yazılariktibasHangi sonun başlangıcı! - Fevzi Özlüer

Hangi sonun başlangıcı! – Fevzi Özlüer

Fransa, Almanya, Amerika iklim değişikliği konusunda COP 28 BAE zirvesini, fosil yakıtlardan uzaklaşma çabası olarak gördü ve başarılı buldu. Küresel sıcaklık artışına karşı fosil yakıtların azaltılması yolunu alkışladı. Ancak toplantının daha teri soğumadan, Greenpeace’in bildirdiğine göre, Amerika’da petrol eylemlerinin suç sayılmasına yönelik yasal değişiklikler 22 Eyalette kabul edildi.

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net
diğer yazılar:

Hangi sonun başlangıcı!

Bildiğimiz dünyanın sonuna geldik. Dünya üzerinden toplumlar, topluluklar şimdilik yüzer, biner ortadan kalkıyor. Kıyamet tezleri açısından bu bir ayağa kalkma, dirilme ânı veya insanlığın yarattığı uygarlığın sonu. Tarihsel açıdan bu çöküş ve çözülüş insan denilen türün de parçalandığını işaret ediyor. Bu türün devamının nasıl şekilleneceği üzerine eyliyoruz. Geleceğin toplumuna hazırlanıyoruz. Türümüzü kim(ler), nasıl devam ettirecek?

Tam da bu zaman dilimi içinde, iki hafta süren COP 28 Konferansı gerçekleştirildi. Küresel düzeyde dünyanın ısınmaya devam ettiği, Birleşmiş Milletler raporlarında göre, 1,1 derecelik bir artışın gerçekleştiği günlerden bir gündü. Geleceğin henüz gelmediğini düşünen ve Konferansa başlarken elini yüksekten açan petrol şirketi ortağı COP 28 Başkanı Dr. Sultan el-Cabir, fosil yakıtları aşamalı olarak sonlandırmak gerektiğini gösteren bir bilimsel çalışma olmadığını ifade etti.

Konferansın kapanış konuşmasında, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell ise, “Dubai’de fosil yakıt çağına ilişkin sayfayı çevirmemiş olsak da, bu sonuç sonun başlangıcıdır” diyordu. Stiell, “Artık tüm hükümetlerin ve işletmelerin taahhütlerini gecikmeden reel ekonomi sonuçlara dönüştürmesi gerekiyor,” derken konferansı izlemeye gelen 85 bin kişi ayaktaydı. Lakin ne 154 ülke devlet ve hükümet başkanı, ne de Fosil yakıt lobilerini temsil için gelen 2.400 delege de amel defterinin açıldığını düşünmüyordu. Toplantı sonuçlarından herkes kısmen memnundu. Herkes ne yapılması gerektiğini biliyordu. Gemi batmaktaydı ve imdat freninde şu yazıyordu: küresel düzeyde 8 milyar insanı yakından ilgilendiren küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırın. Konferansa taraf ülkeler (Tayfalar ve kaptanlarla) de bunun nasıl yapılacağını, yapılıp yapılamayacağını konuştukları son akşam yemeğindeydiler.

Godot Nereye Gitti! 

Konferansın bu son akşam yemeği masasını dağıtmaya hazır fosil lobicileri Godot’nun beklediği durağı gözaltına aldırmakla meşguldü. Dubai sokaklarında iklim aktivistleri polisin sert müdahalesi ile karşı karşıya kalıyordu. Anlaşma koşullarının fosil yakıtlara dayalı üretimden bir an önce vazgeçilmesi düzeyinde tutulmasına yönelik küresel güneyin ve ada ülkelerinin talebi, iklim değişikliği etkilerine karşı küresel çapta bir kayıp zarar fonu kurulması talebinin kabulüyle bastırılıyordu. Pakistan’ın geçtiğimiz sene yaşadığı sel felaketinde bile 40 milyar dolarlık kaybı oluşmuşken, fon için şimdilik sadece 700 milyon dolar sözü verilmişti. Fosil yakıtların sonlandırılması hedefinden, çerçevesi belirsiz bir fosil yakıtları aşamalı azaltım hedefine geçişin kabul edilmesi bile koca küreyi masada tutma telaşı olarak yorumlandı. Küresel fosil şirketleri için nedense gelecek gelmemişti. Binlerce lobicisi ile mahşeri kalabalıkta anlaşma metinlerinin içini boşaltmak için harala gürele çalıştılar. Türkiye’den katılan fosil şirketi temsilcileri de bu heyecanlı debdebenin bir parçasıydı. Sorumluluk almamak için ayakta durmayı tercih ettiler. Ne çevresel koşullar ne de emeğin hakları varsa yoksa elde edecekleri karlardı onları ayakta tutan.

Küresel Güneyin Tavrı! 

Yoksul ve iklim değişikliği etkilerinden en çok etkilenecek ülkeler, 1,5 derece hedefinin tutturulması için zengin ve iklim değişikliğinde tarihsel sorumlulukları olan ülkelerin güçlü, öngörülebilir hedeflerle, fosil yakıtlardan çıkışını ve kendilerinin sosyal, ekonomik açıdan desteklenmesini istedi. Bunun için fosil yakıtlardan hızlı bir çıkış kararı, bu kararı destekleyecek karşılıksız bir mali destek bekledi. Bu destek ise cılız bir zarar karşılama fonu oldu. Zenginle zengin, fakirle fakir olan güzel ülkem de konu fon olunca, tarihsel açıdan iklim değişikliğine neden olan ülkelerin sorumluluğunu hatırlattı. İklim adaleti talep etti. Götürdüğü lobi heyetinin iklim adaletini baltalayan fosil şirketlerinden müteşekkil olduğu da boy boy manşetlere yansıdı. Küresel sıcaklık artışından en çok etkilenecek ülkelerden olan Türkiye, azaltım hedeflerine yönelik Ulusal katkısının, net sıfır hedeflerinin yolda dizilecek bir kervan olduğundan emindi. Üç anlaşmaya taraf oldu. Yenilenebilir enerji hedefi koymadı. Güle oynaya yurda dönüldü.

Nihai Metin Ne Söylüyor! 

Delegeler, 28. BM iklim zirvesinde varılan “BAE Mutabakatı”nı alkışlarken, fosil yakıt çağının uzatılmasını kabul eden konferansın sonuç metni, Her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır diyordu. Birleşmiş Miller COP 28 durum raporu da Önce iyi olanları sayıyor, küresel düzeyde fosil yakıtlardan aşamalı bir çıkışla 1,5 derece hedefini tutturmanın mümkün olduğunu işaret ediyordu. Bunun için ise küresel işbirliğinin şart olduğunu ve kayıp-zarar fonunun bu açıdan bir başlangıç olabileceğini işaret etti. Fakat küresel stok sayımını da yaparak olası kötülük hallerini de vurgulamayı da ihmal etmedi: Küresel düzeyde işbirliği yetersiz, hedeflere ulaşma yolları belirsiz, ülkelerde de motivasyon düşüklüğü var. Neticede iş bizim “at terli”ye gelip dayandı. Küresel bir kötülük olarak karbon piyasaları ise 1 yıl daha ötelendi. Dünyanın kâğıt bir para haline gelmesi için belki de yeni bir şans. Bangladeş Çevre Avukatları Derneği’nden Bareesh Chowdhury’in işarat ettiği fosil şirketlerinin ayaklarının altına serilen kırmızı halı bir yıl daha üstümüzden geçecek.

İki Yüzlülükler! 

Fransa, Almanya, Amerika iklim değişikliği konusunda COP 28 BAE zirvesini, fosil yakıtlardan uzaklaşma çabası olarak gördü ve başarılı buldu. Küresel sıcaklık artışına karşı fosil yakıtların azaltılması yolunu alkışladı. Ancak toplantının daha teri soğumadan, Greenpeace’in bildirdiğine göre, Amerika’da petrol eylemlerinin suç sayılmasına yönelik yasal değişiklikler 22 Eyalette kabul edildi. Ardından, ABD senatosu 886 milyar dolarlık bir savunma bütçesini onayladı. Avrupa ise tüm umudunu piyasa ve fiyat mekanizmalarıyla net sıfır hedefini tutturmaya odaklamışken, şirketlerin küresel iklim değişikliği konusunda hukuki ve cezai sorumluluklarına yönelik küresel sorumluluk direktifi önerisini, Fransa ve Almanya ortaklığında budadı. Bu şirketler için bir süre daha nefes alacakları hava borusunu COP 28 konferansından bir gün sonra Almanya ve Fransa açtı.

Ne Yapmalı! 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres “Hoşunuza gitse de gitmese de fosil yakıtların kullanımdan kaldırılması kaçınılmazdır. Umalım da çok geç olmasın,” derken bir sonraki COP zirvesine kadar, şirketleri sorumlu kılacak yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunun da farkında. Bunun için ise küresel toplumun çığlığı çığ olmak zorunda.

Küresel düzeyde sıcaklık artışlarına yol açan, İnsan ve çevre hakkı ihlallerini süreklileştiren şirketlere karşı hukuki ve cezai yaptırımların ağırlaştırılması ve daha açık yasal düzenlemelere kavuşturulması gerekiyor.

Daha fazla iklim eylemi için harekete geçmek için de gerçeklerle şu ya da bu şekilde yüzleşeceğiz. Daha önemlisi ise, küresel iklim değişikliği önümüzdeki 10 yıl içinde türümüzün geleceğini belirleyecek pek çok sosyal ve ekolojik krizi de beraberinde getirdi. Bu nedenle bu tür konferansları salt bir motivasyon aracı olarak görmekten uzaklaşmak gerekiyor. Ülkeler iç hukuklarını iklim adaleti temelinde yeniden yapılandırırken, sosyal hareketler de iklim değişikliği sorununu politik iktisadın ve hayatın ana gündemi olduğunu anlamalı.

FOE’den Sara Shaw’ın vurguladığı gibi, “COP 28 anlaşması, fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılması ve acilen ihtiyaç duyulan iklim finansmanı konusunda anlamlı taahhütler sağlamakta yetersiz kaldı. Anlaşma, karbon yakalama kullanımı ve depolama, hidrojen, nükleer, jeo-mühendislik gibi karbon giderme teknolojileri ve doğayı metalaştıran planlar gibi adil ve eşitlikçi bir enerji geçişini önleyecek tehlikeli dikkat dağıtıcı unsurların kapısını açıyor. Ve yüz milyonlarca ton dengelemenin ‘azaltma’ olarak değerlendirilmesini engelleyecek hiçbir şey yok” Bunu engelleyecek tek şey, güçlü ve örgütlü bir yeni toplum pratiği olacak.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin