Gazze de katledilen çocuk sayısı beşbine yaklaşıyor. Okul veya cami vurmalar normal halin de gerisine düştü. En önemli insani kaynaklar “su ve elektrik” yokları oynuyor. Gıda yardımının girişi de sıfır dreecesinde dolaşıyor. Yine de kapitalist gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, Gazze yöresinde ateşkes ilanına dahi yaklaşmıyorlar. Yetmezmiş gibi, bir de israilin katliyamlarını, etnik temizlik politikasını kendini savunma adıyla da savunuyorlar. Filistin lehine laf söylemenin dahi tehlikeli olan bir batı Avrupa ve Amerika dünyasına tanık oluyoruz. Sanki, İsrail madurmuş algısı probagandasıı da gerçekleştirilmektedir. Yinen de kpitalist devletlerin İsrail yanlısı duruşlarına rağmen, kitlelerde tepkiler sokaklarda yankı bulmaya devam ediyor. En ironiği, katliyamı batılı ülkelr savunup ateşkesi dahi konuşmaya yaklaşmazken, sokaklardaki gösterilerde Filistin bayrakları ile “hemen ateşkes” çağrıları dolaşıyor. Bir kapitalist, emperyalist faşist idolojik blokun gerçeklerini acılarla tanık olmak zorunda brakılıyoruz.
Gazze katliyamı sürüyor. Batı hala ateşkese dahi yaklaşmıyor. Ama, sokaklar da protestolarla çınlamaya başlıyor. Cumartesi ingilterede alışılmamış kalabalık yürüyüş gerçekleşti. Yaklaşık beşyüzbin kişi sokaktaydı. Filistin bayraklarıyla ateşkes hemen ilan edilmesi çağrıları yükseliyordu. İsrail katliyamları proteston ediliyordu. Tam da İngiltere yönetimi ile ana muhalefet işçi partisinin ateşkesi dahi konuşmayı ret etiği koşulalrda gösteri yapılıyordu. Bir anlamda İsrail çatışma alanı batıda sıralanma olurken, sokakta da protestolar yükseliyordu. Beşyüzbine yakın insan son dönemlerin ingilteredeki en kalabalık mitingi gerçekleştirdi.
Tesadüfe bakın, ilgili günün yakın tarihin de önemli anıydı. Birinci paylaşım savaşının sonlandığı gün idi. Meydanlara inen yüzbinler Filistin bayraklarıyla hemen şimdi ateşkes isterken, faşist bazı örgütler de ancak yüz cıvarı topladıkları insanla faşist eylimli protestolar yapıyordu. Buda İngiltere tarihsel başka bir yaşanan gerçek oluyordu. Sokakların proteston seslerin ve Gazze üzerine yağan bbonbalar sanki dünyanın resminin büyütülmüş haliydi. Başka önemli durumlar da vardı.
İngiltere içişleri bakanı emniyetin Filistin yürüyüşüne izin vermemesini istedi. Buna rağmen emniyet izin verdi. Sadece baze yerlerdenn geçişi yasakladı. İkibin polis yürüyüşte görev aldı. Buda İsrail konusundaki devlet içi yarılman işareti olarak anlaşılmalıdır. Diyer açıdan, işöçi partisi İsrail lehinde tutm alırkebn, tasfie edilen Kormın da yürüyüşte önde yerini alıyordu. İngilterede Cumartesi devlet ve kitlesel ikili paradoksalaşma yaşatıldı. Herkese mesajın net idi: ingilterenin emperyalist gerçeği ile sokakta duyulan karşıt duruşların bir anlamda Cumartesi yaşanırlığı oluştu.
Eklemek gerekir: günümüz filistin sorununun temel yaratıcısı da ingilteredir. İsrail devletinin kurdurtulmasında İngiltere sömürge politikası temel uygulayıcı siyasetdir. Bir anlamda durum adeta konuyu temelden yaratan ibngilterede iki ayrı yelpaze ile Cumartesi günü sokak ile devlet ekseninde karşıt haldeydi.
Bir başka nokta da idolojik probaganda aygıt kulanımıydı: özellikle batı Avrupa devletlri hep israile karşı oluşan eleştirileri veya yapılan katliyamları örtme adına “antisemitizim” kuramıyla örtmeğe çalışıyor. Yahudi karşıtlığı eşitdir antisemitizim olarak algılatıldı. İsrail eleştirilerini bu gözle karşıtlaştırıp adeta söylenmesini dahi korkutacak kuramla engelemeğe çalışılınıyor. Almanya ve ingilterede İsrail karşıtlığı konusunda hep Filistin sorunlarını anlatanları antiseminist olarak ilan edip öteleme tutumuyla karşı karşıya brakıyor. Almanyanın Yahudi soykırımı utancı üzerinden yeni faşist bakışın yerleştirilmesi veya ingilterenin de sömürgesel uygulama gerçeğinin gizletilmesi adına ilgili antisemitizmi kulandıkları da kesin. Böylelikle büyük katliyam ve etnik temizlikleri görmezden gelme algı operasyonları gerçekleştirilmektedir.***
Londra cumartesi sokakları alışılmamış kalabalığın yürüyüşüne tanık oldu. Devletin karşısındaki inssan tepkilerini duyuruyordu. Belki bu çıkış ilerde ingiltredeki öteki sorunlarda da muhalefetin ivmesini artıracağı tahmininin de oluşmasına yardımcı olunuyor gibidir. İngiltere hem tarihi mirası hem de günümüz faşist devlet israilin yaptıklarının bizat kendi ülkesindeki protestolarla yaşadığı bir cumartesi gerçekleşti. Zaten bazı ekonomik nedenlerle de sendikaların kıpırdadığı da görülüyor. Ancak, bu tepkilerin işçi partisi duvarını da yıkarak yeni bir sol dalga oluşturup oluşturmayacağı derecesinde ancak başarı adımlarına tanık olacağız.
Filistin, bir anlamda arap ve islami ülkekerde görülmeyen yarılmayı batı Avrupada yaşatmaya başladı. Devletlerin katliyam arkasında sıralanırken, ateşkesi dahi düşünmeyecek derecede paranoyalaştırırken, sokaklar başka sesle kendi devletlerinin neden olduğu katliyamları kınıyordu. En acısı, savaşların ilk önemli hafifletme kuralı ateşkesi dahi katledenlerin düşünmemesi de sisteminn nereye geldiğinin korkunç tanıklığıdır. Sokakların tepkisi siyasal dönüşüme gelme beklentisi ise ilerde sistem seçeneğine dek evrilme umudunun da biraz canlandığı anlaşılııyor. İngiltere gibi yerde beşyüzbin kişi sokağa çıkıp tüm egemen blokun ortak itifakına karşı duruyorsa, demek oluyor ki önce mücadele ve sistgemi sorgulama kuralnın yeniden cesretle savunulması gerekir. Cumartesi ingilteresi bize en basit hatırlatması da bu.