Günlerdir karanlık yeni tarih tanıklığı yapıyoruz. Öyle dolanbaçlı falan da deyil. Açıkça, İsrail resmen Gazzedeki insanları yok olma veya sürgün ikileminde zorluyor. Su dahi vermiyor. Gıda başka bir utançlık. Hastahaneden okula her yer bombalanıp yerlebir ediliyor. Birileri de konudan uzak, elinde deyneklerle harita oyunu oynanıyor. Emperyalist devletler ise sıraya girip desteklerini ilan ediyorlar. Oysa onca saklamaya karşın olay net: yaşanan tarihsel yaratılan ve kurdurtulan İsrail devletinin sonucu Filistin sorunudur. Öyle şu veya bu klişe sığıntısıyla konu örtülemez. Öncelik bu vahşeti durdurma ile Filistin sorunun çözümü iken, banbaşka klişelerle katliyama destek veya saptırma oyuncaklarıyla bizi algı tutsaklığı yapıyorlar. Hamasın yanına radikal veya terörist simgesi koyup kocaman soykırıma giden yolu yok saydırtma başarısı ne yazık oldu. Biz onu bunu deyil de gerçekten Filistin sorunu temelinde konuyu konuşmamız ve gücümüz yetiyorsa, en azından israile karşı protestolar yapmamız şart.
Şu anda dünya Gazze denilen, dar şeritde olanlarla gündemlere takılıyor. Resimler çok vahşi. Kulanılan ifadeler ise saçmasapanlığı dahi aratmıyor. Yer Gazze, dünyanın en yoğun nifusun yığıldığı yer. Hem vuruluyor, hem ambargolarla gıda ve sudan dahi yoksun brakılıyor yetmezmi i gibi de onca katliyam havasında, insanlara kaçmalarını ve vatanllarından kopmalarını çağrılıyor. Üstelik Gazzeliler Kırksekizde yine İsrail kurulurken ki yaptığı vahşet sonucu Filistin topraklarından kaçarak Gazzede üstüste ayaşamak zorunda brakıldılar. Bir daha yerlerine dönmediler. Şimdi de Gazzenin Güneği denip, aslında Gazzeden Mısıra kaçmaları önerilmekte veya ölümle karşılaşma durumları açıklanıyor. Dünya da hala en başta bizim de destek bekleyip çözüm fonla övündüğümüz ABD ve AB olmaktadır.
İsterseniz, bu makalemi de size Gazze acı ve ibretlik tarihinden kısa notlarla bilgilendirme yapayım.***
Kırksekizde Filistin toprakları B.M. kararlarıyla da darmadağın edilip, İsrail devleti Kurdurtulurken, birçok Filistinli de yerlerinden yurdundan oldu. İsraile verdikleri topraklar dışındaki Filistin yerlerini de Arap ülkelerine paylaştırdılar. Batı Şerya Ürdüne ve Gazze de Mısıra verildi. Kaçan Filistinliler de Gazze şeridine sığındılar. Nifusun çok üstünde göçmen mülteci geldi. Ama, acılar bitmiyordu. Atmışyedi savaşında İsrail Gazze’yi Mısırın elinden alır. Batı Şeryayı da aynen Ürdünden ele geçirir. O günlerde toplanan Güvenlik konseği kararıyla israilin işkal etiği Batı Şerya ve Gazzeden çekilip ta Kırksekizdeki kararla alınan Filistin devletinin kurulması kararını aldı. Hiç uygulanmadı. Tam Aksi yerleşimlerle daha da ilhaklaşma yayılma politikası devam edildi.
Gazze konusu Camp David anlaşmasında fazla konu edilmedi. Mısır İsrail görüşmelerinde Atmışyedi savaşında alınan Sina yarım adası geri verildi. Fakat, Gazze üzerinde Mısır diretmedi. İlerde kurulacak Filistin bağımsız devleti toprağı olma beklentisinde idi. Gazze ise yığılan isran nifusuyla adeta açık hapisaneğe dömüştü. Denizden ve karadan abluka altındaydı. Yine de Filistin direniyordu. Gazzeğe yerleşimler kuruldu. Fakat, tutmuyordu. Bedeli çok acıydı. İkibinbeşte İsrail sonunda Gazze açık işkalinden vaz geçti. Hat da akılda olanlarla yerleşimcileri İsrail ordusu zorla çıkartı. Bir yıl sonra Yapılan işkal altı İsrail deki Filistin seçimlerinde Hamas kazandı. İsrail de buna karşılık Gazzeği kuşatı. Gazzede Hamas güçlüydü. Batı Şeryada da ELfetihti. Hamasın meclis çoğunluğunu kırmak için İsrail ilgili örgütün vekilerini resmen tutuklatıp azınlığa çevirdiler. Gazzeği de kuşatıp adeta açık hapisaneğe çevirdiler. Dilendiği anda da füzeler yağdırıldı, denizden dövüldü, bölgeğe girişleri engeledi. Yiyecek sıkıntısından su vermeği kısmaya dek önlemler alındı. Yığılan nifus ise oldukça zor şartlarda yaşıyordu. Mısır da buna uydu. Tek açılış kapısını da çok dönemde kapalı tutu.
Bu koşulalrda yine de yaşama devam eden Gazze, şimdi yeni bir tarihi felaket dödnemecindedir. İsrail resmen daha önceleri de sürgünleştirip Gazzeğe sıkıştırdığı halkı, bu defa Güney imgesini kulanıp, aslında Mısırn elindeki çöl alana kaçmalarını dayatıyor. Bir anlamda ikince felaket dönemi olarak da atlandırılmaktadır. Birçok Filistinli füzeler karşısında yine de hala ikinci kez sürgün felaketine gitmeeceklerini vurguluyor. Ama, İsrail yıkıyor. Yerlebir ediyor. Açık kararını da belirtiyor. Gazzenin artık etnik temizlikle karşılaşacağını haykırıyor. Dünya ise izliyorun da ötesinde destek veriyor. Tarihi Gazze dramı da yeni etnik temizlik sürecinde yarınının karanlık günlerini bekliyor.
Mısır ise endişede. Bukadar mülteciği alsa vat almasa vay. Yeni göç dalgasıylan adeta yeni bonbayı da kucağında bulacak. Birçok çevenin de gözü nedenle Mısırda. Ama, İsrail füzeleri yağıyor. Çocuk falan dinlemiyor. Aslında İsrail bu düşüncede olduğunu hep yakın dönemde söylüyordu. Batı Şeryada yerleşimlerle Filistinlilere nefes aldırmayacak ve Gazzeği de etnik temizlikle yeni statüsündeki ilhaklaşma sürecine sokacak politik duruşu açıktı.
Kısaca, Gazzede yeni soykırım tarihi sayfaları yazılmaya başlandı. Etnik temizlikle Filistinliler yeni vatansızlaşma katılımına eklenecek. Bir zamanlar Güvenlik konseği kararıyla kurulacak Filistin devleti olgusu artık gündemde yok. Devamında israilin şimdiden Lübnan ve Suriye üzerinde de karabulutları dolaştırmaya başladı. Kurdurtulan ve siyonis devlet, hala yayılmaya devam ediyor. Normal olmayan devletin normal davranışı elbet olamazdı. Ama kurulurken uluslararası hukuk denilirken, şimdi o hukuktan da söz eden yok. Sosyalist hareketlrein eksikliğinin en acı hissedildiği günlerden geçiyoruz. Herhalde bunu en iyi düşünmese de Filistin ve özellikle Gazze yaşamaktadır. Buda ibretlik seçeneksiz politik tarih dersidir.