Ekonomide büyüme paritesinin sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Şöyle ki Mehmet Şimşek-Gaye Erkan ekibi seçimler sonrası, bir ödemeler dengesi krizini önlemek, ne pahasına olursa olsun yabancı sermayeyi ülkeye çekmek misyonuyla göreve getirildiler. Önce “sıcak paranın” birinci talebi, uygun bir kurdan giriş yapabilmek için dövize yol verildi, lirada ise keskin bir değer kaybı yaşandı. Ayrıca enflasyonun kontrol altına alınması, liranın az çok istikrar kazanması gerekiyordu. Bunun da tek yolu faizleri artırmak, büyümenin temel ivme kaynağı özel tüketim talebini kısmaktı.
Politika faizi yüzde 35’e çıkarıldı, buna bağlı olarak geçtiğimiz hafta ihtiyaç kredisi faizleri yüzde 60’a, konut kredisi faizleri yüzde 45’e, ticari kredi faizleri yüzde 51’e sıçradı. Diğer bir ifadeyle, finansal koşulların çok elverişli olması nedeniyle alımlarını öne çeken veya sırf bu motivasyonla mal ve hizmetlere talep yaratan tuzu kuru denebilecek kesimler kredi piyasasından çekilmeye başladı. Nitekim birazdan ayrıntılarına gireceğimiz gibi bu grubun özellikle itibar ettiği, ağırlıkla taksitli alım yapılan konut, otomotiv, beyaz eşya sektörlerinde bir yavaşlama belirginleşti.
İKİ KIRILMA NOKTASI
Muhtemelen kasım ayında da TCMB faiz artışlarına devam edecek. 2023 yılını da yüzde 40 civarı bir oranla kapatacak. İşte o zaman iki kırılma noktasının eşiğine gelinecek. Bunlardan birincisi, şimdi aylık yüzde 3,66 olan kredi kartı (KK) faiz oranlarının yüzde 4’e yaklaşması, böylelikle yıllık bileşik faizin yüzde 60’a dayanmasıdır. Bu durumda ancak çaresiz durumda bulunanlar borçlanarak harcamayı sürdürecek. Giderek takibe düşen borç oranları tırmanacak. İkincisi de, mevduat faizlerinin yüzde 50’lerin üzerine çıkması sonucu enflasyondan korunmak için harcamalarını öne çeken, mal ve hizmet alımlarına yönelenler, tasarruflarını mevduata veya son zamanlarda getirisi yükselişe geçen devlet tahvillerine park edecek.
YAVAŞLAMA ENFLASYON RAPORUNA DA YANSIDI
Bu koşullarda ekonomik büyüme olsa olsa üretimin dış pazarlara yönelmesiyle canlı tutulabilir. Bunun koşulu da liranın değer kaybının hızlanması, işgücünün döviz cinsi maliyetinin iyice düşmesidir. Bu yol, dövizin aşırı yükselmesinin geçişkenliği yüzünden enflasyonu beslemesi nedeniyle tercih edilmez. Şimşek’in ücretlerin gelecekteki enflasyona göre belirlenmesi önerisi, özellikle de, 2024 için yüzde 36 olarak güncellenen enflasyon tahmininin hiç de gerçekçi bulunmaması nedeniyle toplumsal tepkilerin yükselmesini kaçınılmaz kılacaktır. Özellikle asgari ücretin enflasyonun iyice gerisine düşmesi, borçlanarak harcama yolunun da tıkandığı koşullarda ekonominin iyice soğumasını getirecektir. Zaten dördüncü Enflasyon Raporu’ndaki enflasyon tahminleri grafiğinde çıktı açığının 2024’ün 6’ncı ayıyla birlikte eksi bölgeye geçtiği net bir biçimde görülüyor. Bu konunun gerçek yaşama tercümesi, TCMB tarafından da büyümenin potansiyelinin altında gerçekleşeceğinin öngörüldüğüne işaret ediyor. Bu buz gibi soğuma durumunun Cumhurbaşkanı’na henüz tam izah edilemediği kuşkusunu uyandırıyor.
İHTİYAÇ KREDİLERİ YATAY SEYREDİYOR
İsterseniz şimdi de bu değerlendirmelerimizi somut verilerle desteklemeye çalışalım. Geçtiğimiz hafta bireysel KK borçları ilk kez 1 trilyon lira sınırını aşarak, 1004 milyar liraya ulaştı. Ancak KK’de bile 14 Temmuz’da yüzde 186,6 olan yıllık artış hızı yüzde 173,8’e gerileyerek hafif bir durulma gözlendi. İhtiyaç kredileri bakiyesi ise tarihinde ilk kez 1 Eylül 2023’de KK borçlarının altına düştü. Bu rakam 3 Kasım’da enflasyonun oldukça altında yıllık yüzde 53,8 artış hızıyla 927,1 milyar lira düzeyindeydi. Söz konusu eğilimler özellikle dar gelirlilerin çarşı ve pazarlarda özellikle gıda alışverişlerini KK’lere takla attırarak sürdürdüklerini, buna karşın faizleri daha da yüksek ihtiyaç kredisiyle harcama yapmaktan kaçındıklarını gösteriyor.
İSTİHDAM GERİLEMEYE BAŞLADI
Eylül 2023’te mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 9,1 düzeyinde açıklandı. Gelgelelim söz konusu ayda 15 yaş ve üzeri nüfus 48 bin artarken, işgücü 105 bin düştü. Haliyle işgücüne dahil olmayanların sayısı ikisinin toplamı kadar 153 bin yükseldi. İşbaşı yapanların sayısı 59 bin, işsizler de 46 bin geriledi. İşsizlik oranı düşük çıksa da, bir ay öncesine göre daha az kişinin istihdam edildiği bir ekonomide canlılıktan söz edilemeyeceği ortada.
İMALAT SANAYİ DURGUNLAŞTI
Ekonomide yavaşlama eğilimi, sanayi üretiminin Temmuz’un ardından Ağustos’ta da yüzde 0,8 gerilemesiyle de hissediliyor. Özellikle imalat sanayiinde üretimin yüzde 1,3 azalması önemli. En belirgin daralmalar, yüzde 9,6 ile mobilya ve yüzde 8,4 ile motorlu kara taşıtı sektöründe gözlendi.
İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI endeksi de, Ekim’de 48,4 ile bu yılın en düşük seviyesine indi. Yeni siparişler azalırken, üretim dört ay arka arkaya geriledi, istihdamda ise 6 aydır ilk kez düşüş ortaya çıktı.
PERAKENDE SATIŞLAR TATSIZ
Ekonomik aktivitede yavaşlamaya işaret eden bir veri de, sabit fiyatlarla perakende satış hacminin Ağustos’ta aylık temelde yüzde 4,7 daralması. Bu sonuçta elektrikli eşya ve mobilya satışlarının yüzde 17,2, otomotiv yakıtlarının yüzde 9 oranında düşüş göstermesi etkili oldu.
KONUT SATIŞLARINDA İVME KAYBI
Konut satışlarında ivme kaybı sürüyor. Eylül’de toplam konut satışları 2022’nin aynı ayına göre yüzde 9,5 azalışla 102.7 bin adet düzeyinde gerçekleşti. İpotekli konut satışları ise 8,4 bin adete kadar indi. Çünkü daha 18 Mayıs’ta, ikinci tur seçimin hemen öncesinde yüzde 18 civarında seyreden konut kredisi faizleri de 3 Kasım’da yüzde 42’ye kadar çıkmıştı. Konut kredisi bakiyeleri de 5 aydır hemen hemen yatay seyrediyor, en son değeri 443 milyar liraydı.
DAYANIKLI MALLARDA TALEP ZAYIFLAMASI
Otomobil ve hafif ticari araç satışlarındaki artışın Temmuz ayında yüzde 118,3 yükselmişken, Ekim’de hala yüksek seyretse de yüzde 55,4 düzeyine çekildiği görüldü. Buna karşın ithal araba sevdası sürüyor. Otomotivde Ekim ayında 600 milyon dolar dış ticaret açığı verildi. 2023’ün ilk 10 ayındaki dış ticaret açığı ise 1,1 milyar doları buldu. Beyaz eşya üretimi benzer biçimde Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5,8 düşüş gösterdi. Bu durum beyaz eşya yurt içi satışına yüzde 2, beyaz eşya ihracatına ise yüzde 17,8 zayıflama olarak yansıdı. Özetle, kış aylarına girerken meteorolojik anlamda havaların ne kadar soğuyacağını henüz bilemesek de, tüm belirtiler ekonomik aktivitede belirgin bir soğumanın başladığı yönünde. Hele bu soğumanın enflasyon eşliğinde gerçekleşeceğini düşünürsek, emeğiyle geçinen halk kesimlerini zor bir kış bekliyor. Bunun yaşam standartlarımıza nasıl yansıyacağını biraz da toplumsal talepler ve mücadeleler belirleyecek. Yoksa tüm dizginler Mehmet Şimşek’te kalırsa halimizin nice olacağı ortada…