Artık Türkiye cumhuriyetinin kuruluşunun yüzüncü gününe günler kaldı. Hala konuylan alakalı önemli durumlara raslanmıyor. Oysa bir devlet hele de kuruluşunun yüzüncü yılına geliyorsa, mutlaka tartışmalar yapılırdı. Deyerlendirmelerlen asrı dolduran ömrü üzerine dersler ve gelinen aşama konuşulurdu. Kutlama tören ve eleştiriler yapılırdı. Yüz yyılın asırlık zaman anlamı da varken, Türkiyede pek de durum bmöyle deyildir.
Halbuki TC kuruluşunun elinci yılında yıl içinde epey deyerlendirmeler, anlamı kutlamalar yapıldıydı. Elinci yıln ismini almak iiçin epey yarışma gerçekleştirdi. Benim okudğum lise de Elinci yıln ismini almak için çok uğraştı. Ayrıca, Türkiyenin kuruluuşn elinci yılı , Oniki martınn da sivil döneme geçiş yılı idi. Bu anlamla Cumhurieyet, epey zamana yayılarak konuşturulup kutlandı.
Şimdi, hem de bir asrı doldurmasına karşın, pek de öyle hava yok. Tam aksine, birçok görüş Cumhuriyet rejiminin gerisine doğru da gidildiği inancı vardır. Önemin benimsetilmemesinin de nedeni, yaşanan olumsuz direk gelişmelerin rolundan söz ediliyor. Cumhurieyti savunan özellikle Kemalistlerin belirli kısmı sistemleşip gericileşme rotasına girmesi de konunun önemine göre tartışılması veya kutlanmasını da engelemektedir.
Cumhuriyet kurulurken, Sultanlık kaldırıldı. Halifelilik fes edilip laikliğe geçildi. Başta tarikatlr, tekeler de kapatıldı. Birçok döneme göre reforum veya devrimler de gerçekleştirildi. Özellikle harf devrimi ve kadına yönelik kararlar önemliydi. Bunlarn padişahlıktan cumhuriyete geçişteki önemli adımlar olarak tarihe yazıldı.
Eğitimde en başta harf devrimi ile karma okul yapısı eski rejime vurulan önemli darbelerdi. Ayasofya Camisinin bir bölümü de uluslararası kültürleşme adına müze yapıldı. Yeni rejim cumhuriyet adıyla üst yapıdan başlayan bir kendine has kurunlaşma vve kültürle yerleşmeğe çalıştı. Ünüter devlet kimnliği ile Türkiye devlet nanlayışını oluşturdu.
***
Aradan yıllarn geçti. Bir asrı tamamlıyor Türkiye cumhuriyeti. Projeler ortaya kondu. Sultanlığın kaldırılıp cumhurieyt nilan etme, üniter devlet anlayışı, batılılaşma, laiklik gibi hedefler kondu. Buna dahalarını da eklemek mümkün. Bu dört temel artık bir asrın sonunda deyerlendirilmesi önemlidir. Onca zamanda gelinenn yern kıyaslana bilecek durumdadır. Örnneğin, laiklik denilirken en başta diyanet makamının geldiği yer, okullardakin son eğitim durumu, yönetimin resmenn dini direk kulanarak siyasallaştırılma uygulamaları dâhin erden nereye veya hedef ne oldu sorusuna çok basit verilecek yanıtlardır. Hele yasaklanan tarikatların brakın varlığını, iktidardaki yerini anlama dahi kafalarda önemli sorulara yanıt verecek değerlendirmelere yeter ve artar. Hele de siyasal yöneliş le birlikte, resmen batılılaşma ve moderinleşme mi yoksa gericileşme ile ortadoğulaşma mı sorularının kıyasına yardımcı olmaya yeter ve artar.
Sadece birkaç örnek, olan zaman dilimi, başarı veya neden sorularının anlaşılmasına yeter ve artar. Üstelik net şekilde cumhuriyeti sorgulayan tutumlar da artık netleşmektedir. Kulanılan politik argümanlar, kültürel yeni hegemonya arayışları sanki yarının hangi Türkiye hedeflerini de ortaya koymaktadır. Bir ufak örnek de Ayasofyadan: Ayasofya camisi müzi bölümü sancısız şeklinde eski Osmanlı dönemi dönemine çektirildi. Hem de uluslararası kurallara ve kültür anlaşmalarına karşın. En başta Kemalistler hiç karşı çıkmadı. Nerede ise kimisi de teşvik etmekten n geri durmadı. Senin elini mi tutan muhterem lafları dahi söylendi.
Şimdi, sözü fazla uzatmayalım. Türkiye cumhuriyetinin kuruluşuna günler kaldı. Türkiyede olanlar net. Buraya gelişleri de tartışmasız yansımadır. Hiç de karşı çıkan da yok. Halbuki önem nedeniyle sadece ilgili gün deyil, genel yıln içinde kutlamalar, tartışmalar ve sorgularla anlam ve eksikliklerin gündemleşmesi gerekirdi. Eğer konuyla alakalı önem kabulleniliyorsa. Bir Malazgit savaşı derecesinde şimdiye kadar önemsenmedi Cumhurieytin Yüzyılı. Onun için cumhuriyet sorgulanması deyil cumhuriyet öncesi rejim durumları gündemde. Ozaman devrim veya reforum denilenler, şimdi teker teker geriye alınıyor. Hele de kadın konusun bir başka oluyor. Okularınn karma eğitimi dahi tartışmada. İmamların eğitime sokulması veya diyanetin etkinliğinin mezhep üzerinden artışın laikliğin de nereye geldiğini gösteriyor. Dış politika mı: Kuzey Suriyeden Kuzey Kıbrısan bakın. Herşey ortada.
Kısaca, Türkiye cumhuriyetin yüzüncü yılındadır. Pek de öyle bir ortam yok. Tartışılanlarla yüz yıl öncesine bakınca, bizi tersinden yönelişe dek getirir. Kaldırılan ve kalkması gereken denilenler, şimdi uygulama ile yeniden gündemde. Diyanetin gücünden tu8tun kulanılan siyaset istenen kültürel hegemonya ve dış politika alanında her yerde bunu yakalarsınız. Konulan projelerin şimdi başarısını da test etme geniş zaman dilimi var. Çok yönlü değerlendirmelerle yanlışlar ve gidişatı da yakalayarak konunun konuşulması şart. Tam tersi her şeye yasak ve gericileşme ile yapı yeni rejimi dönüştürmeğe devam ediyor.