yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSaplantılı ve kaçış döngüsünde olmak - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Saplantılı ve kaçış döngüsünde olmak – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çarşanba günü birkaç arkadaşla başka dostlarla şöylesine sohbete gitik. Yeni kitaplar konusunda sohbet başladı. Birisi birazda serzenişle “eskiden biz pek kaynak bulamazdık. Hep resmi tarihin kısgacındaydık. Şimdi resmi tarihi yalanlayan ve gerçekleri aktaran epey kaynak bulunuyor. Bu defa da işin tam aksi oluyor. Bu eserleri okuyan yok. Umurunda olan da pek yok.”…

Bu sohbet arasında elbet bazı kaçırılan durumlar da vardı. Doğrudur, eskiden pek tarihsel ve öteki kaynak sıkıntısı vardı. Ama, yoğun da araştırma yapılırken, ayni zamanda sistemi deyiştirmeğe aday tartışmalar da gerçekleşiyordu. Kaynak kıt olmasına karşın, epey bilginin de toparlandığı öteki araştırma siyasal gerçeği vardı. Belkide bugün birçok kaynağa raslanıp kitaplaştırılıyorsa, o dönemin mücadelesinin biriken yaratıcı sonucudur da..

Akşam televizyonda şçööylesine dolaştım. Dolaşırken yerli ekranlara da uğradım. Tanıdık bazı hem de yakın olduğum akademisyenler vardı. Konu Gazze idi. Daha doğrusu Gazze demek biraz yanlış olur. Gazze veya Filistin İsrail gelişmelerinden analiz yapış şeklkiyle buluştum. Hep ayni gerçek: akademisyenler ısrarla günlük sansürden geçen haberler ve üstüne karbon hitratlar konumunu ekleyip, dinliyicilerine akademik bilimselik satıyorlardı. Arada akademik sorgusu yapmadan Hamasa da “terör örgütü” imgesini koyup,, tartışılan Gazze katliyamının sanki eşit iki güç çatışması ve gaz Akdeniz pazarlık ekseninde konuşuyorlardı.

En dikat çeken nokta şu: sanki Filistin konusu veya İsrail devleti şimdi kurulmuş ve hep iki eksen varmış algısıyla bakış sunuluyordu. Oysa kısa zaman önce tam dört kez daha Gazze resmen yıkımlı saldırılara uğradı. Ama, sistem bize Filistin sorunu yokmuş imajı yaratma adına haberleştirilmedi. Onun için saplanılan duruş ve Türkiye gerçeklerinden kaçış felsefesi akademisyenlerimizi banbaşka ve güncelleştirilen imaj şekliyle bize bir Gazze gerçeği anlatyorlardı.

Bu örnekleri artırmak mümkün. Öyle ki direk Türkiye tutumları olmasına karşın, Türkiye yok sayılarak “hükümet” diyen nice muhalefet kesimimiz var. Hükümetciliğe saplanıp Türkiye gerçeklerinden kaçarak bir siyasal yörünge saplantısına takılıp kaldılar. Neden 12 kişi Türkiyeğe sokulmadı sorununu Ünal Üstel ve Ersin Tatardan yanıtla muhaliflik oymanmaktadır. Halbuki kararı alan türkiye ve uygulayan da ayni devletdir. Burada da aman dokunma ve kendi alanında saha dışı olsa da top çevirmekle siyaset ve habercilik yapılmaya uğraşılıyor. Uğraşılıyor ki sistem deyişmeden, ayni koşulalrda koltuk eniden kendilerine sırayı getirsin.

***

Son Gazze haberleri çok ağır. Tünel imhasından sonra şimdi de Gazzedeki tünelere deniz suyu ponpalandığı bilgileri geliyor. Bu şu demek; Gazze sadece insansızlaştırma deyil çölleştirme politikası da uygulanıyor. En garip olanı şu: hep teslimiyetle koltukta oturan Abasın, bu katletmelerle belki Gaze kendine verilip saltanatına devam etmeği umuyor. Hele de görüşülen hala lider olması, gelecek için teslimiyetin bir işe yaradığını da kanıtlaacaktır. Demek ki bizimkiler deyil sadece: yılların direnişinde sırf koltuk için teslim olup halkının katliyamını da seyreden Abas gibiler de var. Bunalr elbet saplantı deyil. Gerçeklerden kaçış hiç deyildir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin