27 Ekim’de Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in geçmiş iki döneminde başbakanlık yapmış olan Li Keqiang geçirdiği ani bir kalp kriziyle öldü. Çin kamuoyunda verilen tepkiler, sırasıyla, bu ani ölümde bir bit yeniği aramak, Li’ye sevgi seli ve mevcut yönetimin Li’nin cenazesini yeterince şaşalı yapmayarak anısına saygısızlık ettiği inancıyla öfkeydi.
Li’nin ani ölümünde bit yeniği aranmasının, yanı öldürülmüş olabileceğinin ima edilmesinin nedeni son zamanlarda Çin yönetiminin sebebi anlaşılamayan bir şekilde üst düzey yöneticileri kızağa çekmesiydi. Dışişleri bakanı ve savunma bakanının birkaç ay arayla bir açıklama yapılmadan görevden el çektirilmesi ve haklarında başlatılan soruşturmaların içeriğinin kamuoyuna açıklanmaması, bir darbe denemesinden Xi’nin fazla popülerleşen liderlerin ayağını kaydırmaya çalışmasına kadar çeşitli yorumlara yol açtı. Li’nin başbakanlığı sırasında Xi’ye açıktan muhalefet edebilmiş son devlet insanı olması da ani ölümünün kuşkuyla karşılanmasına yol açtı.
Li Keqiang kimdi, hızla artan otoriterleşme sırasında Xi’ye nasıl muhalefet edebildi ve halk tarafından neden bu kadar çok sevildi?
Li, ÇKP’nin Gençlik Kollarından yetişmiş bir lider. Çin Komünist Partisi içinde değişik hizipler var. Bu hizipler bir yandan çok partili bir sistem gibi ideolojik farklılıklar nedeniyle ayrışırken bir yandan da hizip üyelerinin kişisel tarihçeleri ve parti içindeki çıkar/destek ağlarıyla da tanımlanıyor. Xi Jinping, babası Mao’yla beraber 1949 Devrimi’ni yapmış kuşaktan bir ‘üst düzey’ devrimci olduğu için ‘prensler’ denen, parti içinde aile kökleri nedeniyle ayrıcalıklı davranılan bir hizbe dahil. Prensler, ideolojik olarak en çok “Şanghay Kliği” denilen, zengin güneyde yetişmiş, neoliberal politikaların savunucusu ekibe yakın. Gençlik Kollarından gelenlerse bu iki ayrıcalıklı grubun aksine, mütevazi imkanları olan ailelerde yetişmiş, Gençlik Kollarının yereldeki temsilciliklerinin, zeki ve çalışkan öğrencileri burslu okutması sayesinde bürokrat olmuş bir grup. Bunlar, iyi eğitimli olmanın yanı sıra, kariyerleri boyunca da ülkenin en uzak köşelerinde, zor koşullarda çalışıp tırnaklarıyla kazıyarak yükselirler. İdeolojik olarak, refah devleti savunucusu, yani devletin sağlık, eğitim, ıssızlık, emeklilik, gibi konulardan çekilmemesi, sosyal güvenliğin sağlanmasının bir kamu görevi olduğunu savunan bir gruptur.
Gençlik Kolları hizbinden gelen Li Keqiang, Çin’in daha az kalkınmış orta ve batısında küçük esnafı ve işçiyi koruyan politikalarda ısrar etmesiyle, bunun için gerekirse Xi’ye açıktan karşı çıkmasıyla tanınıyor ve seviliyordu. Ekonomik politikalarının yanı sıra, Xi’nin gittikçe artan otoriter uygulamalarına karşı da halkın fark ettiği çıkışları olmuştu ki ölümünden sonra bu şekilde anıldı, Çin’in Twitter’i Weibo’da taziye mesajları atanlar Li’nin “Siyasi güç kontrolsüzce kullanılmamalıdır” ve “Nehirler geriye akmaz, Çin yeniden eski günlere dönmeyecek” gibi uyarılarını hatırlattılar. Bu tarz karşı çıkışlar Li’nin dürüst ve ilkeli duruşu olarak takdir edilse de başbakanlığının sonlarına doğru Xi tarafından neredeyse tamamıyla güçsüz düşürülmüş olması, yine Çin kamuoyunda siyasi özgürlüklerin bir türlü gelmemesi bağlamında sıklıkla kullanılan “Hayal kırıklığı içinde yaşa, hayatını ziyan etmiş olarak öl” sözüyle hatırlatıldı. Yine de Xi hükümetini en çok korkutan, 1976’da ölen, Mao Zedong döneminin Başbakanı Zhou Enlai için söylenen “O bizim başbakanımız, halkını sevdi ve halkı onu sevdi” sözünün Li Keqiang için sıklıkla kullanılması oldu. Bu korku, Li’nin cenazesinin de şaşaadan uzak yapılmasına neden oldu.
İktidarın korktuğu neydi? Çin yakın tarihinde sevilen, halka yakın, muhalif devlet insanlarının cenazesi, halkın, bu kişilerin hayatlarını zorluklarla tamamlamasına ve görece erken ölümlerine neden olan siyasi baskılara tepkisini gösterdiği, kendiliğinden gelişen sokak gösterilerine vesile oldu. 1976’da Mao döneminde fabrikaların ve okulların açık kalmasını sağlamış Başbakan Zhou Enlai’in ölümü, Kültür Devrimi’ni sonlandıran halk ayaklanmasına vesile oldu. Nisan 1989’da 1980’lerde başbakanlık yapmış ve 1987’de siyaseten fazla özgürlükçü bulunarak ihraç edilmiş Hu Yaobang’ın cenazesi, öğrenci ve işçilerin aylar boyunca Tiananmen Meydanı’nı işgal ederek siyasi reformlar talep etmesine vesile oldu. Bu aylar boyunca ÇKP içindeki muhafazakarlara karşı protestoları bastırmamayı, halkın taleplerini dinlemeyi savunan dönemin Başbakanı Zhao Ziyang, haziranda bu güç mücadelesini yitirdiğini ve devletin protestoları şiddetle bastıracağını anladığı anda, meydana inerek göstericilerden taleplerini dinlemedikleri için özür diledi. Kanlı Tiananmen olaylarından sonraysa, “Devlet özür dilemez” diye ömür boyu ev hapsine çarptırıldı. 2005 yılında öldüğünde, cenazesinin halk ayaklanmasına neden olacağından korkularak devlet törenine izin verilmedi.
Ancak Zhao Ziyang ömrünün geri kalanını ev hapsinde geçirmiş olsa da genç kuşaklar için ilham kaynağı olmaya devam etti. “Devletin Tutsağı” adını taşıyan anıları 2009 yılında yayımlandı ve Çin’de yasaklanmış olsa da Hong Kong’dan gizlice getirilip yaygınlaştırıldı. O dönem ben de Pekin’de öğrenci olduğum için bunu yakinen gözlemleme fırsatı buldum. O dönemin Başbakanı Wen Jiabao da Gençlik Kollarından gelir ve daha da önemlisi, Zhao Ziyang’ın göstericilerden devlet adına özür dilediği anda tam yanında genç bir bürokrat olarak durmaktadır. 2009 yılında, Wen da ‘ustası’ Zhao’nun halkçı ve özgürlükçü olduğunu anlatan bir anma yazısı yazdı. Wen Jiabao’nun da bugünlerde bir soruşturmaya uğrayacağı söyleniyor. Wen Jiabao başbakanken cumhurbaşkanı olan Hu Jintao da Gençlik Kollarından geliyordu ve 2022 yılındaki ÇKP Kongresinde Xi’nin tek başına aldığı kararlar itiraz ettiği için apar topar toplantı salonundan çıkarılmıştı.
O zaman Hu’ya destek olmaya cesaret eden tek kişi olan Li Keqiang için bugün büyük bir devlet töreni yapılmadı ve medya ve sosyal medyadaki anmalar sansürlendi ama halk yine de sevgisini ve tepkisini belli etti. Li’nin memleketi olan Anhüi’de, evinin önünde on binlerce insan ağlayarak toplandı. Yaş tutanlar, Li’nin halkı yoksulluktan kurtarmak için yaptıklarını, Xi’ye karşı dik duruşunu andılar. Çin’deki -şimdilik- son muhalif devlet insanının uğurlanması görece pasif de olsa bir başkaldırışın sembolü oldu.