anti-militarist habervicdani redVicdani retçi Mustafa Hürben: “Ben bir suç işlemiyorum. İnandığım şey için mücadele...

Vicdani retçi Mustafa Hürben: “Ben bir suç işlemiyorum. İnandığım şey için mücadele ediyorum”

Ertuğrul Senova'nın Yenidüzen Gazetesindeki röportajı

Orjinal yazının kaynağıyeniduzen.com
diğer yazılar:


Kıbrıs’ın kuzeyinde bir yurttaş daha askerlik yapmak istememesinden ötürü hapse mahkûm olmakla karşı karşıya geldi.

Vicdani reddini açıklayarak seferberliğe gitmeyi reddeden Mustafa Hürben Lefkoşa’daki Askeri Mahkeme’de ilk kez yargıç huzuruna çıkarıldı, dava; tarafların hazırlıklarını tamamlaması adına 14 Aralık Perşembe gününe ertelendi.

Lefkoşa’daki ASAL Şube önünde vicdani reddini açıklayan Hürben, “bir insanın farklı sebeplerden askere gitmek istememesinin suç teşkil etmesi bana doğru gelmediği için vicdani reddimi ilan ediyorum” dedi.

Mahkemenin ardından, vicdani ret sürecine ilişkin YENİDÜZEN’in sorularını yanıtlayan Hürben, askerlik yapmak istemediğine, lise son sınıftaki ilk ‘yoklama’da karar verdiğini söyledi, “Bir insan bir şeyi yapmak istemezse, ille sebebi olmak zorunda değil. Yapmak istemediğinde, başka bir seçeneğinin olması gerek. Bizde bu seçenek yok” ifadelerini kullandı.

Hürben, “Ben bir suç işlemiyorum. İnandığım şey için mücadele ediyorum” dedi.

“Bir insanın askere gitmek istememesi suç olmamalı”

Mustafa Hürben, mahkemenin ardından Lefkoşa’daki ASAL Şube önünde vicdani reddini açıkladı.

Hürben, vicdani reddini şu sözlerle duyurdu:

“Bugün bir gün bile yapmadığım askerliğin seferberliğine gitmediğim için mahkemeye çağırıldım.

İster savunma ister saldırı amaçlı olsun, insan öldürme eğitimi veren bir kurumun içinde olmak istemedim. İsrail-Filistin olaylarında binlerce insanın ölümü bize insanlık olarak bazı şeyleri tekrardan düşünmemiz ve bazı şeyleri artık kökten değiştirmemiz gerektiğini hatırlatmalı.

İlla ülkeye bir şekilde hizmet etmem gerekirse, bunun eğitimini aldığım alanda gerçekten halkın yararına olacak şekilde yapmamın daha verimli olacağını düşünürüm ama sonrasında bu ülkede hiçbir şeyin halkın yararına yapılmadığı gerçeğini hatırlarım. Her yıl bedelli hakkı kazanabilmek için başka ülkelere giden ve geri gelmeyi mantıklı bulmayan bu kadar insan varken, bu konunun hala daha çözümsüz kalıyor olması çok garip ve üzücü.

Bugün bu ülkedeki birçok eksik veya sorundan sadece bir tanesine itiraz ediyorum, bir insanın birçok sebepten dolayı askere gitmek istememesinin suç teşkil etmesi bana doğru gelmediği için de vicdani reddimi ilan ediyorum.”

Mahkemenin ardından YENDİÜZEN’e konuştu:

“Vicdani ret, lisedeki ilk yoklamadan beri aklımda”

YENİDÜZEN: Vicdani ret noktasına nasıl geldin? Bu her zaman aklında mıydı?

Mustafa Hürben: “Vicdani ret konusu lise zamanından bu yana aklımda. Lise sonda asker bizi ilk kez yoklamaya çağırdı. O günden bu yana bu konu aklımda. Hayatımın hiçbir zamanında askerlik yapmak istemedim. Üniversiteye gittikten sonra da aklımda hep ‘nasıl askere gitmem’ sorusu vardı. Bunu nasıl değiştirebilirim diye düşünüyordum. Eğitim hayatım boyunca para biriktirmeye çalıştım. Bedelli hakkı kazandığımda en azından onu ödeyip, minimum şekilde askerlik konusunu hayatımdan çıkarmak istiyordum. Çünkü işin ideolojik tarafı bir yana, benim için en önemli şeylerden biri, psikolojik olarak bana çok büyük baskı uygulayan bir konudan söz ediyoruz. Yıllarım bu şekilde geçti. Aklımda hep bu konu oldu. Bir dönem üniversiteyi bitirir bitirmez vicdani reddimi açıklamayı düşündüm. Ama gerçekçi olmak gerekirse cesaret edemedim. Beni nasıl bir süreç beklediğini kimse bilmiyordu. Daha sonra yüksek lisans sürecim başladı. Bu sürecin bitmesine yaklaştığımda aklıma gelen ilk konu bu oldu. Okul bitince, askerlik konusunu ne yapacağım? Sonuç olarak doktora eğitimim başladı. Doktorayı askerlik için yapmadım ama benim için erteleme aracı oldu. Çok keyifli bir süreçti. Fakat ilerleyen yıllarda, doktorayı bitirip yaş limitine takılmadan bedelli hakkı kazanabilecek miyim baskısı olmaya başladı. Benim stres yaşamam gereken konular makale, tez olması gerekirken sadece askerliği düşünüyordum. Bu beni ciddi bir depresyona soktu. Şansıma pandemi sürecinde bir yasa geçti ve bundan faydalanıp bedelliye 1 gün bile gitmedim. Sonrasında seferberliğe çağırdılar. Zaten bütün bu süreç içerisinde aklımda olan vicdani ret konusu artık kaçınılmaz hale geldi.”

“KKTC’nin özeti…”

YENİDÜZEN: Seferberliğin mantığı, öğrendiklerini tekrar diye biliyorum… Sen bir gün bile askere gitmediğini söylüyorsun. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?

Mustafa Hürben: “KKTC’nin özeti… Hiçbir mantığı yok ama kendi içinde mantığı var hukuki anlamda. Çünkü yasal olarak ben askerliğimi yapmış gözüküyorum. Resmi olarak beni seferberliğe çağırıyorlar. Ama hiçbir askerlik eğitimim yok, asker kıyafetim bile yok. Ben seferberliğe gidip ne yapacağım? Oraya gittiğimde bana ekstra kıyafet, bot satacaklar. Gidip, hiç bilmediğim bir şeyin tekrarını yapmamı bekliyorlar.”

“Bir insan bir şeyi yapmak istemezse, sebebi olmak zorunda değil. Yapmak istemediğinde, başka bir seçeneğinin olması gerek. Bizde bu seçenek yok”

YENİDÜZEN: Peki, konunun en başına dönecek olursak; neden askerlik yapmak istemiyorsun?

Mustafa Hürben: “Kişisel olarak çok fazla sebebim var. Benden farklı çok fazla sebebi olan insanlar da var. Ama benim için en önemlisi, bir insan bir şeyi yapmak istemezse, sebebi olmak zorunda değil. Yapmak istemediğinde, başka bir seçeneğinin olması gerek. Bizde bu seçenek yok. En büyük problemlerden biri benim için bu. Bir insanın karar vermesi, özgürlüğü, seçim yapması gibi hakları var. Ama burada yok. İlk problemim budur. Sonrası için çok şey sayabilirim ama bugüne kadarki vicdani retçiler pek çok şey anlattılar, saydılar. Aynı şeyleri tekrar etmemin bir anlamı yok. Benim gitmek istemememin sebebinden ziyade diğer insanların sebeplerini duyuramaması daha kötü bir durum. Yasal düzlemde başka seçeneklere ihtiyaç var.”

“Ben bir suç işlemiyorum, inandığım şey için mücadele ediyorum”

YENİDÜZEN: Vermek istediğin bir mesaj var mı?

Mustafa Hürben: “Herkesin sebepleri, hayatı, kendine haiz… Ama bir şeyleri değiştirmek istersek, 1 kişiyle bu iş olmaz. Ne kadar kalabalıklaşırsak, o kadar ses çıkarabilir, bir şeyleri değiştirme şansımız artar diye düşünüyorum. Ben bir suç işlemiyorum. İnandığım şey için mücadele ediyorum.”

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin