Ukrayna’ya askeri ve ekonomik destek sağlamaya devam etme yönündeki siyasi istek hem ABD’de hem de Avrupa’da aşınmaya başladı. Bu koşullar, Ukrayna ve ortaklarının izlediği mevcut stratejinin kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Amerikan Dış İlişkiler Konseyi’nin dergisi Foreign Affairs Batı cephesinde oluşmaya başlayan savaş yorgunluğunu bu sözlerle dile getiriyor.
Bir süredir benzer satırları pek çok yayın organında hatta liderlerin söylemlerinde görmek mümkün. Özetle savaşın “pat” halini aldığı, tarafların hamlelerinin durumu değiştirmekten uzak, mevcut durumun bu nedenle sürdürülemez olduğu dillendiriliyor. Benzer yorgunluğun Rusya kanadında da olduğunu söyleyelim.
Şaşırtıcı değil. İki yıla yaklaşan savaş ağır bir fatura çıkarmış durumda. Batılı güç merkezleri yaşananlardan pek çok yanıyla memnun olsalar da savaşın yol açtığı yan etkiler bu güçlere mevcut pozisyonu sorgulatmaya itiyor.
‘KOLEKTİF EMPERYALİZM’
Elbette ki, bu sorgulama, savaşı uzun yıllara yayarak Rusya’yı zayıflatma hesapları içerisindeki “kolektif emperyalizm”in ana stratejisinde bir değişiklik manasına gelmiyor. Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeler gidişatın daha da uzayacağının sinyallerini verse de söz konusun olan taktiksel birtakım hamleler.
Soğuk Savaş sonrası dönemin en önemli jeopolitik kırılması olan Ukrayna Savaşı’nın ortaya çıkardığı sonuçlar, sadece Avrupa’yı değil, küresel sistemi derin şekilde etkiledi. Savaşın yıkıcı etkileri tüm dünyada kalıcı hasarlar yaratırken, artçı sarsıntıları tüm hesapları alt üst etti.
TRANSATLANTİK ÇATLAK
Hesaplar çarşıya uymadı. Savaşın ilk gününden bu yana Ukrayna’ya sınırsız destek sunan Batı cephesinde işler sarkmaya başladı. Rusya’nın kuşatılması, silah endüstrisinin kârları, ittifakların yeniden dizayn edilmesi gibi etmenler ABD için istenilen durum olsa da Transatlantik İttifak içerisinde bu konuda iki eğilim mevcut.
Avrupa kanadı: İttifakın Avrupa kanadı savaşın bir an önce sona ermesinden yana tavır sergiliyor. Almanya-Fransa aksı iç kamuoylarının da basıncıyla bir orta yol arayışında. İspanya-İtalya gibi Akdeniz ülkeleri desteğe rağmen başından bu yana savaşa belli bir mesafede.
Anglo-Sakson cephe: ABD ve İngiltere savaşın uzamasından daha da yana. Bu yönde politikalar izliyorlar. Ancak “Anglo-Sakson emperyalizmi” içerisinde de çatlak sesler oluşmaya başladı. Amerika’da Cumhuriyetçiler itirazlarını artırıyor. Cumhuriyetçi Parti’de büyük miktarlarda daha fazla yardım sağlanmasına yönelik muhalefet büyüyor ve şu ana kadar Biden yönetiminin yeni fon talepleri engelleniyor.
UKRAYNA İÇİN GİZLİ PLAN
Batı’nın planlarına dair Alman Bild gazetesi 25 Kasım günü “Ukrayna için gizli plan” bşalığıyla çarpıcı bir haber yayınladı. Haberde ABD Başkanı Joe Biden ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un devreye girdiği kaydediliyordu.
A Planı: Ukrayna’nın Rusya karşısında daha fazla silaha ihtiyacı olduğunu, ancak Batı’nın ‘başka planları’ bulunduğunu yazan Bild’e göre, Ukrayna’ya en fazla silah sevkiyatı yapan iki ülke olan Almanya ve ABD, Kiev’i dolayı yoldan “silah sevkiyatı üzerinden” Moskova ile müzakere masasına oturtma niyetinde.
B Planı: Şayet “A planı” tutmazsa, taraflar arasında anlaşma olmaksızın savaşı donmuş bir çatışmaya dönüştürmeyi amaçlayan “B Planı” devreye sokulacak.
Kiev yönetimini A Planı’na ikna etmek için de “Ukrayna’ya mevcut cephe hatlarını koruyabileceği kadar silah sevkiyatı yapılacak.” Biden-Scholz Planı’na göre bu sayede de Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, durumun çıkmaza girdiği cephede savaşı ilerletmenin mantıklı olmadığı sonucuna varacak!
SAVAŞ FONLARI TÜKENİYOR
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, 11 Ekim’deki açıklamasında “ABD’nin Ukrayna’ya sonsuza dek askeri yardım sağlamayacağını” söyledi. Kirby 15 Kasım’da ise, üzerinde anlaşmaya varılan fonların tükenmesi nedeniyle Kiev’e yapılan yardımın azaltıldığını belirtti. Batılı destekçileri arasında oluşmaya başlayan Ukrayna yorgunluğu, Kiev’e destek akışını olumsuz etkiliyor.
Zamanı geldiğinde müzakere masasında mümkün olan en güçlü konumda olabilmek için yığınak yapılırken bu planlar Ukrayna cephesinde büyük rahatsızlık nedeni. Mevcut planlardan haberdar olan Kiev yönetimi ile Batılı savaş sponsorları arasında krize varan anlaşmazlıklar var.
Planları reddeden Zelenski geçen çarşamba günü Reuters’a verdiği söyleşide, ABD’deki durumun farkında olduğunu fakat bunun Kiev’in savaşa yönelik politikasını değiştirmeyeceğini şu sözlerle dışa vurdu: “Cumhuriyetçilerden gelen bazı sesler artık gerçekten tehlikeli. Tabii ki halkımız bu tür seslerden korkuyor. Eğer ABD Kongresi’nin ya da Beyaz Saray’ın pozisyonu değişirse, o zaman siz olmadan da savaşırız.”
STRATEJİYİ DEĞİŞTİRMEK
Ukrayna’nın bu yılın başlarında başlayan karşı saldırısı durmuş gibi görünüyor. Richard Haass ve Charles Kupchan yazılarında hem ABD hem de Avrupa’da savaşın sürdürülebilirliği konusunda isteksizlik yaşanırken Ukrayna ve ortaklarının izlediği stratejinin kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Yazarlara göre Ukrayna ve Batı’nın, amaçlarla mevcut gidişat arasında göze çarpan bir uyumsuzluk var ve sürdürülemez bir gidişat söz konusu.
Kiev’in savaş hedefleri: Rus kuvvetlerinin Ukrayna topraklarından çıkarılması ve Kırım da dahil toprak bütünlüğünün tam olarak yeniden sağlanması.
Rusya’nın hedefleri: Kontrol altına alınan Donbass ve Kırım’da mevcut statükonun olduğu gibi sürdürülmesi. Buraların Rusya’ya ait toprak parçaları olduğunu kabulü. Kiev’in NATO’ya girmesinin engellenmesi.
Kiev yönetimi stratejik olarak yakın gelecekte ve muhtemelen sonrasında da bu hedefine ulaşamayacak durumda.
TOPRAK KARŞILIĞI BARIŞ MI?
Öyleyse ne yapmalı?
Haass ve Kupchan’a göre Washington’un ulaşılabilir hedefler belirleyen ve araç ve sonuçları uyumlu hale getiren yeni bir politika oluşturma çabalarına liderlik etme zamanı geldi. ABD, Ukrayna’nın Rusya ile ateşkes müzakeresine hazır olması ve eşzamanlı olarak askeri vurgusunu saldırıdan savunmaya geçirmesine odaklanan bir strateji konusunda Ukrayna ve Avrupalı ortaklarıyla istişarelere başlamalı.
Kiev, toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmekten veya Rusya’yı ekonomik ve hukuki olarak saldırganlığından sorumlu tutmaktan vazgeçmeyecek, ancak kısa vadeli önceliklerini daha fazla bölgeyi özgürleştirmeye çalışmaktan, toprakların yüzde 80’inden fazlasını savunma ve onarmaya değişmesi gerektiğini kabul edecek.
Kiev’i ikna etmek zor: Zelenski’yi ve Ukrayna halkını rotayı değiştirmeye ikna etmek kolay bir iş olmayacak. Ancak gerçek şu ki, Ukrayna zamanla Batı desteğini kaybetme riskiyle de karşı karşıya. Ukrayna için en rasyonel olan şey Rusya’nın kontrolü altındaki toprakları geri almak için uzun vadeli bir askeri çatışmaya girmektense, ülkenin geri kalan kısmında “müreffeh ve güvenli bir demokrasi” inşa etmek çok daha mantıklı.
Ukrayna’nın Batı’daki dostları, Ukraynalılar için acı bir hap olacak bu durumu tatlandırabilir ve tatlandırmalıdır. Zaten Amerikan müesses nizamının önemli isimlerinden eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “yıkıcı bir dünya savaşı riskinin düşürülmesi” amacıyla müzakere edilmiş bir barışa yönelmenin vaktinin geldiğini her fırsatta dillendiriyor. Müzekere edilmiş barış için de “Ukrayna’nın topraklarının bir kısmından vazgeçmesi”ni öeren Kissinger’a Kiev’in tepkisi sert olsa da bu önerme tekil değil.
Savaş itirafları: Savaş alanındaki mevcut durum bardağın yarısı dolu, bardağın yarısı boş bir tablo ortaya koyuyor. Ukrayna, Batı’nın da büyük desteğiyle Rus güçlerini Kiev’e sokturmadı. Aynı zamanda Rusya’nın geçen yıl ele ele geçirdiği toprakların bir bölümünü geri alma becerisi sergiledi. Ancak diğer taraftan ise savaşın muazzam insani ve ekonomik maliyetleri ve Rusya’nın, Ukrayna topraklarının büyük bir bölümünü ele geçirmeyi başardığı gerçeği yer alıyor. Foreign Affairs’e göre Ukrayna’nın çokça müjdelenen karşı saldırısına rağmen Rusya, 2023 yılı boyunca aslında Ukrayna’dan daha fazla toprak elde etti. Genel olarak, her iki taraf da önemli ilerleme kaydedemedi. Bir çıkmaza girildi.
O zaman ne yapılması gerekiyor? Foreign Affairs yazarlarına göre Batı için seçeneklerden biri bugüne kadar yaptıklarından daha fazlasını gerçekleştirmek, Ukrayna’ya muazzam miktarda silah sağlayarak Ukrayna’nın güçlerinin eninde sonunda Rusya’yı yenebilmesini sağlamak. Sorun şu ki, Ukrayna ordusu, ne kadar uzun ve zorlu savaşırsa savaşsın, Rusya’nın müthiş savunmasını kırabileceğine dair hiçbir işaret göstermiyor. Ateşkes gerçekleşse de gerçekleşmese de Ukrayna’nın savunma stratejisine yönelmesi gerekiyor. Yüksek yoğunluklu bir savaş süresiz olarak devam ederse zaman Ukrayna’nın lehine olmayacak. Rusya’nın ekonomisi savunma sanayii üzerine kurulu. Moskova yüksek teknolojik kapasiteye sahip. Rusya’nın kullanabileceği geniş bir insan gücü havuzu da var.
SAVAŞI DONDURMAK
Bugünlerde Gazze’deki saldırıların gölgesinde kalsa da Ukrayna savaş cephesinde değişen bir şey olmasa da diplomasi koridorlarında alttan alta farklı senaryolar ısıtılmaya çalışılıyor. The Moscow Times’tan İlya Kusa da B Planı olan “savaşın dondurulması”na şu satırlarla dikkat çekiyor: “Ortadoğu’da büyük bir savaş tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracak ve bu sadece ABD ve Avrupalı müttefiklerinin dikkatini Ukrayna’dan uzaklaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda küresel ekonomiyi ve enerji piyasalarını da sarsacaktır. Kiev’in tek umudu, Gazze Şeridi’ndeki çatışmanın Batı’nın dikkatini dağıtmaması veya Rusya ile savaşın donmuş bir çatışmaya dönüşmesi riskini artırmaması. Ukrayna liderliğinin buna hazırlıklı olmadığı kuvvetli bir olasılık.”