Türkiye cumhuriyetinin yüzüncü yılına geldik. Bundan önce birçok ülkenin benzer kutlamalarına tanık oldum. Hat da Türkiyenin elinci yıl dönümünü de direk yaşadım. Ozaman, gün veya yıl nedeniyle birçok etkinlik yapıldı. İlgili simgenin kulanım etiketleri için yarışmalar oldu. Benim okudğum lise dahi Elinci yıl lisesi adını almak için çok uğraştı. Tartışmalar ve geleek için devam veya devletin yeniden dömüşülmesi sorguları peşpeşe her yerde yapıldı. Dünyadaki örneklerde de hele de yüzüncü yılda, daha uyşılın başından tartışmalar, kutlamalar ve hedeflerle dolu seneği dolduruyorlardı.
Fakat, Türkiye yüzüncü yılında böylesi bir yaşamsal gerçek oluşturmadı. Aslında net olan gerçek, rejimin deyişirken kurulan cumhuriyet yapılarındaki deyişimlerin de direk etkisi oldu. Yılın yaşanmasında dahi ortak paydaşlık oluşmadı. Devlet başka telden çalarken, muhalefet ve belirli örgütler banbaşka cumhurieytden söz edilmekteydi. Bu karmaşaya bir de alınan kararlar ve yapılan son Filistin mitingi ile de farklı bakışların nedenli derin olduğu da anlaşılmaya yetiyordu. Zaten, ekranları dolaşırken, her akranın başka cumhurieytden bahsederken, konulan ilkelerin dahi nasıl farklılaştığını da anlarsınız. Çizilen yarındaki yol ise cumhuriyet mi yoksa başka bir rejim mi sorularına da yanıt vermeğe yetiyordu.
Son Can Atalay olayı veya imamların önce çevre deyerleri adıyla sonra gençil deyerleri konularak imamların direk eğitim kurumlarına görevlendirilmeleri, hukuk ve laiklik ilkelerinin nerelere gelindiğinin basit ama anlamı ifadeleridir. Hele de laiklik derken, son tüm açılışlarda dahi dualalrın kulanılması veya fetih hubelerin okunması da yüz yıl önce konulan laiklik ilkesinin nereye geldiğinin de işaretidir. Hemen ekleyelim: elli yıl önce böylesi konular hiç yoktu. Sadece şu önemli durum açıklanıyordu: Nazım Hikmet kurtuluş savaşı için en iyi şiirleri yazarken, vatan hayini ilan edilirken, Atatürk devrimlerine karşı çıkan, Mısıra kaçan Mehmet Akif ise ders kitaplarında okutuluyor kıyası vardı.
Bir başka nokta da, batı her konuda olduğu gibi, bu alanda da kendi gözlüğü ile bakıyor. Türkiyeği yeni sömürge kriteriyle yaşatırken, son Ekonomist dergisindeki yazıda AKP Atatürkçülüğü vurgusu önemlidir. İlgili yazıyı BBC Türkçede okuyunca, nasıl algı oyunları yapıldığını da daha kolay anlarsınız…
Kısaca, Türkiye cumhurieyti yüz yaşında. Ama, son gelişmelere bakarsak, konulan tüm projelerde başarısızlık var. Şu andaki resmi idoloji ise resmen hedeflerin nasıl nerelerre yönlendiğini da anlatmaya yetiyor. Aynen Kuzey Kıbrısa da yansıyor. Dün Türkiyeden daha da laik lafları ezberi söylenirken, şimdi Kıbrısta hiç alışılmamış tarikat diayrı olunacak derecede teslimiyet kültürel ö işbirlikçiliğin gelişmesi kısgacında gidiyoruz.