Son yıl öncessime dek, Kolonbiya denilince, Latin Aerikanın en yakın Latin yakın müttefiki bilinirdi. Bir de mafyanın en yaygım olup devletde etkili olunan yönetim şekli söylenirdi. Bir yıl önce ilk defa Kolonbiya seçimlerini sosyalist aday Gustavo Petro kazanınca, merakla gelişmeler izlenmeğe başlandı. İlk deneyim ile kolonbiya gerçekleri bir karabasan gibi merak eksenine takıldı. EN bölgesel Amerikan devleti militarist yapısı, en güçlü başta uyuşturucu mafya gerçekleri ile kazanan sol adayın ne yapacağı veya onun devrilip devrilmelmeyeceği kuşkular epey yaygındır. Öyle girişimler de olmadı deyil. Petronun oğlu dahi tutuklandı. Fakat, merak yeni tavırlarla bu defa “nereye kadar, bbrakacaklarmı” ikilemine takıldı..
Kolonbiyada geçen yıl ilk defa sosyalist aday Petro başkan oldu. İlk defa diyorum. Fakat, solun Kolonbiya mücadelesi de epey yaygındı. Nitekim Petro de M.19 harektinde gerila idi. Silah brakışından sonra da özellikle yerel seçim deneyimi ve başkanlığı da oldu. Çok yönlü siyasal deneyimden geçti. En son da Kolonbiya devlet başkanı oldu. Sol prokramla da kazandı. Fakat, sağ muhalefet yanında başta ordu ve uyuşturucu mafyaları Petrodan pek memnun deyildi. Özellikle de sol gerila örgütleriyle yaptığı anlaşmalar ile sosyal açılımlı politikalara sermaye kesimiyle hep soğuk bakıyorlardı. ABD ise en yakın müttefikinin, yükseltiği genel bakıştan rahatsızdı.
Önemli kırılma noktası ise Filistin konusunda oluştu. Kolonbiya devlet başkanı. İsrailin katliyamları üzerine hem diplomatik desteği çekti, hem de Filistin devletini tanıyacağımı da belirti. Öteki Latin Amerika sol yönetimleri de ayni tutuma girmelerini istedi. Pek de karşılık bulmadı. Bolivya ile Şili sadece tavır koydu. Ama, Latin Amerika sokakları resmen Kolonbiya liderinin arkasında olduğunu belirtiler. Filistin lehine epey destek oluşturuldu.
Petronun eylül ayındaki B.M. toplantısındaki konuşması ve Kasım ayındaki yine B.M. başkanlığındaki iklim bozulması söylemi, epey yankı getirdi. Pek de alışılmayan sosyalist söylemle hitap ediyordu. Dünyadaki eşitsizliğin üretim ilişkilerinden kaynaklandığını sert şekilde açıkladı. Bunun sonucu da eşitsizliğin devletler arası boyuta dek geldiğini açıkladı. AB ve Kuzey amerikayı eleştirdi. Eşitsizliğin temel nedenini sımıfsal ve sömrülen sömüren ekseninde yorumladı.
Ayni tavrı iklim zirvesinde de vurguladı. Özellikle zengin ülkelerin yağmaları ile soruna neden olurken, bedeli hep ezilen ülke ve halkarlın ödediğini belirti. Kendi ülkesinde Fosil, kömür ve petrol yeni alanlarının açılmasını da yasakladı. Amaç iklimlerin doğa tahribatını geriletmeydi. Bu yüzden doğa katliyamında direk Kuzey ülkelerinin sorumlu oluşunu da işaret ediyordu. Ama, şimdiye dek Petroya tüm Latin Amerika sol yönetimler ayni tutumla destek vermedikleri de kesin.
Daha bir yılımı yeni dolduruyor. Gerek ülkesinde gerek se uluslararası toplantılarda, Filistin ve ekoloji alanında deyişik tutumlarla genel öneriler yaptı. Göçmen sorununun yoksuluktan ve doğa katliyamı sonucu epey etkilenip oluştuğu bulgularını doğru şekilde açıkladı. Göç sorununun yoksulaşma ve doğa tahribatıyla yaygınlaştığı nedeniyle, bu kötü gidişatın ancak geriletilmesi ile önlenebileceğini vurguluyor. Nitekim göçmenlik konusunda suçu direk sömürüm ve doğa tahriatıyla oluşan etkli yaratılma nedeniyle genişlediğini kanıtlamaktaydı. Latin AMerikadan Kuzeye oluşan göçte, doğanın katli ve yoksulaşarak hayat şansı kalmayan insanların baş vurduğu gerçeğini hatılatıyordu. Üç noktaya önem veriyor: Doğa tahribatı, Filistin ve göç. Tabi bir de ulusal ölçekte militaris paramilitarizim ile mafyacılığın suç ekseninin de mücadele noktasına koymaktan geri kalmıyor. Sorunları çözmede ilişki kurmayı da şimdilik önemli adımlar attı.
Ama unutmayalım: kolonbiya devleti, paramiliter, mafya tipi yapıları oldukça kurumsal etkileri var. Amerikan bağları da eskiden beri güçlü olup birçok karanlık yapı da oluşturuldu. Bu nedenle Petronun işi öyle kolay deyildir. Hele son arajantinde Amerikan yanlısı faşist lider Miley de kazanınca, kıtasal ortaklık alanı da biraz daraldı. Bakalım Petronun Kolonbiyası başlangıç adımlarını sürdürme fırsatını bulacak mı?