabildi.
2019 yılında en kötü 10 ülke arasında yer alan Brezilya’da meclis Endeksi konu alan özel bir oturum düzenledi. Bu dönemde Lula henüz seçilmemişti, Bolsonaro dönemi devam ediyordu. Değerlendirmelerin ardından reform süreci başladı. İngiltere’de benzer şekilde Avam Kamarası’ndan özel bir oturum düzenlendi. “Sendikaların beşiği olan ülkenin, düzenli hak ihlalleri yaşanan ülkeler arasında üstelik Avrupa’nın en kötülerinden biri olması” siyasetin gündemine geldi.
Türkiye’de de rapor basında geniş yankı buluyor, zaman zaman muhalif milletvekillerinin soru önergelerine konu oluyor ama resmi makamlar veya ilgili bakanlıklar düzeyinde henüz karşılık bulmadı.
TÜRKİYE YİNE EN KÖTÜ 10 ÜLKE ARASINDA
Türkiye, her yıl olduğu gibi 2023 yılında da, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan Küresel Haklar Endeksi raporunda işçi hakları açısından en kötü 10 ülke içinde yer alıyor. Rapor ülkeleri sendikal hakların durumuna göre sınıflandırırken Türkiye “hakların güvence altında olmadığı ülkeler” kategorisinde bulunuyor. Grev yasakları/ertelemeleri, sendika üyelerine yönelik keyfi gözaltılar/tutuklamalar ve sistematik sendika düşmanlığı gibi nedenlerle bu özel konuma sahibiz.
Rapora göre, Türkiye’de sendikalara yönelik saldırılar devam ediyor. Sendika etkinliklerine yönelik polis müdahalesi ve keyfi gözaltı işlemleri sistematik haldedir. Ayrıca şirketler sendika üyesi işçilerini işten atmayı bir yöntem olarak kullanıyor.
Endeks, sendika etkinliklerine yönelik engellemeleri örnekleriyle verilirken DİSK ve KESK etkinlikleri dikkat çekiyor. DİSK Genel Sekreter Yardımcısı Fahrettin Engin Erdoğan’ın depremzedelerin durumuna dikkat çekmek isteyen bir basın açıklaması sırasında gözaltına alınması ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması raporda özel olarak belirtilmiş.
Rapora göre bazı işçi kesimlerinin sendika kurmalarının veya sendikaya üye olmalarının engellenmesi küresel bir trende dönüşmüş durumda. Bazı ülkelerde göçmenler, ev işçileri, dijital platform çalışanları, serbest ticaret bölgesi, özel sanayi sitesi işçilerinin sendika kurmaları yasak. Türkiye bu bölümde de yer alıyor çünkü bazı kesimlerin sendika kurması tamamen yasak ve mültecilerin sendikalara üye olmasının önünde önemli engeller bulunuyor.
Tüm dünyada işçi hakları kötüye gidiyor. Türkiye bunun sadece bir parçası ancak Türkiye, OECD, G20 içinde ve Avrupa bölgesindeki en kötü ülke. AB’yle yakın ticari-siyasi-kültürel ilişkileri bulunan bir ülkenin bu durumda olması şaşırtıcı. Türkiye’nin Bangladeş gibi ülkelerle yan yana olması üzücü.
Yasal mevzuat ve toplumsal eylemlere polis müdahalesi dışında şirket bazında hak ihlalleri de raporda konu ediliyor. Mesela bir tekstil fabrikası önünde hak arayışı için nöbet eylemi gerçekleştiren işçilere yönelik zehirleme girişimi raporlanmış durumda. Kendi ülkesinde sendikalarla iyi ilişkiler içinde olan ama Türkiye’de yatırım yapınca sendikal hakları ihlal eden şirketler dikkat çekiyor. Küresel kapitalizmin en bilinen markalarından birinin 2023 yılı içinde DİSK’e üye olan işçileri işten çıkarttığı raporda hatırlatılmış.
Sonuç olarak, Türkiye hakların güvence olmadığı, sistematik sendika düşmanlığının devam ettiği, keyfi tutuklamaların yaşandığı bir ülke olarak işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasındaki yerini bu yılda korumuş durumda.
DEMOKRASİ SALDIRI ALTINDA
ITUC Genel Sekreteri Luc Triangle rapora ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“2023 ITUC Küresel Haklar Endeksi, demokrasinin temellerinin saldırı altında olduğuna dair şok edici kanıtlar sunuyor. İşçi haklarının korunması ile herhangi bir demokrasinin gücü arasında açık bir bağlantı vardır. Birinin erozyonu, diğerinin bozulması anlamına gelir.
Bu, Endeksin 10. baskısı ve 2023 sonuçları bunun ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Hem yüksek gelirli hem de düşük gelirli ülkelerde, çalışan insanlar tarihi bir yaşam maliyeti kriziyle ve kurumsal açgözlülüğün yol açtığı sarmal enflasyonla karşı karşıya kalırken, hükümetler ücret artışlarını toplu olarak müzakere etme ve grev eylemi yapma hakkına baskı yaptı.
Eswatini’den Myanmar’a, Peru’dan Fransa’ya, İran’dan Kore’ye, işçilerin çalışma haklarının korunmasına yönelik talepleri, işverenlerin muhalefetiyle ve hükümetin kayıtsızlığıyla karşılandı ve muhalefetleri, devlet güçlerinin giderek artan acımasız tepkileriyle karşılandı.”
KÜRESEL DİRENİŞ ENDEKSİ
Küresel Haklar Endeksi, bir hak ihlalleri olduğu kadar bir direniş raporu. Cinayete varan baskıları yazıyor ama aslında direnişleri raporlamış oluyor. Çünkü rapor her türlü baskıya rağmen sendikaların varlıklarını sürdürdüğünü ve uluslararası düzeyde iletişim halinde olduklarını gösteriyor. Tablo karamsar ama sendikacılar profesyonel iyimserler olmak zorunda. Direnişe devam…
Kıvanç Eliaçık – DİSK Uluslararası İlişkiler Müdürü