Aylar ilerliyor enflasyonun gerilediğine, önümüzdeki aylarda gerileyeceğine ilişkin net bir resim ortaya konamıyor. Ekonomi yönetiminin de dile getirdiği gibi enflasyonun bir bileşeni de, “beklentiler”. Şu ana kadar enflasyon beklentilerini kıracak bir eğilim gözlenemedi.
Nitekim 2023 Ekim enflasyonu beklentilerin altında kalsa da yüzde 3.43 olarak açıklandı. Geçtiğimiz yılın aynı ayında tüketici enflasyonu biraz daha yüksek yüzde 3.54 gerçekleştiği için yıllık enflasyonda milimetrik bir düşüş gözlenerek yıllık tüketici enflasyonu yüzde 61.36 oldu.
Ulaştırmada akaryakıt fiyatlarının indirimi sonucu yüzde 18’lik düşüş, alkollü içecekler ve tütüne Ekim’de yeni bir zam yapılmaması nedeniyle aylık artışın yüzde 0.09’la sınırlı kalması ve eğitimde Eylül ayında mevsim gereği yüzde 30.27’lik fahiş bir zam dalgası ardından fiyatların yüzde 0.29 artışla yetinmesi aylık manşet enflasyonu aşağı çekti. Yoksa giyim ve ayakkabının yeni sezon fiyatlarının yüzde 13.73 zıplaması, konutun maliyetinin yine hızlı ivmeyle yüzde 7.54 artışı gibi dikkat çeken oranlar var.
Enflasyonla ilgili değerlendirmelerde hep vurguluyoruz, dar gelirli ailelerin yüz yüze kaldığı enflasyonu ölçebilmek için özellikle gıda, konut ve ulaştırma kalemlerine bakmak gerek. Yoksulların bütçesinde en önemli ağırlığa sahip gıdanın yıllık enflasyonu yüzde 71.99 ile ortalama enflasyonun oldukça üzerinde. İşlenmemiş gıdada bu oran yüzde 90.40’a, taze meyve ve sebzede yüzde 77.75’e kadar çıkıyor. Kira artışları aylık yüzde 7.91’i, yıllık yüzde 100,67’yi buluyor. Ulaştırma hizmetlerinin yıllık artış hızı ise yüzde 94.12. Diğer bir ifadeyle alt gelir gruplarında hissedilen enflasyon yüzde 90’ın bile üzerinde.
Peki daha düşük bir ortalama nasıl gerçekleşiyor? Faiz artışları sonucu taksitli dayanıklı mal alımlarının cazibesi azaldı. Bunun sonucunda Ekim’de otomobil fiyatları yüzde 0.44 gerilerken, beyaz eşya yüzde 1.19’la, mobilya yüzde 0.57 ile sınırlı artışlar sergilemiş. Ancak bu rakamlar tenceresini kaynatma, kira ve faturalarını ödeme derdindeki sade yurttaşı pek rahatlatmıyor.
2024 ENFLASYONU YUKARI ÇEKİLDİ
Geçtiğimiz hafta 2 Kasım’da yılın 4.Enflasyon Raporu da açıklandı. 2023 yıl sonu enflasyonu yüzde 65’e, 2024 yılı enflasyonu da yüzde 36’ya yukarı doğru revize edildi. 2023’ün ilk on ayı enflasyonu yüzde 55. Demek ki Kasım ve Aralık aylarında ortalama yüzde 5 gibi görece yüksek enflasyonlar bekleniyor. 2023 yıl sonu enflasyonun 7 puan artışla yüzde 58’den yüzde 65’e çekilmesi döviz kuru, işlenmemiş gıda ürünlerinde arz yönlü etkiler ve akaryakıt fiyatlarının etkisiyle açıklanıyor. Bunun özeti, aslında tahminlerin dikiş tutmamasıdır.
TCMB’nin 2024 enflasyon tahmini merakla bekleniyordu. Çünkü önceki yüzde 33 oranı korunsa, ekonomi yönetiminin “rasyonellikten” uzaklaştığı algısı yaygınlaşacaktı. Piyasa ve IMF beklentilerine paralel yüzde 46 enflasyon öngörülürse de, bu kez işlerin yolunda gitmediği kabul edilmiş olacaktı. Orta yola gidildi ve tahmin yüzde 36’ya çekildi. Top da enerji ithalatında fiyat beklentilerinin artışına, yani dış etmenlere atıldı.
Diğer bir kritik nokta, 2024 yılı ortalama yüzde 36 tüketici enflasyonunun yüzde 30-42 arasında yüzde 12 dalgalanacağının söylenmesiydi. Halbuki, bir önceki rapordan bu yana 4 ay geçince belirsizliklerin azalması, tahmin aralığının önceki yüzde 10’dan daralması beklenirdi. Bu da ayrı bir tutarsızlık noktası.
TCMB Başkanı Gaye Erkan 2024’ün ilk aylarında enflasyonun yükselişe geçeceğini, yılın ikinci aylarından itibaren gerileme görüleceğini dile getirdi. Bir rakam telaffuz edilmemekle birlikte, raporun enflasyon tahminleri grafiğinde yüzde 80 çizgisine yaklaşan bir eğilim gözleniyor. Yeni ekonomi ekibinin görev alışından 1 yıl sonra bile enflasyonun düşmek yerine artması inandırıcılıklarını iyice zayıflatabilir.
KÂRLARIN ADI YOK
Enflasyon Raporu’nda dikkat çeken diğer bir nokta, 54 sayfalık bir metinde enflasyonu yukarı çeken etmenler tartışılırken şirket ve banka kârlarının hiç zikredilmemesiydi. Halbuki dünyada kârların enflasyona etkisi konusunu Avrupa Merkez Bankası ECB, IMF ve Uluslararası Ödemeler Bankası BIS gibi uluslararası mali kuruluşlar bile gündemlerine alıyor. “Satıcı enflasyonu” denilen şirketlerin fırsattan istifade aşırı fiyatlandırmaya yönelmesi olgusu yakından inceleniyor. Bizim Merkez Bankası ise bozulan fiyatlama davranışları gibi kaçamak ifadelerle kârları telaffuz etmekten kaçınıyor.
Hatırlayalım 2022’de bankaların karları yüzde 366’lık artışla 434 milyar TL olmuştu. TUİK ve Merkez Bankası’nın ortak çalışmasıyla hazırlanan sektör bilançoları raporuna göre, Reel Sektör firmalarının 2023 kârları da yüzde 423 artışla 1 trilyon 551 milyar TL’ye ulaşmıştı. Daha sonra ISO 500 şirketlerinin 2022 kârlarının 2023’de yüzde 96.3 arttığı açıklanmıştı. Bu veriler en azından, ya TUİK’in açıkladığı enflasyon verilerinde bir sorun olduğu, ya da firmaların fiyatları aşırı artırarak enflasyona ivme kazandırdıkları konusunun TCMB tarafından irdelenmesini gerektiriyor.
“ÖLME EŞEĞİM ÖLME” ZİHNİYETİ
Gaye Erkan yaptığı sunuşu orta vadede enflasyonu tek haneye indireceklerini vurgulayarak bitirdi. Ancak On İkinci Kalkınma Planı’nda 2024-2028 arasında ortalama yüzde 5 büyüme oranı tutturulacağı söyleniyor. Orta Vadeli Program’da ise 2024’te yüzde 4.0, 2025’te yüzde 4.5, 2026’da ise yüzde 5 büyüme öngörülüyordu. Her iki belgenin uyumlu olması gereğinin gözetildiğini varsayarsak, demek ki 2027-2028’de yüzde 6 gibi çok yüksek büyüme oranları hedefleniyor. Büyümenin trendin bu denli yukarısına çıktığı bir dönemde enflasyonun yüzde 5’e inmesi hiç gerçekçi görünmüyor. Bu da; bir bütün olarak düşündüğümüzde, ekonomi yönetiminin hayal dünyasında gezindiği izlenimini güçlendiriyor.