yaklaşımlarHalil PaşaTürkiye’nin yüz yılına ışık tutan bir kitap: YÜZ-YILLIK APART-HEİD - Halil Paşa
yazarın tüm yazıları:

Türkiye’nin yüz yılına ışık tutan bir kitap: YÜZ-YILLIK APART-HEİD – Halil Paşa

Yeniçağ podcastını dinleyin

Halil PaşaGösterilerin, marşların, kutlamaların yanı sıra, yavaş-yavaş Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını değerlendiren kitaplar da yayınlanmaya başladı. YÜZ-YILLIK APART-HEİD kitabının yazarı Taner Akçam, 78 kuşağının öğrenci liderlerinden. Aynı bölümden mezun olmuşuz. ODTÜ Ekonomi. Komünizm ve Kürtçülük propagandasınpaşapaşapdan dolayı 10 yıl hapis cezası almış. 1977 yılında hapishaneden firar ederek, eğitimine Avrupa’da sürdürüp profesörlüğe kadar yükselmeyi başarmış. Günümüzde Türkiye siyasi tarihi ve Ermeni Sorunu üzerine yayınladığı makale ve kitaplarına, siyasi düşüncelerine önem verilen bir akademisyen o. Cumhuriyetin 100’üncü yılında yayınladığı YÜZ-YILLIK APART-HEİD kitabındaki Türkiye değerlendirmesine gelince: Aşağıda özetlemeye çalıştım:

Türkiye’de bir Apartheid rejimi var ve temelleri de cumhuriyetin kuruluşuna kadar uzanır. Yani bu rejim Mustafa Kemal ve kurucularının tercihi olarak inşa edilmiş. Bir başka deyişle Türkiye, anti emperyalist bir savaştan ziyade, ağırlıklı olarak yaşanan bir iç savaş sürecinin sonrasında inşa edilmiş bir cumhuriyet.

Birinci dünya savaşı ve sonrasında Ermenilere, sonra Yunanistan’ın askeri işgaline, cumhuriyetin kuruluşuyla başta Kürtler olmak üzere, Yunan, Ermeni, Süryani ve Yahudi gayrimüslim azınlıklara karşı girişilen iç savaşla, makbul vatandaşlığın Türklük olduğu bir ırk üzerine oturtulmuş cumhuriyet. Kuruluşundan yüz yıl sonra da, sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra vatandaşları arasında ayırımcılık yapmayı sürdürmeye devam etmesi, azınlıklar ve farklı milliyet ve dinlerin aleyhine, Türkçülük ve Sünni Müslümanlık lehine radikal politikalarından kaynaklıdır.

Yazara göre İkinci Dünya Savaşının sonu, yani Osmanlı’nın dağılmasının başlangıcına denk gelen1918’den 1923 yılına kadar geçen süre, egemen bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun değil yanı sıra Apartheid rejimin de inşasıdır.

Yazara göre kuruluşunun yüzüncü yılında Türkiye’de hakim siyasi kültür, kendisini Apartheid rejimin kurucuları ile özdeşleştirmeye devam etmekte ve vatandaşlar arasında ayırımcılık da eskiden olduğu gibi sürmeye devam etmektedir.

Akçam, ancak böyle bir tarih değerlendirmesinin Türkiye’de vatandaşların eşitliği ve özgürlüğü üzerine verilen mücadeleyi başarıya taşımanın yollarını açabileceğini anlatmaya çalışır.

Bu arada yazar, devletin gizli istihbaratı tarafından gizlice tutulan “soy kodu” kayıtlarında, vatandaşların 1 Rum, 2 Ermeni 3 numara ile Yahudileri kodlayıp fişlediğini, yüz yıl boyunca zaman-zaman sermayelerine ve mal varlıklarına el-koyduğunu, Türkiye’den göçe zorladığını anlatmakta. Kürtler, Çerkesler ve Aleviler gibi Türk ırkından ya da Sünni mezhebinden olmayanlar için, ancak gönüllü asimilasyonu kabul ettikleri takdirde devlet katında görev alabilmelerine ve yükselmelerine engel olunmadığını, ancak istihbarat kayıtlarında her zaman için bu gruba dahil vatandaşların, yüz yıl içerisinde ırkları ve dinleri nedeniyle çeşitli zamanlarda zorunlu içgöçlere, köylerinin yakılmasına, siyasi cinayetlere, tacizlere ve devletin zulmüne maruz kaldıklarını özetler.

Türkiye’de makbul vatandaş Sünni ve Türk ırkından olandır ki yazar bu konuda Mustafa Kemal’in ölümünden önce yazdığı son notuna başvurmuş:

“Yeni hakikatlere göre artık insanlar baş ve iskelet ve yüz görünümlerine göre sınıflara ayrılmaktadır. Bu son tasnife göre Türk, dünyanın akılda, güzellikte, tenasüpte en mütekamil mahlukudur. Bu hakikatı milletime bildirmekle onların zaten orijinal olan enerjilerini kuvvetlendirmiş olduğumu sanıyorum. Ben bununla iftihar ediyorum.” (1)

Günümüzde “tek adam” Erdoğan’ın çeyrek yüzyıla uzanan milliyetçi-İslamcı rejimine alternatif olarak siyasi merkezine vatandaşların eşit ve özgür olduğu bir Türkiye, sanırım yazarın da önerisi. “Ancak sosyal medyada en çok öne çıkan Türkiye’de solu yedeğine almış Kemalist rejime dönüş çağrıları…

Peki yüzüncü yılında, kendi vatandaşlarının eşitliğini ve özgürlüğünü sağlayamamış, Türkçülüğün ve Sünni Müslümanlığın makbul vatandaş sayıldığı, bizden misliyle büyük ve güçlü bir devletin koruması, sevki ve idaresi altında biz Kıbrıslı Türkler, siyasi-sosyal-kültürel-ekonomik yaşamın her alanında nereye doğru yol almaktayız?

Artık bu da başka bir makalenin konusu olsun…

…………………………………

(1) Yüzyıllık Apartheid, Taner Akçam, Sayfa 21

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin